Nefes nefese kaldığı ve artık ciğerlerinin daha fazlasını kaldıramadığını anladığında, Beril'in evinin giriş kapısına kolunu koyabilmişti. Kapıyı ardı ardına vuruyor, bir yandan sevdiği kızın ismini haykırıyordu.
"Beril!"
"Beril aç şu kapıyı nolur!"
"Beril nefes alamıyorum Beril"
"Nolur , nolur duy beni"Kapıya çıkan insanların ona anlamsız bakışlarına ve sözlerine aldırmaksızın, kapıya vurmaya devam ediyordu. Ağlayamıyordu bile, gücü kalmamıştı.
Hayret içinde omzuna dokunan 30-35 yaşlarındaki kadına döndü. Kıpkırmızı gözleri ve nefes nefese kalmaktan genişlemiş burun delikleriyle korkunç görünüyordu.
"O, o içerde ve ben bir şey yapamıyorum ne yapıyor kendine ben onu kurtarmam lazım nolur ben-"
Kadın bir şey hatırlamış gibi geldiği kapıdan hızla geri girdi ve bir iki dakika sonra elindeki anahtarlıkla döndü. Çocuğun eline anahtarlığı tutuşturunca genç, titreyen elleriyle anahtarı deliğe sokmaya çalışıyordu. Elleri öylesine titriyordu ki, 6-7 deneme sonunda ancak açabildi. Anahtarlığı kapıda bırakıp koşarak içeri girdi. Beresini çekiştirirken tuvalete koşuyorduİşte oradaydı.
Küvetin içinde.Islak saçları omuzlarından aşağı inerken bir kısmı iç çamaşırının askısına takılmıştı. Kollarını banyonun köşesindeki küvetin iki yanından aşağı sarkıtmıştı. Çok güçsüz görünüyordu. Kızarmış yeşil gözlerinde en ufak bir yaşam bile yoktu.
Bir anda her şey durmuş gibiydi.
Yavaş yavaş yaklaştı.
Su, küvetten taşıp yeri ıslatmıştı. Ayağının kaymaması için attığı her adıma dikkat ediyordu.
Sevdiği kız oradaydı. Güzel gözleri sadece eline bakıyordu. Hiçbir şey duymuyordu sanki. Duymuyor, görmüyor, hissetmiyordu.
"B-Beril?"
O sırada gözleri Beril'in ellerindeki gümüş pırıltıya kaydı.
"Beril yapma."
Küvetin yanına çömelip kızın gözlerine baktı.
"Beril nolursun."
Boşta kalan elinin üstüne koydu. Sopsoğuktu elleri.
"Ben- sen benim her şeyimsin. Lütfen."
Beril sonunda gözlerini ellerinden ayırdı ve yanındaki yüze baktı. Demek oydu. Her şeyin ardındaki kişi... oydu. Bacaklarını yavaşça karnına çekip küvette yer açtı.
Ve sanki bu dünyanın en normal şeyiymiş gibi, dudaklarında şu sözler döküldü.
"Her şeyini kaybedişini izlemek ister misin?"
Gencin kalbi atmıyordu âdeta. Sessizliğin sesi kulaklarını sağır ediyor, gözleri kararıyordu. Gücünü toplamaya çalışıp kıyafetlerini umursamadan küvete girdi usulca. Beril ise sakince onun her hareketini seyrediyordu.
"Sensin." dedi.
"Her şeyi mahvedeceğimi söylemiştim. Kim olduğumu öğrenince her şeyin daha kötü olacağını söylemiştim."
Kız sessizdi. Daha sonra zor duyulacak bir sesle "Sanmıyorum." dedi.
"Yüzümle değiştiremem, kim olduğumla değiştiremem, ama ruhumla? Ruhumla yapabilir miyim Beril?"
"Hiçbir şey olmayacak."
"Hayır her şey- her şey çok güzel olacak."
Kızın soğuk ellerini ellerinin arasına alıp öpmeye başladı.
" Her şey harika olacak."
İkisinin de gözyaşları sanki onları tutan şey serbest bırakmış gibi boşalmaya başladı. Kız kalkmadan oğlanın yanına oturdu ve ıslak saçlarını onun omzuna yasladı. Kolunu gencin tutması için jileti küvetin köşesine bıraktı ve onun elini tuttu. Kolunu onun ellerine bıraktı. Genç ise ne olduğunu anlamaya çalışırken, kalbinin duracak kadar yavaş attığını, yanaklarının ise durmadan ıslandığını hissediyordu.
Beril ise aylardır ilk defa huzurluydu.
Gerçekten huzurluydu.
Jileti eline aldı ve gencin eline tutuşturdu.
"Ruhum senin."
Her şeyin yeni farkına varıyordu. Burası sondu. Jileti kızın eline verdi ve fısıldadı.
"Ruhum senin."
Beril bunu beklemiyor gibiydi. Sadece gülümsedi. Son acı bir gülümseme.Bu, küvetin kanla dolmasından birkaç dakika öncesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Depression
Teen Fictionruhunu çoktan kaybetmiş bir kız için kendi ruhunu feda etmeyi göze alabiliyor... ama kim olduğunu söylemeyi göze alamıyor.