2 Ocak 2020 Ankara
07.00
Cengiz, pek rahat uyuyamadı. Gördüğü bir kabusla yatağından fırladı ve oturma pozisyonu aldı. Siyah gözleriyle aynada kendine baktı. Saçı başı dağılmış, birbirine karışmıştı. Banyoya girdi ve elini yüzünü yıkadı. Saçını taradı ve banyodan çıkıp mutfağa girdi. Açık unuttuğu perdeyi ve ardından kombiyi kapattı.
Cengiz, öldürülen kadına bir hayli üzülmüş, öldüren psikopata tekrar tarif edilemez bir öfke duymaya başlamıştı.
Bir insan, başka bir insana neden böyle bir şey yapardı ki? Nasıl böyle delirebilir, canileşebilirdi ki? İşte Cengiz'in aklı bunları almıyordu.
Cengiz, sonunda musluğun başında hiçbir şey yapmadan durmaktan vazgeçti ve ocağa çay koydu. Odasından telefonunu alıp mutfağa geri döndü ve Ramazan'ı aradı. Telefon tek çalışta hemen açıldı.
"Kızla ilgili bir şey bulabildiniz mi kardeş?"
"Kayıp ilanlarında hiçbir şey yok. Yeni kayıp ilanı verilmesini bekleyeceğiz mecuburen."
Cengiz, "tamam, görüşürüz." diyerek telefonu kapattı. Üzerine geceleyin giydiklerini giydi ve bir bardak çay doldurdu. Perdeyi yeniden açtı ve çayını yudumlarken yan apartmanın çatısındaki güvercinleri izledi. Üç bardak çay içtikten sonra paltosunu aldı ve evden çıktı.
Cengiz evden çıktıktan sonra kar yağmaya başladı. Gece yarısındaki soğuk biraz azalmasına rağmen hava hala çok soğuktu.
Bir haylice fazla yağmış olan kar, arabaların üzerini beyaz, kalın bir perde gibi kaplamıştı.
Cengiz, paltosunun cebinden deri eldivenlerini çıkardı ve ellerine geçirdi. Arabasının camlarının ve kaputu ile bagajının üzerindeki karları yere süpürdü. Arabasının içine geçti. Anahtarı kontağa soktu. Defalarca aracı çalıştırmaya çalıştı fakat kırmızı Tofaş'ı çalışmadı. Sinirle dişlerini sıktı. Anahtarı alıp dışarı çıktı ve kapıyı hızla çarptı. Sonra da kapıyı kilitledi. Sağındaki yokuştan düşmemek için yoğun çaba sarf ederek indi.
Birden sessiz mahalleyi birkaç silahın sesi kapladı.
Cengiz, sağına ve soluna hızla ve dikkatle baktı. Sonra soluna koştu. Renault Clio marka arabayı kendine siper etti. Sarsılmaz K2000 marka tabancasını eline aldı ve art arda tetiğe bastı.
Üç kişi bacağını tutarak yere kapaklandı. Beyaz örtü kırmızılaşmaya başlayınca Cengiz "teslim olun! Polis!" diye bağırdı. Bunu söylemek için biraz geç kaldığını fark etti.
Elinde tabanca olan üç kişi tabancalarını, elinde kasatura olan iki kişi de kasaturalarını karlı zemine bıraktı.
Cengiz, "ellerinizi kaldırın ve duvara yaslananın!" diye bağırırken tabancasını havada salladı.
Herhangi bir yara almayanlar istenileni yaptı.
Cengiz, gecedeki yaşadığı olaydan sonra sinirlerine hakim olamamaya başlamıştı. Yerde yaralı olanlara baktı. Tabancasıyla duvarı gösterdi.
"Haydi siz de yaslanın duvara. Yaralarınız ağır değil. Şimdi ambulansı arayacağım."
Cengiz, Ramazan'ı aradı ve telefon hemen açıldı.
"Ben de seni arayacaktım. Nerede kaldın?"
"Ne sen sor ne ben söyleyeyim kardeş. Burada olay çıktı. Ambulans gönder!"
Ramazan, oturduğu koltuktan sıçradı ve telaşla "sen iyi misin?" diye sordu.
"Merak etme, ben iyiyim. Ama sen de buraya gelirsen daha iyi olur. Benim lanet araba bozuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlham (+18) (Ara Verildi)
ActionBir seri katil ve insanları çok seven en çokta aşık olduğu kadını seven bir Başkomiser Cengiz Doruk'un, onun Amiri Rıfat Amir'in ve en yakın arkadaşı Ramazan'ın büyük mücadelesini okuyacaksınız. Ama bu mücadelenin sonunda kim kazanacak? Seri katil y...