Jin titreyen elleriyle, salıncaktan nasıl kalktığını bilmeden Taehyung'a koşarak ulaştı. Taehyung'u yerde gördükten sonra, kendini kaybetmiş gibi ağladığını bile bilmiyordu.
Taehyung'a sarıldığın da, Taehyung'un acıyla inmediğini fark etti.
Jin, Taehyung'un canını daha fazla yakmamak için, hızla geri çekildi. Ellerinin Taehyung'un yanağına kuyacakken, kanla kaplandığını gördü."Taehyung...Taehyung?" Korkuyla konmuştu, ellerindeki kanı görünce. Taehyung'un başını yavaşça dizlerinin üzerine koydu. Taehyung baygın gözlerle Jin'e baktığında, Jin'in ağladığını görmüştü. Jin'in ağlamasını istemiyordu. Özelikle bütün bunların sebebi kendisi iken, hiç istemiyordu.
Jin, Taehyung'a bir şey olma korkusu tüm bedenini sarmış ve deli gibi ağlamaya devam ederken etrafına baktı. Uzaktan kendilerini -Taehyung'ı- nişan alan keskin nişancı polisleri görmüştü. Hızlıca kendini Taehyung'a siper etti. Aklına gelen şeyle Taehyung'a baktı.
"Taehyung, silahın nerde?" Diye sordu ağlayarak. Taehyung'un başını tutup kendine bakmasını sağladı.
"A-attım." Taehyung titreyerek cevap vermişti. Jin'e odaklanmaya çalıştıkça, gözleri kapanıyor ve canı daha çok yanıyor, nefesini kesiyordu."Kim SeokJin?" Jin başını kaldırmasıyla, yani başına kadar gelmiş ve ikisinin etrafını sarmış polisleri gördü. Jin vücudunu Taehyung'a tekrar siper ederek, ellerini onlara uzattı.
"Uzak durun! Geri çekilin!" Bağırdı. Taehyung'un sesini duymasıyla, hızla başını Taehyung'a geri döndürdü.
"S-sözümü tutamadım. S-seni istemeden yanlız bırakıyorum. Ü-üzgünüm." Ağzından zar-zor çıkan cümleleri, öksürük durdurmuştu.
Jin ne dediğini anlamaya çalışırken, Taehyung'un ağzından kanla beyninden vurulmuşa döndü."Hayır, hayır, hayır! Söz verdin, sözünü tutman gerek!" Diye bağırdı Jin, başını sağa sola hızla sallayarak. Dayanamadı, tekrar Taehyung'a sarıldı.
Taehyung konuşurken daha çok acı çektiği hissetmişti. Belki son kez Jin'le konuşmaya çalışıyordu ve onun bunları bilmesi gerektiğini düşünüyordu."H-her şey bittiğinde...a-annenin yanına git demiştin.*öksürür* E-evet artık, annemin yanına g-gitmem lazım. *öksürür* Her ş-şeyin bittiğini hissediyorum." Demiş ve acı içinde öksürmeye devam etmişti.
Taehyung artık her şeyin sonuna geldiğini hissetti, Jin'e bakarken bilinci kapandı.Jin duyduğu şeyle put kesilmişti. Güzel başlayan günü, hayatında yaşayacağı en kötü gün olacağını bilseydi. Hiç uyanmamak ve Taehyung'un kollarında sonsuza dek uyumak isterdi.
Polislerden biri Jin'in omzuna dokunmasıyla, Jin hızla onlara dönüp bağırdı.
"Neden vurdunuz? Alçaklar! Neden vurdunuz? Silahı bile yoktu." Demişti etrafındaki polislere.
Tekrar yanlarına yaklaşan polislere, işarat parmağını hepsine göstererek bağırdı. Bağırmaktan boğazı açıyordu, ama umursamadı. Dayanamıyordu, Taehyung'un böyle görmeye.
"Geri çekilin! Hepinizi öldürürüm! Uzak durun bizden!""Hastaneye kaldırılması gerek. SeokJin, vakit yok. Ölecek yoksa. Hastaneye kaldırılması gerekiyor." Demişti başkomiser. Jin duyduğu ölecek kelimesiyle korkuyla başkomisere dönmüştü. Onlara güvenmekten başka bir seçeneği yoktu.
"Tamam. Hadi götürelim lütfen. Lütfen ona birşey olmasın." Demişti ağlayarak. Ardından dizinde ki Taehyung'un saçlarını, titreyen elleriyle incitmekten korkar gibi okşamaya başladı. O sırada başkomiser emrindekilere işaret verdi. Evden büyük bir çarşaf alıp, Taehyung'u içine koyup onu polis arabasına yerleştirdiler. Taehyung'a her dokunduklarında, Jin 'dikkatli olun!' Diyordu.
Jin uzun yolu nasıl geçtiğini ve nasıl hastaneye vardıklarını anlamamıştı. Bütün yol boyunca kucağındaki Taehyung'a sarılarak ağlamış ve 'lütfen' diye sayıklamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zengin ve Fakir TAEJİN
Fanfiction{TAMAMLANDI} Jin, sadece yanlış yerde ve yanlış zamanda Taehyung'la tanıştı. Taehyung ise hiç istemediği halde Jin'i kaçıracaktı.