Keyifli okumalar dilerim.. ☄️
◾◾◾
DİLAN'IN AĞZINDAN
Nerede, nasıl unutulur hiç kavrayamadım.
İçimde, kendimden bile sakındığım bir ümit var, o ümit nasıl öldürülür hiç kavrayamadım.
Kırk sesle yıkasam da gitmeyecek, kalbimde bir adamın sesi var.. Nasıl gider hiç kavrayamadım.
Durdum öylece, duvarla aramızda beş ya da altı metre varken.. Baktım, baktım, baktım.. Beyaz sıvasına, üstündeki pürüzlere, gece lambasının aydınlatmaya yetmediği yüzeyine... Şu duvardan bile binlerce anlam çıkartan ben, aptalım. Bir adama körü körüne umut bağlayan ben, aptalım. Sırf üç sene önce 'bekle' dedi diye, onunla evlilik hayalleri kuran, başkasını hayatına almayan, bekleyen ben, aptalım. Bunu bugün belki de bininci kez anladım.
Boynumdaki kolyenin zinciri tenimi kor gibi yakmaya devam etti, titreyen parmaklarımı kaldırdım, içimde biriken son gücümle zincire götürdüm.. Gözümden birer birer döküldü yaşlar, durduramıyordum.. Ağlamamam gerekirdi.. Hakan'ın evliliğinin ardından dik durmam gerekirdi.. Odamın dört duvarı arasında yaşadığım bu aşkı, yine bu dört duvar arasında bitirmem gerekirdi.. Neden bitmiyordu, neden bitmesi gerekirken her şeyin yeni başladığını hissediyordum?
Cansız parmaklarım, zincirin pürüzlü yüzeyinde gezindi, üç sene önceki mayıs ayı geldi aklıma... Bir pazar gecesi, eve doğru yürürken karşıma çıktığında, bu kadar harlı değildi yüreğim.. Çünkü ortada verilmiş umutlar yoktu, onun hayaliyle geçirdiğim üç sene yoktu, yüzüme baka baka gülümsediği zamanlar yoktu. Keşke hiç olmasaydı...
Mahallenin yokuşunda bekliyordu, Hakan. O anı hiç unutamıyorum.. Ellerimde yine paten ayakkabılarım, kulağımda kulaklık, eve geç kalmışım ama umurumda değil. Polis kıyafetiyle sokak lambasının altında gördüm onu, yavaşlayan adımlarım titremeye başladı, son ses Çağan Şengül şarkısı kulaklarımda.. Deli gibi çırpınan kalbim..
Kör kuyular sensiz derin, diye devam etti kulaklıktaki şarkı.. Onunla gözlerimiz kesiştiğinde yutkunamadım.. Çakır gözleri, üniforması, kısa kesim saçları ve traş olduğunu belli eden pürüzsüz suratına bakakaldım... Yeni polis olmuştu, bu mesleği eline alalı belki de beş ay ancak geçmişti. Adımlarım tekledi, ince bir sızı dolaştı göğsümde... Hakan, yıllarca abi sıfatına sığdırmaya çalışıp sığdıramadığım adam... Abi sıfatına asla yakışmayan adam, keşke her şey çok farklı olsabilseydi.
Böylesi ölüm değil, ruhumu okşayan müziğe daldım bir süre.. O ise yasladığı duvardan doğruldu, gözleri bendeydi.. Hiç ayrılmamıştı üstümden, derin bir hasrete yorduğum bakışları deliceydi.. Bana bu dünya üstünde ızdırabı yaşatıyordu, Hakan'la sürekli kesişen harelerimiz, sürekli bir yerlerle karşı karşıya gelmemiz kader miydi? İşaret miydi? O da beni seviyor muydu? Çıldıracaktım.
İhanetin benim evim,
Bildim de girdim...Şarkı bittiğinde yüreğimdeki acı katlanarak arttı, onun önünden geçip gideceğim sırada bir ses yükseldi sokakta.. Sadece onun ve benim olduğunuz sokakta.. Bana seslenmişti, bana..
"Dilan!" sesi, titriyordu.. Bu mayıs ayında, pazar gecesi yoluma çıkan adamın sesi, bana değerken titriyordu.. Ellerimi yumruk yaptım, başım vira dönmeye başladı. Yönümü hızla ona çevirdiğimde üstüme doğru attığı hızlı adımları duraksamadan devam etti.. Ben ise ne diyeceğinden habersiz, yolunu kaybeden ve tanımadığı bir eve giren kuş gibi heyecanlıydım.. Kendimi dışarı çıkmak için cama onlarca kez vuracakmış gibi hissediyordum.. "Nereden geliyorsun bu saatte?" fevri çıkan sesiyle başımı dik tutmakta zorlandım.. Adımlarını hızla üstüme doğru attı, attı, attı.. Olduğum yerde eriyecektim resmen, adamın sesi bile güzel geliyordu bana.. Sesi bile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİP VE GÖK
General FictionAydın Mahallesi kitabındaki Dilan'ın hikayesidir. Olayları daha iyi anlamak için Aydın Mahallesini okumadan başlamayınız🍒