7~

9 3 3
                                    

Ayağa kalktım. 
Saçlarımı topuz  yaptım. 
İdil sinir ile bana bakıyordu .
Rüzgar  ile bana gülümsüyordu.

" galiba uzun zaman sonra saklandığımız  yerden çıkıyoruz."

Dışarı çıkarken gülüyordum.
Idil ise intikam gibi hissettirdiği sert bakışlara  bana bakmaya devam ediyordu.
Rüzgâr' ın  koluna girdim. Ama onunla hala bu konuyu konuşmamıştık .

Sokaklar içerisinde garip  bir his ile yürüyorduk. 

Eli yüzü kapalı biri çıkınca durdum. Rüzgâr bıçağı  çıkardı.

Arkadan  iki kişi daha geldi . Aynı şekilde idiler.
Yandan gelenler 3 kişi arttılar .

Adam güldü ve " Rüzgâr ve idil bizimle geliyorsunuz ."

Rüzgar  " kendini deştirmek  istemiyorsan uzaklaş !

Güldü.
2 parmağını salladı ve İdilin  koluna bir ok saplandı.
Acı ile bağırdı. 

" TAMAM , DUR! "

Onu kucağına aldı ve elimden tutmaya çalıştı .

" O gelmiyor " dedi.

Rüzgâr  " dalga mı geçiyorsun? Hadi Dolunay  ! "

"1 dk 10 saniye sonra onunda  bu hale gelmesini  ister misin ? "

Onu yandan alan adamlar benim etrafımı  sardı .

" Seist'te geri dönüyorsunuz , burada olan biteni herkese anlatmak üzere çağırılıyorsunuz. "

Garipçe bakışlar  üzerine gülerek ;

" Bunu yapmayacağımı  biliyorsunuz. Buna mecbur değilim . Yıllardır  buraya asker yollayan hükümet  kendileri  gelsinler. "

Irmağın sesini duyduğumda kaşlarım yerine geri indi .

Irmak " Zorundasın , nede olsa Yağmur'u aramıyor musun ?

Kolumdan  tutan iki asker beni çekiştirmeye başladı .

Tam beklediğim anda  Başak gülmeye başladı.

" Onu yıllardır  arayan Irmak mı diyor bunu?"

Irmak yutkundu .  Yere vakti ve toparladıktan  sonra

" Sen neden Nevra ile konuşamıyorsun ?
Seni çok pis dövdüğü için mi velet ! "

Başak 3 askeri etkisiz hale getirince Irmak ona yaklaştı .

" Buradan git , bu oyunda Dolunay  yok! Yağmur'u  öldürdüğüm  gün bitecek bu oyun.."
Derin derin nefes alıp veriyordu. Bu onu öfkelenmişti .

Ona baktım .  " Neden ikiniz öndesiniz ? Onlar  nerede ? " fotorafı göstererek  onlara baktım.

Irmak " Senden beklenecek hareket veletcik! Oraya girip  benim eşyalarımı  karıştırdın."

Başak onu arkadan boğazına bıçak tuttu. 

Rüzgâr arkadan gelip geri kalan 4 askeri etkisiz hale getirdi ben o bana konuşan askere saldırmaya çalıştım ama kolumdan yara alınca  geri çekildim.

Başak " Dolunay kaç ! "

" Benden ne saklıyorsunuz ... cidden neden ben yani buraya aniden geldim..."

Irmak sözümü keserek bağırmaya başladı.

" Buna inanacağını düşünme bile seni Efe çağırdı  değil mi ? Yağmur ile saklandıkları  yerden çıkamadıkları için bunu yapıyorsun ! "

Başımı olumsuz  şekilde yavaşça sallayarak " Ben Efe diye birini tanımıyorum."

Uzak ama yakınlaşacak bir ses
" Efeyi bıçaklarken  yaşama ihtimalini düşünmeyen  Irmak mı diyor bunu ?"

Kaan ağzında bir kürdan ile geldi .

" Başak  bıçağı  indir . Üçümüz de onun kim olduğunu  biliyoruz ."

Ona doğru biraz döndüm ve " Neyden bahsediyorsunuz!"

Kaan  " Artık... Başak ölme  zamanın geldi. Bu sırrı  taşıyamazsın.  "
Irmak ona çelme taktı .  Ve yere düştü .

Başak son sesi ile " KAÇ BURADAN "

Rüzgar elimden tuttu ve koşmaya başladık.  İdil neredeydi umrumda değildi.
Tek düşündüğüm  neden ben olduğum idi.

Koşarken  bir kenarda durduk.
Nefesimiz tükenmişti. 

" Dolunay.. seni çok seviyorum ,bundan gerisi bizi öldürecekler."

Bana yaklaştı ve beni öptü.

" Sırası değildi ama olsun.. birşey yapmalıyız!"

Kaanın sesini duydum . " Hadi artık çık ortaya ... çık hadi.. "
Rüzgarın elini sımsıkı  tuttum .
Gözlerine baktım ve alnını alnına dayadım .
Gulumsedim Ve onu orada bırakıp koşmaya başladım. Elimi tutmaya çalıştı ama çok geçti .

Duvarlarda giriş olduğunu söylüyorlardı .  Koşmaya devam ettim . Çan kulesine baktığımda orada biri asılıydı .
Çan kulesinin içine girdim.

Oradaki kitapları karıştırmaya  başladım.
Kutsal kitaplar  çoğunluktaydı.
Orada bir mektup buldum. Bu kanlı parmak izi olan bir mektuptu.  Biraz da mürekkep ile ıslanmıştı. 
Açtım bir yeri okunmaz haldeydi.

Orada okuyabildiğim  tek şey ' bittiği yerde bekleyen yağmur 'yazıyordu .

Ne bitiyordu neden bu mektup buradaydı. 

Çan kulesinden çıktım ve duvar tarafına doğru  koşmaya başladım.

Nefes nefese kalsam da kendimi zorladım.
Duvara yaklaştığında ses çıkartan asansör kapısı açık bir şekilde  duruyordu .

Sesler gelmeye başladığında hiç dusunmeden içine bindim ve kapıyı kapattım. 
Asansör  sustu ve

" şifre .. şifre...şi.."

Kapıya vurmaya başladım . 
Idili koşarak buraya geldiğini  gördüm.

" İdil kurtar beni...!"

Gülümsedi  ve düğmeye basarak  duvarı kapattı. 

Orada yalnız ve çaresizdim..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

𝐄𝐤𝐢𝐦' 𝐢𝐧 4 𝐊ı𝐳ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin