Yolun başlarında radyodan yüksek sesli bir şarkı açıp Deuji ile arabanın tavanından çıkıp dans etmiş sonra hep beraber çılgınlar gibi bağırarak karaoke yapmaya başlamıştık. Öyle ki ışıklarda durduğumuzda yanımızda ki araçların içindekilerin hepsi bizi süzmüştü ne yapıyor bu deliler bakışları ile. Biraz fazla haraketin verdiği enerji düşüklüğümüzü tazelemek için yol boyunca yemek için aldığımız abur cuburları tabiri caizse sömürmeye başlamıştık. Sonrasında Deuji'nin narin bedeni bu kadar şişkinlik ve yorgunluğu kaldıramayıp uykuya dalmasına sebep olmuştu. Ön koltukta Jaemin'in yanına oturan Yunseo ve Jaemin ikilisi sohbete dalmışlardı, bende telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp yolun geri kalanını aşık olduğum şarkılar ile mutlu bir şekilde geçirmiştim. Cama yasladığım başım etrafı izlerken sabahın erken saatlerinde çıktığımız için güneş tepemizdeydi ve oraya varır varmaz havuza atlamam gerektiğini beynimin bir köşelerine kazımıştım.
Uyku beynime yavaştan işlemeye başladığı sıralarda el freninin çekilme sesini duyup arabanın durduğunu anlayınca uykum kaçtı ve hızla yerimden doğruldum. Gelmiştik!
Hızla arabadan inip evin bahçesine ve evin krem rengi ile koyu grinin uyum içinde buluştuğu duvarlarında gezdirdim gözlerimi. Evin sağ tarafında park yerleri vardı ve Jaemin'in arabası Jeno'nun siyah Mercedes'inin hemen arkasında duruyordu. Sanırsam aynı zamanlarda gelmiştik ki bu kanıya arabın bagajından eşyaları taşıyan Jisung'u görmem ile varmış ve ona doğru koşmuştum. Arkasından boynuna atladığımda ilk olarak şaşırsa da ben olduğumu anlayınca arkasını dönüp kocaman sarıldı.
Grubun en küçüğü olan ben, Jisung ve Heerin üniversitesinin ikinci senesindeydik. Diğerleri: Jeno, Deuji, Yunseo ve Jaemin ise üniversiteden yeni mezun olmuşlardı, biz de haliyle üçe geçmiştik.
"Hey!" Kollarını göğsünün altında birleştirmiş bir şekilde bana bakan Heerin kafasını farklı yöne çevirmiş tirip atıyordu. Çünkü ilk en yakın arkadaşına değil de, onun flörtü olan arkadaşıma sarıldığım gerçeği gözler önündeydi. "Gel buraya seni minik fok balığı." Söylediğim şey ile dili tutulmuş bir şekilde bana bakarken, kızmaya başlamasın diye koşarak ona ilerledim ve hemen sıkıca sarılarak bana vurmasını engellemeye çalıştım. Geri çekildiğimde bana manzur bir ifadeyle bakıyordu. Ağzından küçük bir aww çıktı ve beni kendine çekip daha fazla sarıldı. Anlamayan bakışlarla etrafıma bakarken Jisung dudaklarını oynattı. "En sevdiği hayvan fok balığı."
Sanırım yanlışlıkla en yakın arkadaşıma laf sokayım derken onu kendime aşık etmiştim. Tanrım! Sen kurtar beni...
Kollarımı beline sararak hiçbir şey olmamış gibi davranırken arabanın içinden siyah kıvırcık saçları, süt beyazı teninde mayhoş mayhoş dalgalanan; üzerinde mavi rengin üzerine baskılı Dior yazıları bulunan yarım kollu ince bir gömlek, altında dizleri yırtık dar paça siyah bir pantolon giyen bir oğlan çıktı. Aşırı çekici bir şekilde tam karşımda durup bana bakarken anlamsız bakışlarımı ona yolluyordum. Kimdi bu?
"Jeno?" Arkamdan hmm diye bir ses geldiğinde gözlerimi çocuktan ayırmadan sorumu yönelttim. "Yolda gelirken benzin istasyonunda falan durmadınız değil mi? Çünkü şuan tam karşımda duran kişi sanırsam arabaya gizlice binmiş. Tabi çocuğu siz kaçırmadıysanız(?)"
ゃberceste
MERHABALAR!
Bölümleri daha sık atmaya çalışacağım:) Zaten kurgu kısa ve eğlenceli, arkadaşlığın çok fazla ön planda olduğu sevimli bir hikaye. Umarım hoşunuza gider❤️
SEVİLİYORSUNUZ🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dolphin | zhong chenle ✓
Novela Juvenil"Neden bizimle gelmedin? Çok eğlendik, gelmeliydin." "Uykum vardı." "Hadi ama, tatile uykuyu fes etmek için gelinir(!)" "Senden hoşlanmadım." "Neden!?" Hayretle bana bakarken gözleri kocaman açılmış ve kolları iki yana açılmıştı. Gözlerimi kısarak o...