3.Bölüm

30 3 0
                                    

Ebru şemsiyesini biraz daha yukarı kaldırdı. Hava soğuk ve soğuktu. Sırtını cama yasladı ve boynunu biraz daha atkısına gömdü. Arkasında kalan ve sabahın erken saatlerinde açık olan tek dükkan birazdan açılacak ve kendiside içeriye girip kalem alacaktı.

Derin bir iç çekti. Kar yağıyordu ve kızı titretiyordu.

" Şimdi ne olacak acaba? Ablamın sınav haftası, okulda ders çalışmak isteyecektir. Annem ve babam ise eve geç geliyorlar. Bir şekilde idare ederim."

Ebru bunu aklından geçirirken dükkanın kapısı açıldı. Yaşlı kısa boylu bir adam yüzünde sevecen bir gülümsemeyle Ebru'ya baktı. Ebru'da geri gülümsedi ve içeri girdi. Kalemi alıp hızlıca okula gitmesi gerekiyordu.

Etrafta aradığı şeyi bulması bazen zor oluyordu ama çevrede başka kırtasiyeci de yoktu.

İstediğini bulduğunda hızlı adımlarla adama ilerledi. Cebindeki paraları bırakıp dükkandan çıktığında dışarıda bir kedi gördü.

Siyah tüyleri beyaz karın altında bir çöp torbası gibi görünüyordu. Ebru bunu düşündüğünde sesli bir şekilde güldü. Sonra hızla ağzını kapadı.

Kedi yaladığı patisini geri indirip Ebru'ya baktı. Gözleri masmaviydi. Ebru etkilenmiş bir şekilde kediye bakıyordu.

Soğuk bir rüzgâr esti ve Ebru ellerini birbirine doladı.

" Soğuk~"

Kedi buna karşılık miyavladı. Ebru eğildi ve kendisine bakan kedinin başını okşadı.

" Üzgünüm seni ilk başta bir çöp torbası sanmıştım. Şimdi okula gitmem gerekiyor. Umarım beni affedersin."

Kedi mavi gözlerini Ebru'nun gözlerine dikti. İki mavi gözde parlıyordu. Ebru uzun bir süre kedinin gözlerine kilitlenmiş bir şekilde bakarken kedi hızla arkasını döndü ve kaçtı. Ebru'da hızla peşinden gitmek istedi ama okula gitmesi gerektiğini hatırladığında yüzünü buruşturdu. Gitmekte olan kedinin arkasından bağırdı.

" Seni yine görmek isterim Bay Kedi!"

Kedi arkasını döndü ve miyavladı. Sonra gözden kayboldu. Ebru'da okuluna gitti.

●●●●●●●

" Ablanı en son ne zaman görmüştün?"

Ebru kırmızılaşmış gözlerini önünde duran polise çevirdi. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Titreyen sesi öncekinden daha düşük bir şekilde çıkmıştı.

" Ablam kitabın sahibini bulmak için ×× gününde ×× saatinde dışarı çıkmıştı. Ama uzun bir süre eve dönmedi. Bende olayın bir kaçırılma olabileceğini düşündüm ama belki birileri onu görmüştür."

" Yanında bulundurduğu kitap, onu okuldan mı almıştı?"

Ebru tereddüt etti. Eline gizemli bir şekilde geçen bir kitaptı. Ablasının başı o kitap yüzünden derde girmişti. Söylemek istemiyordu ama konuştu.

" Hayır, kitabı akşam eve gelirken yerde bulduğunu söyledi. Etrafta birisi olmadığı için yanına almıştı. Daha sonra merkeze inip araştıracaktı. Dediği gibi de yaptı. Ama geri dönmedi."

Polis başını ağır ağır salladı.

" Kitabın sahibini bulmak sadece bir bahane olabilir, belkide o gün birisiyle buluşmaya gitmişti?"

Ebru kaşlarını çattı. Sesinde bir uyarı vardı.

" Ablam bana her şeyi anlatır. Ve hayatında öyle biri yoktu. Olsaydı bilirdim."

Polis söylenilenleri pek dinlemiyor gibiydi. Bir sonraki soruya geçti.

" Ablanda herhangi bir gariplik var mıydı? Belki gizlemek istediği bir şey?"

Ebru durdu. Düşündü. Ama ablası hep normal davranırdı. Bir anormallik sezmemişti.

" Ablam eve kitabı getirdiği gün biraz korkmuş gibiydi ve tedirgindi ama kitabı okuduktan sonra sadece iç çekiyordu."

Bunun gibi uzun bir sohbetten sonra eve gönderilmişti. Yatağına uzanıp bugünününde geçeceğine inandı.

Aradan birkaç gün geçmişti. Ebru'nun sabırsızlığı ve endişesi giderek artıyordu. Dudağını biraz daha kemirmişti. Hocanın anlattığı hiçbir kelime aklına girmiyordu. Yanında duran açık pencereden şiddetli bir rüzgâr sınıfın içinde dolaştı. Ebru'nun bakışları dışarıya kaydı. Hava bulutlanmıştı ve yağmur yavaştan atıştırıyordu.

" Ah...şemsiyemi unuttum."

Mırltılı bir şekilde konuştu. Bugün eve gitmek istemiyordu. Düşünebildiği tek şey evde soğuk rüzgarların esiyor oluşu ve kendisinin buna daha fazla katlanmak istememesiydi. Başını masaya yerleştirdi. Dışarıya dönük başı sürekli gezinen gözleriyle uyumlu olmuştu. Şimdi ölü gibi olan sınıfı izlemek zorunda değildi.

Yağmur yavaş yavaş hızlanıyordu. Bunun dışında hoca dersi erken bitirmeye karar vermişti çünkü sınıf dikkatini bir türlü veremiyordu derse.

Yavaş yavaş herkes başını sıraya gömmüştü, kimisi uyuyor, kimisi yağmuru izliyordu. Ebru gözlerini kırptı. Tam o sırada sokakta hızla koşan bir silüet gördü. Başını hızla kaldırdı. Hızla koşan siyah bir kediydi bu.

Ebru geçen günlerde tanıştığı kediyi hatırladı ve gülümsedi.

" Şimdi ne yapıyordur?...Eve geri dönmüş müdür?..."

●●●●●●

Siyah kedi birden yattığı yerde hapşırdı ve kafasını salladı. Yanında duran uzun boylu geniş omuzlu adam ördüğü şeyi biraz aşağı indirdi ve parıldayan gözlerle kedisine baktı.

" Bir sorun mu var? Bir şey senin huzurunu bozmuş gibi."

Kedi sahibine dik dik baktı. Sanki bilmiyormuş gibiydi.

" Sadece tuhaf bir his, yakında geçer..."

Kedi bunu demiş ve tüm gün yaptığı gibi uzandığı yerde uyumaya çalışmıştı. Sahibi sesli bir şekilde gülmüştü.

" Olaylar ilginç bir hâl almaya başlıyor."

Adamın yüzündeki sırıtış giderek büyümüştü. Karşısında uyuyan çocuklara baktı. En azından çoğu uyuyordu. Adam tam karşısında duran kıza baktı. Uzun gri hafif dalgalı saçları kendisi gibi soğuk görünüyordu.

Trenin raylarından gelen sinir bozucu gıcırtı seslerini duyduklarında ikiside yüzlerini buruşturmuştu. Ama kız pencereden dışarıyı izliyordu bu yüzden adamın yüz ifadesini fark etmemişti.

Adam ise kızın ifadesini gayet net bir şekilde görmüştü. Güldü ve pencereden dışarı baktı.

Yanında oturan bordo saçlı kız, gri saçlı kızın omzuna kafasını yasladı. Hafif aralık olan ağızından bir şeyler mırıldanıyordu. Gri saçlı kız onu hiç umursamamıştı. Yasladığı başını geri de çekmemişti.

" Mösyö , bizi nereye götürüyorsunuz?"

Adam uzun süre önce örmeye geri dönmüştü. Kızın soğuk gözleri adamı bir kez olsun geri adım atmaya teşvik etmemişti. Adam örgüsünden başını kaldırmadı, gülümsemekle yetindi.

" Kim bilir?"

Kız dik dik adama baktı. Sonra gözlerini devirdi. Cevap vermeyecekti. Biliyordu. Tek bilmediği bunu neden sormuştu? Kız bunun hakkında fazla düşünmedi.

" Eninde sonunda öğreneceğiz..."

Mırıltılı bir şekilde döküldü dudaklarından kelimeler ve yavaş yavaş ağırlaşan göz kapaklarını kapattı.

PandoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin