Jimin'in elemeleri geçmesinin üstünden hemen hemen iki-üç hafta geçmişti. Çıkış şarkıları için derin bir uğraş içerisindeydi. Aramız limoniydi. En sonki arkadaş olayından beri pek fazla konuşmadık, daha doğrusu ben soğuk yaptım.Şimdi ise tamamen saçma buluyordum verdiğim tepkileri. En azından birkaç gün trip atar bitirirdim ama insanın trip attıkça atası geliyordu ve ben ipin ucunu fazla kaçırmıştım.
Jimin'i özlemiştim. O çok fazla çalışıyordu ve ben dans ederken bir yerine bir şey olacak diye çok korkuyordum. Çünkü bacağı bir sakatlığı da kaldıramayabilirdi ve işte o zaman Jimin tedavi olmak ister miydi, emin değildim.
Bu yüzden her gece mesajlaştığımız zaman kendisine dikkat etmesi gerektiğini bin kere söylüyordum.
"Dövüşe geri dönmek istemeni hâlâ anlayamıyorum. Kazandın işte, ünvanını da ödülünü de aldın. Ne diye devam ediyorsun ki?"
Jisoo'ya karşılık olarak yine ve yine göz devirdim. Tekrardan dövüşmek neden bu kadar tepki vermelerini sağlamıştı ki? Ben zaten bu işi yapıyordum.
"Çünkü bu benim işim," dedim umursamayarak.
"Senin kaç tane işin var acaba? Birkaç tehlikeli mekanda da rap müsabakalarına katılıyorsun... tanrım sen delirmişsin," dedi Rosé.
"Söylenmeyin de destek olun. Böyle kendini iyi hissediyorsa ve böyle mutluysa bizim de mutlu olmamız gerekiyor kızlar," dedi Lalisa.
Yumuş yumuş olduğuma dair yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Jisoo ve Rosé'de sessizlik oluştuğunda canım sıkılmaya başladı. İlk başlarda olaylardan bıkan ben şimdi ölesiye sıkılıyordum ve canım kaos istiyordu. Bünyem her gün bir olaya alıştı ve sürekli olay istiyordu.
"Düşündüm de... bugün maça çıkmayacağım," dediğimde Jisoo 'oh' diye derin bir nefes verdi.
"Sonunda bizi anlayabildin," dediğinde yarım ağız gülümsedim.
"Bugün, hepinizin bildiği üzere, Kore'nin en tehlikeli mekanlarından biri olan tattosmoke'a gideceğim," dediğimde hepsinin tepkisini ölçtüm.
"Bu kadar da uzun boylu değil ama. Bu sefer destek olmayın. Aklını peynir ekmekle mi yedin kızım sen? Oranın nasıl bir yer olduğunu bilmiyor musun sen?" dedi Lalisa. Sesi ise oldukça sertti.
"Oraya gidersen hiç iyi şeyler olmaz Jennie, aklından hemen bu fikri çıkart," dedi Rosé.
Tattosmoke Jackson Wang adında bir adamın kurmuş olduğu bir yerdi. Rapte ismini herkese duyurduğu gibi acımasızlığını ve oyunbazlığını da duyurdu.
Tattosmoke adındaki bu yerde kumar oynanır, içilir, silah ticareti yapılır ve elbette ki rap müsabakaları yapılırdı. Kumar oynayanlarda hile yapan öldürülürdü. İçki içmek herkesin harcı değildi, şişenin içine yüksek dozda uyuşturucu katarladı. Silah ticareti ise Tattosmoke'un özel bir odasında yapılırdı.
Geriye benim ilgilendiğim kısım kaldı. Rap. Kazanamazsan ölürsün. Tehlike. Jackson Wang, tehlikeyle oynuyordu.
"Jennie, seni fena yaparım. Kazanamazsan öldürürler seni. Jackson Wang'ı tanımıyormuş gibi yapma. Jimin'i ararım bak," dedi Jisoo.
Neden kazanamayacağımı düşünüyorlardı ki? Evet, aşırı tehlikeli bir oyunun içine girmeyi düşünüyordum ve bu fikir anlık bir şekilde aklıma gelmişti. Böylesine tehlikeli bir fikirde hemencecik aklıma yattı.
"Kazanırım," dedim kendimden emin bir sesle. Rapteki ismimi herkes biliyordu. Dövüşteki lakabımın ta kendisiydi. Black.
"Kazanamazsan ölürsün ve sen bu lanet şeye girmek istiyorsun Jennie! Ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısın sen?" diye resmen bağırdı Lalisa.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black ↬ Jenmin
Fanfiction[kitap kapağı @lalipoesy'e aittir!] İnsanlar hiçbir şey olmamış gibi gülüyor, gerçeği saklayarak, gerçekten mutlularmış gibi... Aşk adının altında, yalanları sonsuza kadar sürecekmiş gibi... [jennie kim & park jimin] {ara shipler ve aşk üçgenleri bu...