Gönlünü almam, ona karşı bir şeyler hissettiğimi ona göstermem gerekiyordu. Kırık kalbini arkasından sürükleyerek her önümden geçişinde kendime kızıyordum, sevgisini gösteremeyen bir insan olduğum için. Tam bir umutsuz vakaydım.
Balkonumun demirlerine asılmış güneşin batışını izliyordum. Az önce denizden gelmiştik ve Chenle diğerlerinin zoruyla gelip bir kere bile denize girmeden şezlongda uzanıp telefonuyla oynayıp uyumuştu. Daha sonra bizi bırakıp eve erken gitmişti. Cidden üzgündü, kırgındı. Elimden bir şeylerin gelmesi gerekiyordu.
Saçlarımı hışımla karıştırdım. Dipsiz bir kuyuya doğru çekiliyordum ve yapacak hiçbir şeyim yokmuş gibi hissediyordum. Çaresizce oturmuş sadece bir izleyici olarak izliyordum olan biteni.
Derin bir nefes verdim. Ellerimle yüzümü kapatıp yavaşça etrafımda döndüm.
"Ne yapacağım ben? Ne yapmam gerekiyor?"Cidden aptalın tekiydim, gerizekalının önde gideniydim, tam bir anguttum. Nasıl yapacağım bir şeyin olmadığını düşünürdüm? Aptal mısın Seumi sen? Elbette yapacağım şeyler var(!) En azından olması gerek, öyle değil mi?
Ama ne yaparak o tüm parçaları birleştirebilirdim? Nasıl eski haline getirebilirdim ki? Ne yapmam gerekiyor? Hangi yolu izlemeliyim?
Sağ tarafımdan gelen kapı çarpması sesi ile yan balkona yani erkeklerin kaldığı odadaki balkona döndüm. Rüzgarın hakimiyetinde olan saçları önüne gelen Chenle sandalyeye oturmuş kahvesiyle gün batımını izliyordu.
Onu izlemeye koyuldum; bembeyaz teni turuncu güneş ışıkları ile buluşmuştuz dudaklarının dolgunluğunu buradan görebiliyordum. Üzerinde ince siyah bir gömlek giyinip ilk iki düğmesini açık bırakmıştı, altında diz kapağının altına gelen şortu vardı fakat oturduğu için yukarı çıkmıştı. Siyah terlikli ayağının birinin diğer diz kapağının üzerine atmış ve kahveyi bacağının üzerine sabit tutuyordu. Bluetooth kulaklıkları kulağındaydı ve gözleri güneş ışığından açılmıştı. Parladığını yemin bile edebilirim.
Ona bakıp girdabında boğulurken gözleri beni buldu ve birkaç saniye bana baktı. Sıkıntılı bir nefes verdikten sonra ayaklanıp içeri girdi. Arkasından gitme diye bağırmak istedim ama beni duyamazdı. Hem kalbiyle, hem kulaklarıyla...
Hemen içeri girdim, kapıyı hızla açıp erkeklerin odasına daldım. Odada ki üç kişinin bakışları da bana döndü. Hesaplarına göre sadece Chenle ve ben olacaktık odada ama diğerlerinin olması beni pek alakadar etmezdi.
Gözlerini benden ilk kaçıran yatağının üzerinde uzanmış Chenle olup önünde ki tabletine dönmüştü.
"Eğer kapıcı hanı gibi kullanılacaksa bu oda aradaki duvarı kıralım da rahat girin arkadaş, bu ne? Bir Deuji geliyor bir sen."Jaemin'in sözlerini takmadan içeri geçtim sandalyeyi çekip Chenle'nin yanına oturdum. Ona dik bakışlarımı sunarken oldukça ısrarcıydım. Sonunda kulaklıklarını çıkarıp bana döndü.
"Ne var!?""Konuşmamız gerek."
Oda da bulunan Jaemin ve Jeno ikilisinin ayak seslerinin uzaklaştığını duyarken Chenle gözleri ile onları takip ediyordu, ben de onun gözlerini.
"Senden uzaklaştım diye hemen benden hoşlandığını mı anladın? Afedersin ama bu sözleri daha önce çok duydum Seumi, bu yüzden kibarca söylüyorken gider misin?"
Gözlerinin içine bakarken cidden sevgimi anlayamıyor mu diye düşünmüştüm.
"Benden uzaklaştığın için anlamadım Chenle, ben zaten senden hoşlanıyordum ama bunu sana gösteremiyordum. Özür dilerim, tam bir aptal olduğum için."Gözlerinde anlık bir ışıltı gördüğüme eminim ama kanıtlayamam. Önüne döndü ve saçlarını karıştırıp nefesini dışarı verdi.
"Peki neden daha önce söylemedin, senin bende hoşlanmadığını düşünmeden, vaz geçmeden önce?"Sandalyenin ucuna kayıp ona daha çok yaklaştım, gözleri tekrar gözlerime dönmüştüm.
"Senden hoşlandığımı sindirememişken sana nasıl söyleyebilirdim ki? Şıp diye olacak bir iş değil bu Chenle."Gözlerim parmaklarıma döndü ve tırnak etlerimle oynamaya başladım.
"Kızmakta haklısın. Birazda olsa sana göstermem gerekirdi, özür dilerim."Gözlerim pişman bir şekilde tekrar gözlerine dönerken gülümseyerek bir şey hatırlamış gibi nefesini dışarı verdi.
"Denizde bir şeyler hissetmiş miydin?"Kan yanaklarıma sıçrarken gözlerimi hızla kaçırıp dudaklarımı ıslattım. Saniyelik olarak gözlerine baktığımda eski haline, tekrar parlaklığına kavuştuğunu fark etmiştim. Alt dudağımı ısırarak tekrar gözlerine baktım.
"Evet. Hissettim."Kocaman bir kahkaha patlattığında az önce Jeno'nun yattığı arkamdaki yastığı alıp Chenle'nin yüzüne fırlattım. Yunus sesine benzeyen kahkahası yerine küçük gülüşlere bıraktığında ortamın gerginliği uçup gitmişti.
Yüzümü buruşturdum.
"Ne yani, şimdi biz Jaemin ve Yunseo gibi mi olacağız(?)"ゃberceste
Sonunda bölümü yazıp yayınlayabildim..........
Bir haftadır evde hepimiz sinir krizi geçiriyoruz çünkü önceki pazartesi yazlığa biz gidecektik halamlar hemen üşütü anahtarı alıp gittiler. Bugün dönmeleri gerekirken yarın oldu, yarın derken pazartesi oldu, şimdi de salı günü geliriz diyor😡🤬
ÇILDIRACAĞIM!
Tatilimizi mahvettiği yetmiyormuş gibi bir de yüzsüzce daha fazla kalmak istiyor🤦🏻♀️😡
Bu sinir krizinden dolayı da ilham-milham yoktu bende, watty i düşünecek aklım bile kalmamıştı...
Neyseki sonunda yazdım❤️
Sizi de onca zaman beklettim, kusura bakmayın gençler, seviyorum sizi.
Seviliyorsunuz❤️Bir sonraki bölüm final olabilir:")
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dolphin | zhong chenle ✓
Подростковая литература"Neden bizimle gelmedin? Çok eğlendik, gelmeliydin." "Uykum vardı." "Hadi ama, tatile uykuyu fes etmek için gelinir(!)" "Senden hoşlanmadım." "Neden!?" Hayretle bana bakarken gözleri kocaman açılmış ve kolları iki yana açılmıştı. Gözlerimi kısarak o...