xxx

54 3 1
                                    

Çayın buharı dedektifin yüzüne doğru geliyor ve yukarı süzülüyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme ile karşısında duran gence baktı. Gayet aklı başında birisine benziyordu. Ama dedektif soruşturma kısmını yardımcısına bırakmış şimdiye kadar olan şeyleri düşünüyordu.

Bundan yaklaşık 2 gün önce;

Dedektif hızlıca elindeki bavulu sürüklüyor ve sonraki treni bulmaya çalışıyordu. Arkasında kalan yardımcısı ona yetiştiğinde konuşmaya başladı;

" İvan aklından ne geçiyor? Polislerin sorguladığı insanların ifadelerini almıştık-"

" Bazı şeyleri kendi gözlerimizle görmemiz bizim için daha iyi olur. Ayrıca biz polis değiliz. Onlar sınırlandırılabilirler ama bizim için böyle bir kural yok."

Treni bulduğunda dedektif içeri hızlı bir şekilde giriş yaptı ve son vagona doğru ilerledi. İçi boş olan vagona yerleştiklerinde dedektif penceresini açtı ve yeni yeni hareketlenen trenin sert düdüğü kulaklarında çınladı. Ama bunu umursamadı ve cebinden bir pipo çıkardı. Sakin sakin olanları düşünmeye ihtiyaç duyduğunda piposunu içine çekerdi.

Dedektif yardımcısı bavulları yukarıda kalan çıkıntılara yerleştirirken bundan sonra ne olacağını düşünüyor ve istemsizce dedektife bakıyordu. Bu seferki olay çığırından çıkıyordu. Artık dedektifin bile bir şeyler yapamayacağını düşünüyordu. Ya da kendisi çok evhamlıydı.

Uzun bir yolcuğun ardından hava yavaş yavaş kararıyordu. En son durdukları durakta içeri birileri girmişti. Dedektif açık pencereyi yavaş yavaş kapattı ve piposunu söndürdü.

Tam bu sırada dışarıdan birinin kapıyı sürükleyip açtığını fark ettiler. Adam bu soğuk havaya karşı ince bir takım elbise giymiş, eskilerin modası olan garip siyah bir şapka takıyordu ve elinde siyah ince bir baston vardı. Adam şaşırmış bir ifadeyle dedektife ve onun yardımcısına baktı.

" Ah mösyö, buranın boş olacağını düşünmüştüm. Sizinle birlikte bir gece geçirmemde bir sakınca var mı?"

Tuhaf aksağanlı bu yabancı yüzünde gizemli bir gülümseme saklıyordu. Yanından siyah tüylü bir kedi geçti ve kenarda kalan yatağın üzerine zıpladı. Dedektif hafif şaşırmış bir ifadeyle adama baktı ve şunları söyledi;

" Tabi tabi buyrun..."

Ve artık vagonda üç kişiydiler.

Adam, dedektifin karşısına geçip oturdu. Ve siyah kedisi yataktan adamın kucağına geçiş yaptı. Dedektif bu garip adamla sohbet etmek istemiyordu bu yüzden yanında duran şiir kitabını eline aldı. Dedektif yardımcısı bu ortamdan sıkılmış olsa gerek aklında kalan soruyu sordu;

" Bayım, içeri kedi almanıza bir şey demediler mi?"

" Ah, aslında kediyi içeri girerken fark etmediler, malum kedimden daha dikkat çekiciyim."

Dedektif yardımcısı gözlerini biraz kırpıştırdı. Sonra anladım manasında mırıldandı.

Yabancı yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan pencereden dışarı baktı.

" Gideceğiniz yere tatil için mi gidiyorsunuz mösyö?"

Dedektif şiir kitabından kafasını bir milim bile oynatmadan cevap verdi.

" Hayır, iş için."

Dedektif yardımcısı bu konuşmanın kötüye gideceğini bildiği için yabancının dikkatini kendi üzerine çekti.

" Peki ya siz bayım? Oralar gerçekten soğuktur. Bu kılıkla gidiyorsanız fazla uzun kalmayacaksınız değil mi?"

" Bir arkadaşımı ziyarete gideceğim onu 10 yılı aşkın bir süredir görmedim."

Dedektif şiir kitabını okurken tek kaşı yavaşça yukarı kalkmıştı. Sanki bu dediği bir mazeretmiş gibiydi.

" Ya, demek öyle? Onu 10 yıldır görmediysen nasıl tanıyacaksın?"

Yabancı pencereden bakışlarını çekti ve karşısında oturan dedektife baktı. Gözleri mücevher gibi parlıyordu.

" Bu benim için büyük bir sıkıntı değil mösyö."

Yabancının başı genelde eğik olduğu için gözlerini tam görememişlerdi. Ama şimdi karşılarında tam gözlerinin içine bakıyordu. Gözleri öylesine parlaktı ki kendi yansımasını apaçık görebiliyordu dedektif yardımcısı. Sinsi ve kurnazlıkla parlayan bu gözler çok etkileyiciydi.

Nutku tutulmuş bir şekilde şiir kitabını yavaş yavaş indirdi dedektif. Sanki az önce onunla konuşan bir başkasıymış gibi bu kişiye delicesine gözlerle bakıyordu. Aklında şu soru dolaşıyor ve vücudu yabancıya karşı tepki veriyordu.

Sen kimsin?

Dedektif uzun bir süredir kendisine bakan bu gözlere bakıyor ve içine çekiliyordu. Yabancının onlara gülümsediğini ikiside fark etmemişti. İşte tam bu yüzden trene bindiği vakit herkes ona bakmıştı. Bu dikkat çeken gözler insanın içini yiyip bitiriyordu.

Yabancı bakışlarını dışarı çevirdi ve konuştu.

" Uzun zamandır kar görmemiştim. Gerçekten parlak ve lekesiz düşüyorlar. Umarım konuşmamızdan zevk almışsınızdır. Ben gerçekten çok zevk aldım."

Dedektif onun sesini duyduğunda transtan çıkmış gibi silkelendi. Sonra eli ile alnını ovaladı. Dedektif yardımcısı yabancının söylediği şeye sadece kafa sallamış ve yerine sinmişti.

Bunun dışında olan pek bir şey yoktu. Fazla bir süre geçmeden hepsi yataklara geçip uyudu.

************

Dedektif önündeki çayı yavaşça yudumladı ve dedektif yardımcısıyla konuşan gence baktı. Konuşmayı dinlemediği için pek de pişman değildi.

" Kızı birinin kovaladığını fark ettin, peki o kişiyi gördün mü?"

" Etraf karanlıktı pencereden sol tarafa geçiş yapan bir gölge gördüm. Ama gittiği yer çorak bir araziye çıkıyordu ve oranın sahibi yıllar önce ölmüştü. Bildiğim kadarıyla bir torunu veya çocuğu yoktu. Bu yüzden böyle olabileceğini düşündüm."

" Peki gölgede dikkatini çeken bir şey var mıydı?"

Genç, biraz düşündü. Sonra adamın bir şapkası olabileceğini söyledi. Ve onun peşinden giden bir kedisi olduğunu. Ama kedinin sokak kedisi olma ihtimalinin daha yüksek olabileceğini tahmin ediyordu.

" Ebru'nun ablası hakkında bir şey biliyor musun?"

Genç başını iki yana salladı. Onunla hiç tanışmamıştı.

" Ebru'yu evine bırakmıştın değil mi? O gün ne olduğunu ve ne konuştuğunuzu bize anlatır mısın?"

" Tabi ki..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 13, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PandoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin