•scandal

368 31 174
                                    


"Arama yaptığımı görmüyor muydun?" diye sordum. Gergindim. Jennie'nin üzüldüğünü anlayabiliyordum. Aramayı birden sonlandırması içimi ateşe vermişti.

"Görmediğimi mi sanıyorsun gerçekten?" dediğinde sinirlerim daha da gerildi. Bilerek mi yapmıştı yani?

"Çık dışarı!" dedim, ses tonum bir kaya kadar sertti.

Beni dinlemeyip yatağıma oturduğunda kendimi dizginlemeye çalıştım. Nereden çıkmıştı bu kız? Kolundan tutup dışarı atmamak için zor duruyordum ancak kibar olmak zorundaydım. Her ne olursa olsun karşımdaki bir kadındı.

"Emir verilmesinden hoşlanmam," dediğinde histerik bir kahkaha attım. Anında ciddileştim ve yüzüne dik dik bakmaya başladım.

"Defol!" dedim. Normalde bu kadar kaba biri değildim ancak bu kız benim sinirlerimi yerle bir ediyordu. Zaten Jennie'yi kırmıştım elimde olmadan... daha onun gönlünü almalıydım.

"Senin yerinde olsam...benimle iyi anlaşırdım Park Jimin," dedi ve ayağa kalktı. "Eğer ilişkinin devam etmesini istiyorsan tabi," dediğinde durup dururken neden beni tehdit ettiğini anlamadım.

Bu özgüven nereden geliyordu? Sabah kahvaltısında yürek mi yemişti? Başka bir açıklaması yoktu çünkü.

"Beni tehdit etmeye çalışma, dişine göre birilerine bulaş. Sana fazla gelirim, kaldıramazsın," dedim. Söylediklerim ağır gelmiş olacak ki gözlerini sıkı sıkıya kapattı. Sinirli bir nefes koyverdi ve hızlıca ayağa kalktı.

"Çok değişmişsin. Beni tanıyamayacak kadar değişmişsin!" dediğinde duraksadım. Daha önce bir tanışmışlığımız vardı da benim mi haberim yoktu?

"Tanımamı gerektirecek biri değilsin demek ki," dedim. Gözlerinin dolmasına bir anlam veremedim. Amerika'ya geldiğimden beri tuhaf şeyler yaşıyordum. Bir an önce Kore'ye geri dönmek  ve sevgilime sarılmak istiyordum.

"Çocukluk aşkını unutmuş olamazsın değil mi?" dediğinde yüzüne baktım. Tanıdık gelmişti ancak çocukluk aşkım olacağını nerden bilecektim ki? Ayrıca umrumda değildi.

"Çocuklukta kalmış bir şeyi unutmam çok doğal. Şimdi odamdan çık ve benim onayım olmadan bir daha adımını atma," dediğimde başını onaylarcasına salladı, ardından da odadan çıktı.

Telefonum çaldığında Jennie sanarak hevesle elime aldım. Jongin arıyordu. Aynı yerdeyiz gelip çağırmak varken neden ararsın ki?

"Efendim?" dediğimde dans stüdyosunda olduğunu anladım.

"Ne yapıyorsun, ahbap?" dediğinde gözlerimi devirdim. Millet deliye hasret ben akıllıya. Her zamanki gibi Jongin Bey beni rahatsız etmek için aramıştı.

"Ne için aradın?" diye sordum. Jennie'yi aramam ve gönlünü almam gerekiyordu, böylelikle rahat bir şekilde uyuyabilirdim.

"Ne güzel, bende dans ediyorum işte. Çok teşekkür ederim beni de sorduğun için. Aslında şey diyecektim ben..." dediğinde sıkıntılı bir nefes verdim.

Boş konuşması sinirlerimi bozuyordu. Ne söyleyecekse söylesindi. Benim -muhtemelen sinirden deliye dönmüş ve bir miktarda kırılmış olan- sevgilimin gönlünü almam gerekiyordu ancak bu aptal, zamanımı çalıyordu.

"Ne diyeceksen de hadi!" Dediğimde gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum.

"Geçen gün... hani elemelere gelen kız vardı ya. Jennie'ydi ismi. Yakınsınız sanırım. Şu dostuna iyilik yapıp numarasını versene," dedi.

Kıskançlık bütün hücrelerimi etkisi altına alırken kendime lanet ettim. Jennie'yle sevgili olduğumuzu söyleyemiyordum.

Yatağımdan kalkıp duvara monte edilmiş mini buzdolabına ilerledim. Soğuk su içsem iyi olacaktı. Buzluktan çıkardığım şişeden birkaç yudum aldım ve yatağıma geri oturdum.

Black ↬ JenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin