1.8

285 100 19
                                    

Işıl'dan devam....

"Anneee... Ben bu manikane de yaşamak istemiyorum."

"Kızım! Sırf sen istiyorsun diye başka bir yere taşınamayız. Anlıyor musun? Bu konuyu baban ve abinle de konuşmamız lazım." abin diyince duraksadım. Abim o manikaneden çıkmak istemeyebilir. Babamın kararıda anneme bağlıdır. Anneminki de bize.

"Peki, sen ne dersin buna anne? Bak lütfen diyorum anne lütfennn!"

"Kızım abin orda mı? versene bi onla konuşuyum." şimdi ne yapıcam ben. Hala hastanedeydim. Abim gelmemişti. Çağtay ise yazık sabaha kadar benim başımda beklemiş. Çok yorgun görünüyordu.

"Yok anne abim arkadaşıyla okula doğru gidiyor. Bizden önde. Şimdi verirsem kızabilir." bu nasıl yalan la...

"Kandıramazsın beni Işıl! Abinle beraber arkadaşlarınız da kalıyorsunuz ve sizden önde gidiyor. Abin hiçbir zaman bi kızı arkasında bırakmaz. Unuttun mu?" sanki olanları biliyor ha...
Dedi sonra taklit zamanının geldiğini düşünüp başladım taklite.

"Anne! Alo! ALO! ANNE ORDA MISIN?"

"Kızım burdayım ne diyorsun."

"ALO! Anne sesiz gıcırdıyo nerdeysen telefon çekmiyor. Neyse Bayyy..." diyip telefonu kapattım. Başka telefon kapanmazdı zaten. Annemin bir daha aramaması için telefonu kapattım.

"Baya güzel bi numaraymış. Yazdım bunu." diyip kahkaha atan Çağtay'a baktım. Sonra önüme döndüm. Konuşmak istemiyordum. Hem ne olursa olsun beni seven biri başımın ucundaydı. Ve bu hiç hayıra alamet değil.

"Sen benim o soğuk depoda olduğumu nerden öğerendin?" güzel bi soru sormuştum. Aslında cevabı da beni meraklandırıyordu.

"Şey... Ben aslında..."

"Lafı geveleme anlat çabuk!"

"Beni oraya senin bi arkadaşın gönderdi. İsmini söylemememi istedi."

"Nasıl yaa... Şimdi benim bi arkadaşım var oda seni görevlendirip bana yolladı."

"Yani öyle de diyebiliriz." düşünmeye başladım. Bu sefer gerçekten ya Dolunay ya da Güneş'tir. Bu benim arkadaşım olan.

"Tamam teşekkürler. Yani başkası olsa gelmeyebilirdi. Onun için."

"Hayır yaaa... Başkası senin yüzünü görse bırak koşmayı uçarak yanına gelirdi." diyip yattığım sedyenin yanına oturdu. Sonra da elimi tuttu. Bir şey demek istediği çok belliydi. Ama ben o şeyi bildiğim için onu susturmam lazımdı. Bu yüzden bende diğer elimi onun yanağına koydum. Biraz okşayıp babalarımızın dilinde ona 'fıstık' yaptım. Utandığı çok belliydi.

"Işıl ben sana bir şey diyicem." dediğinde kötü bi hareket yaptığımı anladım. Onu benden uzaklaştırmalıydım. Oysa ben daha çok yakınlaştırdım.

"IŞIL HANIM!!!" bu kim? ayy ödüm koptu...

"Efendim Ateş Bey!"

"AYYH... Bİ DAKİKA. Hah şimdi diyim. Biraz yalnız kalabilir miyiz Çağtay Bey?" diyip Çağtay'a baktı. Çağtay da bi bana bi de Ateş Beye baktıktan sonra dışarı çıktı.

"Kötü bir şey mi oldu Ateş Bey?"

"Bey demez misin? Onu sadece hemşirem..... hemşireler diyebilir." dediğinde kıkırdadım.

"Tamam Ateş abi."

"Hah bu daha iyi. Ben sana şey diyecektim. Ne diyecektim ben?"
Ayyh hem seksi hemde unutkan.

"Oturun isterse-"

"Hah hatırladım. Bu gün saat 11:30 da tabürcü olucaksınız. Kusura bakmayın bazen böyle şeyleri unutabiliyorum."

"Ha.....Saat kaç ki?

" 11'e 10 var."

" Tamam biraz gezebilir miyim? Çok sıkıldım da..."

"Tabiki de. Kalkmana yardım ediyim mi?" diyip bana doğru geldi. Kollarımdan tutup beni doğrulttu. O anda içeriye pat diye giren Alev hemşireye bakakaldım. Gözünden bildiğin alev geliyordu.

"Ateş Bey! Hastanız sizi istiyor. Ben yardım ederim Işıl Hanıma!" diyip yanıma geldi. Ateş abinin tuttuğu yerden beni kaldırdı. Bu arada Ateş abi gitmişti bile.

"Sen ileri gidiyorsun ama... Neyse senden 40 dakika sonra kurtulucam." diyip beni ayağa kaldırdı. İçeriye Çağtay'ın girmesiyle hemşireciğim susutu.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Oha bu gün deneme mi varmış?" evet harırlı olsun. Bu gün deneme varmış ve benim haberim yok.

"DÜN GEZMEK YERİNE OKULA GELSEYDİN DENEME OLDUĞUNU BİLİRDİN!" Ya bak yine bağrıyo bu hoca.

"Hakan hocam bağırmasanız iyi olucak."

"BAK BAK LAFLARA BAK... ŞU DENEMEDE MATEMATİĞİ FULL ÇIKARMADA BAK BEN SENİ NE ÇIKARIYOM." dedi. Ne çıkarıcağından adım gibi emindim. Şöyle özetleyebilirim.
G❤I

"Tamam hocam." bunu sessiz demiştim. Kimse duymamıştır yani.

"Optiği alan başlasın! Başarılar..." off en sonda olmanın dezavantajları.

Neyse ki sıra bana gelmişti. Aldım optiği kitapçığımı da aldım başladım çözmeye. Allah yardımcım olsun.

Aradan yarım saat geçmişti. Daha sürenin bitmesine yıllar vardı.
Ne yapsam ne yapsam diye düşünürken arkamdan biri dürttü.

"Işıll!! Tarihte 7. soruyu ne yaptın?" ahh bi de kopya istiyorlar. Ben onların yüzüne bile bakamazken.

"NAH!" dedim.

"IŞIL NE YAPIYORSUN SEN! YOKSA BİTİRDİN SINAVINI?" dedi dalga geçerek.

"Evet hocam gelin alın."

"Öyle mi dersin. Alırım vermem bak."

"Alın hocam uğraşamam sizinle..." diyip optiği hocaya uzattım. Hoca da kopya olayına karşın kitapçığımı da aldı. Deli mi nedir bu hoca?

Yaklaşık 20 dk uyuyordum. Sonra hocanın sesine tekrar kalktım.

"HERKES YERİNE!!! HADİ HADİ!!! ÇOCUKLAR KİME DİYORUM."

"Ne oluyor amk?" Buna önümdeki lezbiyen kız cevap verdi.

" Yıldız senin optiğini tükenmez kalemle boyadı. Sonra Çiçek bunu farkedince olaylar iyice büyüdü." vay piç Yildiz.

"Yaa... Öyle mi?"

"EVET SON 5 DAKİKA SON İŞLEMLERİ YAPIN ARKADAŞLAR!!!"

Yildiz ayağa kalkınca bende kalktım. Bu sefer onun işini bitirecektim. Bu nasıl bi kıskançlık yaaa....

Yanına gittim. Neredeyse burnunun içine girecektim. Burnumdan soluyordum. Kahretsin! Yine bir şey bulup etrafı birbirine katmıştı. Onun işini bitirme zamanı geldi.

VAMPİRCİLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin