sizi seviyorummm 💕
beş;
sevilmeden seviş(m)ek ve hayat katiliHiç bir zaman hayalperest biri olmamıştım. Oturupta, geleceğim hakkında planlar yapmaz, ya da kimseyi düşlemezdim. Gelecekten bir beklentim de yoktu. 15 dakika sonra ne olacağımı da bilmiyordum. Tek istediğim mutlu olmasam da, huzurlu bir hayat yaşamaktı. Aşk ya da bu tür duyguların altında ezilecek yeterli canım da yoktu zaten. 9 canım vardı ve ben şimdiden birkaçını kaybetmiştim bile. Bir kere üşenirdim bir şeyler için çaba göstermeye. İlk zorlukta yelkenleri suya indirir, pes ederdim.
Şimdi de öyle yaptım. Park Chanyeol yolundan çekilmemi istemişti, ben de çekilecektim. Onun yüzünden büyük bir hata yapmıştım. İlk defa gelecekten bazı beklentilerim olmuştu ve kendimi fazla kaptırıp düşler sokağına kısacık bir süre düşmüştüm. Ki yıkımım da hayallerim kadar hızlı olmuştu.
O kasım ayı, gerçekten de Chanyeol'u aşmaya çalışıyordum. İstenmediğimi bile bile sülük gibi yapışacak değildim. Her zaman ki gibi her şeyi kendi içimde yaşayabilirdim. Duygularımı gizlemek profesyonel olduğum tek şeydi. Bu yüzden, onu içimde öldürene kadar tek başıma yaşamaya karar verirdim. O gün söyledikleri gerçekler kafama balyoz gibi vursa da bana kim olduğumu hatırlatmıştı. Ben Byun Baekhyun'dum.
Annesinin finansal yatırımı, babasının bakmak zorunda olduğu bir velet. Acımayı bile sevgiye yorumlayan, bir öpücükte kendini kaybeden, ilgi meraklısının teki. Herkesin burnun ucunda olan ama asla fark edilmeyen bir ezik. Bu zamana kadar koca bir hiçtim. Bundan sonra da bir hiç olacaktım. Yani boşuna kürek çekmeme gerek yoktu.
İçimi cız etse de, gerçekler yüzüme vurulunca her şeyi çok çabuk kabullenirdim. Ve ben o kasım ayı bütün uğraşlarımın sonucunda kendimi gerçekten de Park Chanyeol'un etkisinden kopardım. Bu tahminimden daha acı ama çok daha kolay olmuştu. O hiçbir şey olmamış gibi davranınca ben de ona ayak uydurmuştum ve aramızdaki ilişki tekrardan arkadaş olmayı beceremeyen ama takılmayı seven bir seviyeye çıkmıştı. Kalbim hala sızlasa da, beynim nötrlenmişti ve içimdeki ateşi söndüremesem de acısına alışmıştım.
Üstelik Chanyeol gerçekten de Suzy'i seviyordu. Başta bu durumdan nefret etsemde ona bakınca gözlerinde ki parlamadan anlamıştım. Geri çekilmesi gereken bu durumda ben oluyordum Chanyeol, haklıydı. Aramızdakiler basit bir öpüşmeden ibaretti. Sonrasında olan hiçbir şey yoktu, olmayacaktı. Ona olan aşkımı inkar edecek değildim, çünkü hala cayır cayır yanıyordum. Göz göze geldiğimiz nadir anlarda tüm nöronlarım elektrik yemiş gibi tirtir titreyip, beynim şeker gibi eriyordu ve ben hala dışarıdan aptal bir aşık gibi görünüyordum. Bunun farkındaydım. Birine aşık olunca öyle kolay kopamıyordunuz ama vazgeçebiliyordunuz. Bende Chanyeol Suzy'i her sevdiğinde birazcık daha vazgeçtim. Elini tuttuğunda, ellerimi öyle tutmayacağını kabullendim. Onu her öptüğünde, bana karşı bir şey hissetmediğini beynime kazıdım. Sarılması, kucaklaması ve daha bir sürü sevgi dolu anlarına her şahit oluşumda içim kanaya kanaya böyle şeyleri yaşamamın imkanı olmadığını kendime söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paper Cuts [bbh + pcy]
Fanfiction"Osamu Dazai, zayıf insanlar mutluluktan bile korkarlar. İplikle bile yaralanırlar diyor. Ben seni sevmekten bir an bile korkmadım, sana aşık olmaktan da korkmadım. Ben seni bir serçe parmağı ne kadar çok sevilirse o kadar sevdim ve umarım Chanyeol...