Her zaman aile bağları açısından durumu iyi olmayan bir ailede büyüdük. Annem hepimiz için bir kilit nokta, dağılmamızı önleyen kısımdı.Annem ve babamın evliliği ilk görüşte aşka dayalıydı. Tatil için Paris'te olan babam, küçük bir çiçekçide çalışan anneme aşık olmuştu görür görmez. Kısacası orada kaldığı bir ay boyunca annemin peşinde koşmuş en sonunda ise onun numarasını almayı becermişti.
Aylarca telefon üzerinden konuşmuşlar, daha sonra babam birkaç kere daha ziyaret etmiş annemi. 2 yılın ardından ise evlenmişler.
Annem, babamla olan evliliğinin rüya gibi başladığını söylerdi hep. Bunun uzun sürmeyeceğinin farkında değildi o zamanlar.
Abim, hatta biz doğana kadar evliliklerinde ufak pürüzler harici büyük bir sorun yokmuş. Ebeveynlerimizin gerçek aşka sahip olduklarından bahsederdi büyükannem. Babam konusunda bu haksız bir konu olsa da annem aşkına sadık bir kadındı her zaman.
Taeyong'un aşka inanmama sebebi buydu belki de. Duyguların şişirilmiş bir versiyonu olduğunu, aşkın gerçek olmadığını söylerdi hep. Abim Seokjin bu konuda daha ılımlıydı. Aşkı tamamen inkar etmezdi ama onun inancı kaderin getirdiği ruh eşlerine bağlıydı. Kader doğru kişiyi önüne çıkardığında, büyük bir hissiyatla ona tutulacağımızı söylerdi.
Ben belki de aralarında aşk konusuna en çok inanan kişiydim. Kadere ve ruh eşlerine de inanırdım. Fakat bunu kutsal bir seviyeye götürecek yolun aşktan geçtiğini düşünürdüm hep. Hayatında aşk duygusunu tatmamış birisi olarak bunu nasıl söyleyebildiğimi bilmesemde buna kalbimin derinliklerinden gelen bir hissiyatla inanıyorum.
Düşüncelerim arasında yüzerken kulağıma dolan tiz ve yanlış sesle gerçekliğe geri döndüm. Parmaklarım piyanonun beyaz tuşlarından kayarak ayrıldığında yüzümü sıvazlayarak oturduğum taburede rahatsızca kıpırdandım.
"Çalabildiğini bilmiyordum."
Aniden arkamdan konuştuğunda ürkerek elimi göğsüme koydum. Omzumu sıkıp yanıma oturduğunda mahcup bir tonla mırıldandı.
"Üzgünüm, korkutmak istememiştim."
Gülümseyebildiğim kadar büyükçe gülümsedim.
"Sorun yok hyung, sadece fazla dalgınım son zamanlarda."
Uzamış siyah kahküllerini yukarıdan, muhtemelen Hoseok'a ait olan, çiçekli bir tokayla toplamıştı. Dışarıdan birisi bu halini görse onun dissleriyle ünlü olan Agust D olduğunu algılamakta zorluk çekerdi.
"Hastaneye gidip geldiğinizden beri bir haller vardı zaten sende. İki haftadır fazla düşüncelere kapılmış bir haldesin."
O vardı birde değil mi? Fazlaca garip bir olay örgüsünün içine sürüklendim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Idol [Durduruldu]
FanfictionKim Taehyung ikizinin yerine geçmek zorunda kalan sahte bir idoldü..