Hep beraber kendi aramızda, evin arka bahçesindeki havuzun bir kenarına kurulmuş kendi kendimize havuz partisi veriyorduk. İçimde siyah bikinim vardı fakat şuan havuza girmek istemediğim için şifon gömleğim ve siyah şortumla duruyordum. Yemyeşil çimenlerin üzerine oturmuş zarif cam bardağımda ki içkimi yudumluyordum. Jaemin ve Yunseo havuza ayaklarını uzatmış baş başa konuşuyorlardı, onları bozmak istemediğimiz için ses etmiyorduk.
"Sizce de çok yılışık değiller mi?" Yanılmışım, ses ediyormuşuz.
"Seni duydum Deuji!" Deuji gülümserken göz devirdiğinde Yunseo'nun duruma gülerek karşılık veren Jaemin'e kızdığını duyabiliyordum."Yahu biz niye hiç oturup düzgünce konuşamıyoruz? İllaki birbirimize laf mı sokmamız gerekiyor?"
"Önce o başlattı." Yunseo bana cevap olarak Deuji'yi suçladığında avuç içimi alnıma vurmuştum. Çünkü biraz sonra büyük bir kavga başlayacaktı. Hani birbirleriyle iyi dedikodu yapan, dünyanın en iyi arkadaşları olan fakat arkadaşlıkları kadar hırçın bir çift olur ya her kız grubunda, heh! İşte Deuji ve Yunseo tam o kızlardı. Hem sever hem döverlerdi birbirlerini.
"E siz de bize katılın o zaman, daha dün başbaşaydınız!"Yunseo ağzını açtığı sırada Chenle birden ayağa kalktı ve tüm dikkati üzerine çekti. "Neden arkadaşlığımıza kadeh kaldırmıyoruz?"
"Bence de!" Ortamı sakinleştirmek için bende ayağa hızla kalktım ve diğerlerine karşı gülümsedim. Chenle ile göz göze geldiğimizde bana gülümsüyordu, bende yarım ağız gülümsedim. Diğerleri de mecburen bizim gibi ayağa kalktı ve kadehlerimizi tokuşturduktan sonra çemberimizi bozmadan tekrar oluşturduk ve sohbete daldık.
"Sizce de kaplumbağalar çok sevimli değiller mi? Heerin~ah, kaplumbağa alalım mı?"
"Ay evet! Bence de çok sevimliler!"
"Alalım Jisung~ah!"
"Sizce saçlarımı tekrar boyatmalı mıyım?" Deuji hepimize hitaben sorduğunda Jeno yakında sevgilisi olacak arkadaşının sarı saçlarını okşadı.
"Lacivertimsi gri nasıl fikir?""Ya! Aklımı mı okuyorsun sen benim?"
Jeno kıkır kıkır güldüğünde Deuji kızarmıştı ve bu yüzden Jeno'ya vuruyordu. Onları gülümseyerek izlerken yanlarında ki Chenle ile göz göze geldik. Bardağından koca bir yudum alırken adem elması yukarı çıkıp tekrar eski halini aldı. Hepimizin ortasında bulunan şişeye uzanıp kendi bardağına doldurduktan sonra şişenin ucunu bana uzattı. Bardağımın boş olduğunu yeni fark ettiğimi çaktırmadan doldurması için ona uzattım. Gözlerimiz kenetlenmiş biçimde birbirlerine bakarken kalp atışlarım şiddetlenmişti. Ne oluyordu bana böyle?"Ee Seumi, Chenle ile iyi anlaştınız sanki(?)" Heerin'in manâlı bakışları ben ve Chenle arasında gidip gelirken diğerlerinin kesinlikle yanlış anladığını emindim çünkü hepsi kurbağa gibi açık gözlerini ikimize çevirdi.
Heerin'in ne yapmaya çalıştığını anladığım sırada ağzımı açmıştım ki Chenle araya girdi. "Öyle oldu." dediğinde gözleri saniyelik olarak gözlerime değmişti. Bir eli ensesinde gergince gezerken acilen yanlış anlaşılmayı düzeltmeliyim diye düşündüm.
"Arkadaşız." Hepsine hitaben gergince gülümsediğimde her şeyi çözdüğümü düşünüyordum. Tâ ki Heerin ağzını tekrar açana kadar.
"Suyun altında tutkuyla öpüşen arkadaşlar, nasıl güzel bir arkadaşlık o."
Kan beynime sıçrarken şoktan bayılmak üzereydim. Gözlerimin yandığını hissediyordum. Bir an önce küçülüp küçülüp un ufak olarak buradan olabildiğince uzağa gidmet istiyordum. Anlık olarak bir karınca kadar değersiz olmak istyiordum bu ortamda, onun kadar umursanmaz. Hatta biri gelip üzerime bassa ne iyi olurdu.
Diğerleri şokla açılmış gözlerini üzerimizde gezdirirken gözlerim Chenle'ye kaydı. O da bunu beklemiyordu muhtemelen: gözleri olabildiğince açılmış ve stresten tırnaklarını kemirerek yere bakıyordu. İlk defa onu endişeli görüyordum fakat şuan bu halini umursayamayacaktım.
"Nasıl yani!?"
"Benim güzel kulaklarım yanlış mı duydu yoksa siz cidden öpüştünüz mü!?"
"Ay! Benim canım kankam sonunda kendine birini buldu, ömür boyu tek başına yaşayıp geberecek diye çok korkmuştum."
"Hadi yine iyisin Seumi, kendine yakışıklı ve zengin bir yavru buldun."
"Hey!" Chenle söylenenlere daha fazla katlanamamış olacak ki araya girip onların bu saçma salak yorumlarını susturdu. Çünkü hepsi benim hakkımda söylenip Chenle hakkında herhangi bir yorum yapılmamıştı.
"Ben yaptım, yani ben öptüm. Ona danışmadan hatta duygularını hiç sormadan böyle bir şey yaptım. Kızın üzerine gitmeyin, o zaten hiçbir şey hissetmiyor benim hakkımda. Hem, biz zaten arkadaşız öyle değil mi Seumi?" Bir süre daha gözlerini gözlerime dikti. Hüzünlü ve umutsuz bakışları kalbimi delip geçerken hiçbir şey diyemedim. Her zamanki gibi avucumun içinden kayıp gidişini seyrettim. Acıtmıştı sözleri, ona karşı hiçbir şey hissettmediğimi düşünüyordu ama yanılıyordu. Belki de böylesi daha iyiydi. Hem sevgi her zaman bir tarafın kalbini çürütmez miydi?
Kadehini önüne bırakıp ayaklandı ve gözlerini yere dikip hiç ayırmadan eve doğru ilerledi.
"Yatmaya gidiyorum.""İyi geceler Chenle." Jisung Chenle'ye üzülmüş olacak ki ona güzel bir dilekte bulundu. Chenle bu sözün üzerine birkaç saniye olduğu yerde durdu ve kafasını havuzun yüzeyine çevirdi.
"Sahi, iyi mi geceler?"
Hiçbirimize bakmadan önüne döndü ve başka bir şey demeden, ben ve hüzünlü kalbimi orada bırakıp; kendisi ve kırık kalbini yanına alarak gitti.
ゃberceste
Bu gece de kırık kalplere yakalım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dolphin | zhong chenle ✓
Novela Juvenil"Neden bizimle gelmedin? Çok eğlendik, gelmeliydin." "Uykum vardı." "Hadi ama, tatile uykuyu fes etmek için gelinir(!)" "Senden hoşlanmadım." "Neden!?" Hayretle bana bakarken gözleri kocaman açılmış ve kolları iki yana açılmıştı. Gözlerimi kısarak o...