#Bölüm 21:Yaşıyorlar Ama Neredeler?#

10 1 0
                                    

(Multimedia Henry (okuyunca mantığını anlarsınız .d))
Rarel'in gözünden:
-Okulun tüm kapılarına baktık. Resepsiyon kapısı açıktı. Hiç beklemeden içeri girdik. Tüm katları aradık. Ama sonuç bulamadık. Açık kapılar cereyan yüzünden ıslık sesi çıkarıyor ve kapanıp ses çıkarıyordu. İlk kez malikanemizden bu kadar tırsmıştık. Ve içimi bir hüzün kapladı.
Ben: Ölmüş olamazlar.. Böyle bir şey mümkün değil! Istoria! Lütfen biriniz bir haber verin lütfen!
-Martin yanıma geldi ve sırtımı sıvazladı.
Martin: Üzülme. En yakın zamanda burada olacaklar..
Ben: Ben Istoria'yı tanıyorum, o ölmediği sürece asla yaşam alanını böyle ıssız, böyle karanlık bırakmaz! Kim bilir başına ne geldi olamaz!
Ed: Bir şey diyebilir miyim?
Halfmon: Ed, şimdi sırası değil.
Alice: Üzülme dostum..
Ben: Nasıl üzülmeyeyim? 7 senelik arkadaşımın cesedinin bile nerede olduğu belli değil!
Ed: Ya bişey diycem..
Bart: Şşştt!
Irina: Üzülme Rarel. Dost kaybetmek nedir bilirim. Ablam en iyi dostumdu ama onu saçma sapan bir neden yüzünden kaybettim. O beni kaybetti..
Ben: B-belki de bir umut vardır ha?
Halfmon: Neden olmasın?
Ben: Ama o zaman direk buraya gelirdi..
-Sesler yükseldi herkes arasında bu konuyu konuşmaya başladı. Sonunda Ed dayanamadı.
Ed bağırarak: Beni dinleyin!Acilen arabeski bırakıp mantığa yoğunlaşmamız lazım: Eileen bu çetenin lideri değil miydi?!
Herkes: Evet?
Ed: Ama o ölmüş, ve kafası intikam ateşi ile yanan biri tarafından ezilmiş! Görmedik mi? Şizofreniksem beni uyarın!
Herkes: Evet, doğru aslında..
Ed: Yarım, ve kanlı Eileen'in kılıcı. Diğer bölükler daha tazeydi!
Halfmon: Çok haklı. Mantık yürütmeye başlamalıyız. Eileen'in kanı kuruydu ama biz bölüklerin yanına gittiğimizde henüz 3 kişi ölmüştü.
Alice: Ve Eileen'in cesedi sonradan çıktı.
Bart: Durun bir saniye. Biz sesler de duyduk.
Irina: Bağrışmalar, haykırmalar, kılıç ve silah sesleri.
Mertin: Sonra tüm malikane titredi ve bir acı çığlığı yayıldı.
Ed: Ve sonra sesler devam etti. Ardından herkes sustu.
Henry: Ben orada bir tokat sesi duydum.
Halfmon: Evet ben de.
Rarel: Durun! Orada kalın bir ses Istoria ile bişey deme diyordu ama anlamadım.
Ed: "Istoria ile ölüm lafını bir arada kullanma" lafını duydum ben!?
Ben: Ve sonra Eileen malikanesini çağırdı.. Ve bir ses duydum.. Bir şeyin fışkırma sesiydi.
Alice: Ve, ve bir süre sonra al sana! al sana! diye bağrışmalar ve çıtırtılar duyuldu.
Ben: Sonra bir sürü ayak sesi duyuldu ve sesler kesildi! Bunlar onların sesleri olmalı! 7. Bölük yaşıyor! Sesler saat kaç civarında duyuldu?
Halfmon: Pencere kilidini açmaya çalışırken bakmıştım. Akşamüstü filan.
Ben: Ve 3 gündür kayıplar..
Halfmon: Olayı çözdük ama hâlâ neredeler çözemedik.
Martin: Keşke bizi ayrı odaya kilitlemeselerdi! Ben Istoria'nın en iyi kankalarından biriyim.. Bu yüzden olabilir.
Halfmon: Peki bizi niye kilitlediler?
Bart: Çok güçlü olduğumuzdan dolayı.. Ed'i niye kilitlediler ki?
Ed: Ya uzun hikaye..
Alice: Seni atalım mı istiyorsun?
Ed: Tamam tamam.. Malikane ile şehir turuna çıktık. Ben o malikaneyi gördüm. Ürpertici ama kendine çeken bir havası vardı. Böyle şeyler beni hep çektiği için ben de içeri girdim. Ve o Eileen ile karşılaştım. Hiç bir şey sormadan beni kilitledi. Ben sizden daha fazla durdum yani.. Ama yemek filan verdiler..
Halfmon: Yemek demişken... Biz şimdi çiğ insan eti mi yedik?....
Bart: Bhh.. Sanırım evet..
-Yüzlerindeki kan kurumuştu..
Martin: Ben kusmaya gidiyorum..
Tüm 8. Bölük: Aynen.. Biz de...
-Onlar tuvete gitti. Ben de bizim bölüğün nerede olduklarını düşünürken Greg lafa daldı.
Greg: Şey.. Bizim hiçbir şeyden haberimiz yok da...
Ben: Merak etme.. Burayı gördükçe anlarsın.. Ayrıca bir şey de kaybetmedin.. Adın ne senin?
Greg: Adım Greg. Ben Cyristal Casper Minibölük'ten geldim.. İlginç bir başlangıç oldu..
Ben: Keşke burada olsalardı da sana teker teker tanıtsaydım..
Greg: Ölmemişlerse çok uzağa da gitmemişlerdir bence..
Ben: Ama.. Neden buraya gelmediler ki..
Greg: Belki acil bir işleri çıkmıştır...
Bruce: Imm.., arkadaşlar, ben çok acıktım. Burada yemek var diye aç geldim de..

Acil işiniz olduğunu biliyorum fakat.. Bunlara biraz kafa dağıtıp yoğunlaşsak.. Hani yemek yemek filan gibi..
-Güldüm. Greg de güldü. O sırada 8. Bölük eski hallerine dönmüş şekilde geri geldi.
Halfmon: Biri yemek mi dedi?
Ed: Evet, mesela şimdi diyorum ben..
-Gülerek kantini yağmalamaya başladık. Doyduğumuzu anlayınca da odalarımıza dağıldık. Etrafı toplayıp pijamalarımı giydim.. Hiçbir hat çalışıyordu bu yüzden kimseyle iletişim kuramıyorduk.. Neredesin Istoria? Nerdesin 7. Bölük?... Greg'in lafı beni düşündürdü.. "acil bir iş.." neyse.. Şimdi bunu düşünemezdim.. Zar zor da olsa uykuya daldım..

                      .BÖLÜM SONU.

Korkusuzlar TopluluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin