Neredeyse her sabah işe gitmek için erkenden ve asabi bir şekilde kalktığı yatağından bu sefer heyecanlı, mutlu bir şekilde kalkmıştı.
Eline telefonunu alıp saate ve gelen bildirimlere baktı. Arkadaşlarından gelen birkaç mesaja cevap verdikten sonra telefonunu bir kenara bırakarak zamanın çabucak geçmesini diledi.
Aslında yapacak çok işi vardı. Çıkma teklifi planını gerçekleştirmek için sahile gidip her şeyin hazır olduğundan emin olmalıydı. Çünkü bu anın kusursuz olmasını istiyordu. Hem Hyuck'un en unutulmaz doğum günlerinden birini yaşamasını istiyor hem de en unutulmaz çıkma teklifini alsın istiyordu. Eh, bunu gerçekleştirmek için de uğraşması gerekmişti biraz.
Planı yaptıklarında Donghyuck'un doğum gününe 1 haftaya yakın bir süre vardı. Aldıkları karara göre bu süre boyunca herkes ona soğuk davranacak, o da kendini biraz dışlanmış hissedecekti.
Jeno onun üzüleceğini düşüneceğinden ilk başta bu fikri kabul etmek istememişti. Ancak arkadaşlarının ısrarları ve biraz da azarları üzerine kabul etmek zorunda kalmıştı.
Doğum gününde yani bugün kimse onunla konuşmayacak ve doğum gününü kutlamayacaktı. Bu onu daha da kıracak ve hepsine tavır almasına neden olacaktı. Fakat sürprizden sonra hepsini affedeceğini ummuşlardı.
Donghyuck sahillere bayılan birisiydi. Bu yüzden de yapacağı sürpriz sahilde olacaktı.
Grupça gitmeyi çok sevdikleri bir sahil vardı ve oraya bir masa koydurtmuştu. Masanın etrafını da ışıklar ve hep birlikte çekildikleri fotoğraflarla süslemişti. Masanın üstü de kapalıydı. Bir çadırın içine kurulmuş masa hissi veriyordu.
Fotoğrafların arasında Jeno'nun gizlice çektiği Donghyuck fotoğrafları da vardı tabii ki. Eh, birlikte çekildikleri fotoğrafları koymayı da unutmamıştı. Her ne kadar doğum günü kutlaması da olsa çıkma teklifi de edecekti.
Masanın üzerinde de Hyuck'un en sevdiği yemekler olacaktı. Hyuck'un ne yapacağını bilemeyeceğini bildiklerinden masanın üzerinde ne yapması gerektiğini söyleyen kağıtlar olacaktı.
İlk başta Hyuck oturup yemeğini yiyecek, bitirdiği zaman Jeno elinde pasta ile gelip doğum gününü kutlayacaktı. Daha sonrasında da gidip hediye paketlerini alıp gelecekti. Hepsini gizleyecekleri yer aslında basitti, çadırın içine masa kurulmuş gibi duran yerin kapalı olan arka tarafı. Hyuck ön tarafa yakın taraftan geleceğinden dolayı hiçbir şeyi görmeyecekti.
Jeno'nun yapacağı tüm şeyler bittiğinde ve akşam olduğunda Mark Hyuck'u arayıp sahile çağırdığıyla alâkalı bir mesaj attı. Jeno da bu mesajla birlikte saklanacağı yere geçip sevdiği çocuğun gelmesini bekledi.
Kısa bir süre sonra Hyuck'un arkadaşına bağırma seslerini duydu. İşte şimdi plan başlıyordu.
Plan istedikleri gibi gittiğinde Hyuck'a yapmasını yazdıkları kağıtta yazdığı gibi "bitti" dediğinde Jeno pastanın üzerindeki mumları yakıp yanına doğru ilerledi.
Hyuck'un gözleri Jeno'yu görmesiyle birlikte birden kocaman açıldı.
"S-senin burada ne işin var? Beni buraya çağıran Mark'tı."
Jeno cevap vermeden karşısına oturdu ve pastayı mumları üflemesi için ona doğru uzattı.
"İyi ki doğdun Donghyuck. Hadi bir dilek tut ve mumları üfle."
Donghyuck kendisine söyleneni yaparak gözlerini kapadı ve dileğini dileyerek mumları üfledi.
"Artık neler döndüğünü açıklayacak mısın?"
"İki dakika bekle."
Jeno pastayı masaya bıraktıktan sonra yerinden kalkıp dışarı çıktı, hediye paketlerini alıp geri geldi. Paketleri ona uzattı.
"En son benimkini aç."
Donghyuck bütün paketleri heyecanla açtıktan sonra en son Jeno'nunkine geldiğinde duraksadı. Onun yüzüne bakıp gülümsedikten sonra paketi açtı.
Paketin içinde bir yüzük kutusu vardı.
"Mark'ın seni çağırıp onun yerine benim gelmemin sebebi buydu işte. İlk görüşte aşk bir saçmalık, derdim hep. Ama seni görünce anladım ki değilmiş. Seni çok seviyorum Donghyuck. Bu aptal çocuğun sevgilisi olmak ister misin?"
Donghyuck yerinden kalkıp Jeno'ya sarıldı.
"Evet bu aptal çocuğun sevgilisi olmayı her şeyden çok isterim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
view//markmin
FanfictionKanada'dan babasının işi nedeniyle taşınmak zorunda kalmıştır. Sitesinin önünde olan hastanedeki bir odada gördüğü çocuk dikkâtini çeker. For @user46370381 ♡