Hangi servislerde görev alacaklarının açıklanmasından sonra hepsi görev yerlerine gitmiş, oradaki diğer personeller ile tanışmışlardı. Servisindeki insanları tanıman önemliydi. Bir şey olduğunda kimi araman gerektiğini bilmen gerekirdi çünkü.
Mark, doktorlarla tanışırken gözleri Jaemin'i aradı. Tanışsalar ne yapacağını bilmiyordu, büyük ihtimalle eli ayağına dolaşırdı. Fakat bugün Jaemin izinliydi. Tanışmaları başka bir güne kalmıştı.
Jaemin ile her ne kadar tanışamamış olsa bile Jeno ile tanışmayı başarabilmişti. Jeno neşeli ve tatlı biri gibi duruyordu. Herkese enerjik bir şekilde "Hoş geldiniz" demiş, daha sonrasında da serviste bugünlük ona yardımcı olması için birkaç kişiyi seçmişti.
O talihliler arasında Mark da vardı. Bu onun işine gelmişti aslında, arkadaşının daha tanışmadan hoşlandığı kişi ile tanışma fırsatı olabilirdi.
Mark ile birlikte Renjun adında bir hemşir daha Jeno'nun yanında görev yapacaktı. Renjun ve Jeno eskiden tanışan iki dost gibiydi. Konuşmalarına biraz kulak misafiri olduğunda ikisinin çocukluk arkadaşı olduğunu ancak Renjun Çin'e dönmek zorunda kaldığında irtibatı kaybettiklerini, hastaneye işe alımlarda Renjun alınınca tekrardan konuşmaya başladıklarını öğrenmişti.
Öğle yemeği saatine kadar hastalarla ilgilenmiş, hastaneyi tanımaya çalışmıştı. Jeno yanlarında pek durmasa bile Renjun ile bol bol konuşabilmişlerdi. Sessiz sakin biri gibi dursa da içinde cıvıl cıvıl biri yatıyor gibiydi.
Öğle yemeği saati geldiğinde yemeğini alıp tek başına bir masaya geçeceği sırada Renjun onu durdurmuş ve Jeno ile birlikte yiyeceklerini, onun da katılmasını istediğini söylemişti. Mark bunu ilk başta kabul etmese de biraz ısrar edilince Renjun'a hayır diyememişti.
Bir yandan yemeklerini yerken bir yandan da sohbete dalmışlardı. Jeno, diğer doktorların aksine burnu havada olan şımarık biri değil gibiydi. Hastanedeki temizlik görevlisine bile selam veren sınıf farkından hoşlanmayan biri gibiydi. En azından konuşmalarından bunu çıkarabilmişti Mark.
Öğle yemeği bittikten ve herkes işinin başına döndükten sonra iş çıkış saati yaklaşmaya başlamıştı. Çıkış saati yaklaşınca da herkesin telefonlarına yarınki görev yerleriyle ilgili çizelge mesaj olarak atılmıştı.
Mark heyecanla gönderilen fotoğraftaki çizelgeye baktı. Yarın nerede olacağını gerçekten merak ediyordu. Her ne kadar farklı bir yerde görev almak istese de bir yanı eğer başka bir yerde görev alırsa Jaemin ile tanışamayabileceğini söylüyordu.
Kader onun isteğine göre değil de, asıl gönlünden geçene göre ilerlemişti de denilebilirdi. Evet, bu servisteydi. Çizelgenin atılmasından sonra gelen mesajı okudu.
"Bu çizelge bir aylıktır. Bir ay boyunca aynı serviste görev yapacaksınız. Bir değişiklik olmadığı sürece her hafta görev saatleriniz bu saatte telefonunuza yollanacaktır."
Ne yani, bir ay boyunca Jaemin, Jeno ve Renjun üçlüsü ile aynı serviste mi çalışmak zorunda kalacaktı? Hayat gerçekten Mark'tan yana değildi. Ancak bunları en yakın arkadaşına anlattığında onun sevinçten havalara uçacağına emindi.
Mark kimsenin duymadığa emin olarak sessiz bir şekilde ofladı. Ya Jaemin burada diye eli ayağına dolaşır ve yanlış bir şey yaparsa? O zaman çok fazla vicdan azabı çekmez miydi? Belki de iş ile daha tanımadığı bir kişiden hoşlanmasını karıştırmamalıydı. Sonuçta insanların hayatı söz konusuydu.
Saçlarını karıştırdıktan sonra kafa karışıklığı ve aşırı düşünce ile birlikte işinin başına dönmekten başka çare bulamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
view//markmin
FanfictionKanada'dan babasının işi nedeniyle taşınmak zorunda kalmıştır. Sitesinin önünde olan hastanedeki bir odada gördüğü çocuk dikkâtini çeker. For @user46370381 ♡