•to get better

496 44 274
                                    


"Hiç güzel silemiyorsun Rosé, ben sana böyle mi öğrettim hayatım?"

Jungkook Rosé'nin elindeki toz bezini almış Rosé'nin parlattığı yerin tekrar üstünden geçiyordu. Tam bir temizlik hastasıydı ve biz Jungkook yüzünden koskoca evi temizlemeye başlamıştık.

Hizmetli tutabilecek kadar param vardı. Bunu dile getirdiğimde Jungkook gözlerini kocaman açmış şiddetle reddetmişti. Neymiş efendim kendi eli değmezse ne anlarmış o işten!

"Saçmalamasana, ne güzel parlatmışım işte."

Rosé ve Jungkook her zamanki gibi tartışırken bende elimdeki camsili cama sıkmakla meşguldüm. Bay yakışıklı Jimin Bey'de oturduğu yerden emirler yağdırmakla zaman öldürüyordu.

"Keyfiniz yerindedir inşallah, isterseniz kahve yapalım?"

Sesimdeki kinayeye gülerek cevap verdi.

"Hayır demem aslında," dediğinde kaşlarımı çattım ve camı daha sert silmeye başladım.

Tek istediğim temizliğin bir an önce bitmesiydi ve bugün hiçbir olay yaşamamaktı. Biliyorum, ne zaman böyle bir şey söylesem yeri öpecek hale geliyorduk.

Camın tamamen temiz olduğuna karar verdikten sonra ayaklarımı sürte sürte Jimin'in yanına attım kendimi. Gözüme düşen saç tutamlarını üfledim. Lalisa da kendini yere atmış ağlamaklı bir sesle konuşuyordu.

"Tanrı seni bildiği gibi yapsın Jungkook'çuğum ben daha başka bir şey söylemiyorum!"

Taehyung Lalisa'nın bu haline güldüğünde o da kendini yere atmıştı. Jungkook'un temizlik aşkı hepimizin pestilini çıkartırken zil çaldı.

Ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Jin ve Jisoo ikilisinin elindeki poşetleri alıp mutfaktaki masanın üstüne koydum ve salona geri döndüm. Jisoo 'ben üşengeçliğimden yatarak kendi çevremi süpürmüş kızım, bana temizlik yaptıramazsınız' demiş ve yırtmıştı.

Bizde bir işin ucundan tutmak zorunda olduğunu söylediğimizde sevgili kurtarıcısı Jin, yemeklerden sorumlu olabileceklerini söylemişti.

"Açlıktan ölmek üzereyim. Kuzu çevirme, patates kızartması, tavuk, pilav, sarma, dolma, börekler, çörekler, kekler, lahmacun ve pizza istiyorum. Hemen şimdi!"

Lalisa'ya güldüğümüzde Jisoo ve Jin mutfağa girmişlerdi bile. Biz de masayı hazırlamıştık. Jisoo ve Jin yemekleri masanın üstüne koyduğunda herkes sandalyelere yerleşmişti.

Kıtlıktan çıkmışçasına yiyordum. O kadar lezzetliydi ki!

"Yavaş ye boğulacaksın," dedi Jimin. Bütün gün müsait bir yerini yayıp oturmuştu ve sürekli bir şeyler yediği için bizim gibi acıkmamıştı tabii ki.

"Sen ne anlarsın be açlıktan," dediğimde gözlerini kısarak gülmüştü.

Evet. Dengemin alt üst olduğu yere gelmiş bulunmaktayız. O nasıl bir gülüştü öyle!

Tabakları silip süpürmüştük. Masayı hep birlikte topladıktan sonra başımı Jimin'in dizine yasladım. Elleri saçlarımı bulduğunda gözlerimi kapattım. Uykum gelmişti. Uyuyabileceğim en rahat yeri bulduğumdan gözlerimi kapatmış ve günün yorgunluğunu atmak adına sıkı bir uykuya daldım.

🖤

"Bana bir açıklama yapmak sorundasın Jennie Kim! Jimin'in senin evinde ne işi var?"

Tahmin ettiğiniz üzere hiçbir günüm olaysız geçmiyordu ama bu sefer gerçekten boka basmıştım. Hiçbir şekilde arayıp sormayan babam beni görmek için buraya gelmişti.

Black ↬ JenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin