6: gitarlı serseri

461 46 68
                                    

*önceki bölümün devamı DEĞİL, farklı bir gün*

Diğerleriyle denizde bir süre eğlendikten sonra onları orada bırakmış şezlonglardan birine oturmuş havluyla kurulanıyordum. O sırada yanıma biri yaklaştı, gölgesinden anlamıştım kim olduğunu fakat aldırış etmeden çantama uzanıp içinden soğuk Latte'mi alıp kapağını açtım ve kahve aşkımı bastırmak için birkaç yudum aldım. Chenle yanıma oturdu ve az önce birkaç yudum alıp kapağını kapatarak yanıma koyduğum küçük şişemi alıp benim gibi birkaç yudum aldı.

"Hey! O benimdi." Kapağını kapatırken elinde evirip çevirdi ve şişeyi iyice inceledi. "Üzerinde adın yazmıyor." Her ne kadar gözüme sevimli görünse de ona göz devirdim ve elindeki şişeyi hızla çekip alarak çantamın içine attım. Mayomun üzerine beyaz gömleğimi ve kot şortumu giyindiğimde beni izliyordu.
"Nereye?"

"Kendime yeni bir Latte almaya."

Sıkıntılı bir nefes vererek ayağa kalktı ve kollarını iki yana açarak gözlerini gözlerime dikti."Bu kadar mı tiksiniyorsun benden? Sana ne yaptım Tanrı aşkına? Sürekli beni kendinden itip durman can sıkıcı olmaya başladı." Ona garip bakışlar atarken kafasını iki yana salladı ve bir elini siyah saçlarına götürüp karıştırırken kafası karışık bir Seumi'ye arkasını dönüp gitti. Neden böyle bir tepki vermişti? Ne olduğunu anlamlandırmaya çalışırken Yunseo yanıma gelmişti. Çantasından soğuk suyunu çıkarıp birkaç yudum aldıktan sonra yanıma yaklaştı, bir kolunu omzuma atarken bana döndü. "Ne oldu az önce?"

"Benim Latte'mi içtiği için ikimize de yeni Latte almaya gidecektim, fakat yanlış anlaşılıp küstürdüm kendime."

"Sana yakın olmaya çalışıyor, onu kendinden uzaklaştırma. İyi biri." Yunseo'nun yüzüne boş boş bakarken ayağıma parmak arası terliklerimi giyinip yolun karşısında olan markete ilerledim. İki şişe Latte'nin parasını koca bir sırayı bekledikten sonra ödediğimde kendimi sonunda dışarı atabilmiştim. Herkes yanmıştı anlaşılan. Sahile indiğimde güneşin batışa geçtiği görmem içimi ısıtmıştı, çünkü bu manzarayı hiçbir yerde bu kadar güzelce yakalayamazdınız. Havanın ısısı düştüğü için içim ürpermişti fakat birkaç dakika sonra alışacağımı biliyordum. Sonuçta yaz ayındayız ve hava her zaman hafif sıcak olur.

Elimdeki şişeler ile şezlongumuzun yanına gittiğimde boş olduğunu görmem iki dakikalık bir dehşet yaşatsa da etrafına baktığımda bir ateşin başında toplandıklarını görmem içimi rahatlatmıştı. Adımlarımı o yöne çevirirken karşımdakiler ile göz göze geldim ve Deuji hemen bana el salladı. Ona gülümsedim ve elimdeki şişeleri yanıma koyup diğerleri gibi kumun üzerine oturdum. Ortadaki ateş her birimizin yüzüne değiyordu. Tam karşımda oturan Chenle, Jaeminler ile birlikte koyu bir muhabbete dalmıştı, kızlarda muhtemelen dedikodu yapıyorlardı. Yanımda oturan Jisung ise hepsinden farklı olarak parmaklarını izliyordu. Elimi omzuna koyarak bana dönmesini sağladım. "Bir sorun mu var?"

Bir süre gözleri diğerlerinde gezindikten sonra tekrar benim gözlerime döndü. "Heerin." Gözlerini hızla benden kaçırdı ve derin bir iç çekti. Anlaşılan her ne yaşadılarsa canı baya sıkılmıştı.

Gözlerime üzerinde diktim ve devam etmesini bekledim. "Denizin derin kısmında birbirimizle şakalaşıyorduk, sonra bacaklarıma biri tutundu. Şaşırdım çünkü Heerin tam karşımdaydı. Arkamı dönüp baktığımda bacaklarıma tutunan kişinin hareket edemediğini gördüm. Panik içinde suya girdim, kızı taşımak için arkasından sarıldım ve yüzeye çektim. O sırada kız gözlerini açtı ve bana sıkıntılı bir yüzle baktı. Aramızda çok bir mesafe varmış, Heerin söyledi. Her neyse, kız oyunumu bozdun diyerek beni ittirdi ve uzaklaştı. Şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalışırken arkamı döndüm, Heerin kıyıya gidiyordu. Peşinden gidip onu korkutacaktım ki çok sert bir şekilde yapma dedi. Sanırım kıskandı, ama neyi kıskandığını bile yemin ederim bilmiyorum."

dolphin | zhong chenle ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin