-Malikhaneden baya bir uzaklaşmıştık. Yorgunduk ve erzağımız bitmişti. Neredeyse yerde sürünmeye başlayacaktık. 1 km daha ilerledik. Neredeyse umudumuzu yitirecektik, fakat bir bina gördük. Malikhane tipi bir bina. Sadece boyası çok tazeydi ve daha küçüktü. Başka seçeneğimiz olmadığı için oraya gitmek zorunda kaldık. Bu malikhane daha lükstü, boyası mavi kırmızı ve siyahtı. Bahçedeki üyeler sınıflarına göre sıraya girmişlerdi. Bizim yaş grubumuzu bulmak biraz zor oldu. Sıraya girdik. Önümüzde iki tane kız vardı. Biri uzun boyluydu, saçları da öyle. Esmer teni vardi ve kırmızı bir fular takmıştı. Yanında konuştuğu kızın kısa karamel rengi saçları vardı ve beyaz bir kaban giyiyordu. Onların önünde gözlüklü minyon tipli iki oğlan vardı. Birinin siyah kıvırcık saçları vardı ve diğerinin de koyu kahve düz saçları vardı. Birbirlerine benziyorlardı da aslında. En önde iki kız daha vardı. Birinin dalgalı altın sarısı saçları vardı. gri bir bluz giyinmişti. Yanında çok minyon bir kız vardı. Onun da çilleri ve dalgalı kahverengi saçları vardı, siyah bir şapka takmıştı. Önümüzdeki kızlardan biri bize baktı. Yanındakinin seslenmesine göre adı Tara'ydı. Tara Stiro ben ve Joseph'e teker teker bakarak bana seslendi.
Tara: Sanırım sen şu uzun boylu olanla kuzensin ha? (Kastettiği kişi Stiro T-T)
Ben: Ah hayır tabiiki de!
Tara: O zaman sen ve sen kardeşsiniz, olabilir mi ?
Stiro: Hayır ama...
Joseph: Hey, önce sen kimsin onu açıkla.
Tara: Ben Tara Busch. Buraya başka bir malikhaneden transfer oldum.(Yanındaki kızı göstererek) Bu Erica Rock. Kendisi iğrenç bir malikhaneden geld..
Erica: Bu konuyu açmasak daha iyi..
Tara: Peki.. Herneyse. Diğerlerini pek tanımam ama emin olun iyi insanlara benziyorlar.
Joseph: Bunu biz de görebiliyoruz..
Tara: E biraz da siz bahsedin?
Ben: Eski malikhanenin silah düzenlemecisiydim. Adım İstoria Longson..
Stiro: Ben Stiro Light. Ben de jokerdim. Milleti en mutsuz halinde yakalayıp mutsuzluklarını söker atardım. Hihihi.
Joseph: Abarttığı kadar değildi. Ben Joseph Opaleni Hoved. En acımasız ölümlerin başında ben varım..
Erica: Ne uzun ismin var öyle!
Tara: Erica, senin ilk ismin neydi bakalım ?
Erica: Offf olmazz..
Tara: Hadi hadi en fazla düşünürler. kskskskss
Erica: Ay tamam.. gerçek ismim Soudce Erica Lekar Rock..
Tara: Böylesi daha iyi..
-Beklemenin bittiğini işaret eden bir zil çaldı. Hepimiz şüpheliydik.
Tara: Çocuklar, gelmiyor musunuz ?
Ben: Biz.. şey nasıl desem..
Joseph: Yeni geldik ve içeride ne olduğunu bilmiyoruz.
Tara: Merak etme ben de bilmiyorum.
-dedi ve sırıttı. Birbirimize bakıp ayağımızı denk alarak içeri girmeye karar verdik. İçerisi bizim malikhaneden çok farklıydı. Beyaz mermer zeminler, sanat eserleri asılı kireç duvarlar.. Herkes istemeden de olsa hayranlığını belli etti. Bizim bölüm büyüktü. Bu olay garibime gitti. Bu malikhane bizimkinden küçüktü, fakat bu kadar insanı barındırabilecek kadar geniş ve ferah yeri vardı.. Bizim bölüme girdik. Oturduk ve beklemeye başladık. Birbirimizle tanıştık. Sarı saçlı kız yanıma geldi: Merhaba, ben Sandy Komb. Senin adın ne ?
Ben: Ben İstoria Longson.
Sandy: Seni kankam Licht ile tanıştırayım.
Licht: Memnun oldum İstoria.
-İki dakika boyunca gülümseyerek birbirimize baktık... Joseph ve Stiro'ya baktım. Onlar da diğer erkekler ile tanışmışlardı. Bu belki de iyi bir şeydi. Fakat bir başlangıç olduğu kesin...
.BÖLÜM SONU.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkusuzlar Topluluğu
RandomÖyle bir topluluğuz ki Hitler'i karşımıza koyanı ezik diye silahla idam ederiz..