5. Bölüm - Tozlu Rafların Ardında

43 33 9
                                    

İstanbul

"Faydalı bir kitabı ilk defa okuduğum zaman, yeni bir dost edindim sanırım, beğendiğim, sevdiğim bir kitabı tekrar okuduğum zaman da eski bir dosta kavuşmuş gibi okurum." (Oliver Goldsmith)

'Aylin'

Odasında ki kütüphanesinde gözlerini gezdirdi ancak ilgisini çeken bir kitap bulamadı, zira kütüphanesinde ki bütün kitapları okumuştu. Saat gece yarısına yaklaşmıştı, annesi ve babası uyumuş olacaklardı ki ev oldukça sessizdi. Ses çıkartmamaya özen göstererek odasının kapısını açtı ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Ayağında ki pelüş tavşanlı ayakkabıları sayesinde ses çıkartmaması daha bir kolaylaşmıştı. Üçüncü kata çıkıp koridor boyunca telefon feneri yardımıyla ilerledi ve koridorun sonunda ki tek odadan içeriye girdi. Annesi ve babasının odası ikinci katta olduğu için ışığı korkusuzca açtı. Salih Bey önceden çalışma odası olarak kullandığı bu odayı şimdi ise arşive çevirmişti ve bütün önemli eşyalarını burada muhafaza ederdi ki bu yüzden Aylin'in tek başına burada vakit geçirmesine müsaade etmezdi. Kütüphaneye doğru ilerleyip, tozlu raflarda narin, bakımlı ellerini gezdirdi. Tek tek bütün kitapları inceledi ve birkaç tanesini çıkartıp eski yuvarlak masanın üzerine koydu. Sanki babası bu odayı yıllardır kullanmıyordu ve raflar toz içinde kalmıştı. "Tozlu Raflar!" diye geçirdi içinden.

Klasikler dizisinin içinden Lev Nikolayeviç Tolstoy Anna Karenina kitabını çekip çıkarttı ve yuvarlak masaya ayırdı. "İlk okuyacağım kitap Anna Karenina!" diye sıralama yapmaya başladı aklında. Derken bir şey dikkatini çekti. İki duvar arasında boydan boya uzatılmış olan raflar orta kısımda bir kapı boşluğu kadar ayrılmış ve sanki ayrılan boşluğa raflardan bağımsız hatta daha açık renkte bir kitaplık koyulmuştu. Odaya küçükken sıkça girdiği halde bu detay hiç dikkatini çekmemişti.

"Böyle şeyler sadece yabancı filmlerde olur. Ne yani babam kütüphanenin arkasına gizli bir oda yaptırmış olamaz değil mi? Ah! Neden kendi kendime konuşuyorum ki ben?"

Bir yandan söylenirken bir yandan da ayrı olan rafta ki kitapları gözden geçiriyordu. Bel hizasının biraz üstünde ki rafta oldukça eski ve kalın görünen bir kitap daha gözüne çarptı, kitabı eline alınca bir kapı kilidi çıktı ortaya. Aylin şaştı kaldı, biraz önce aklından geçirdiği şeyler şimdi karşısında duruyordu. Bir müddet şaşkınlığını üzerinden atamamıştı ki aşağı katta biri ışığı açtı. Aylin dikkat çekmemek için hemen odanın ışığını kapattı ve kapının ardına gizlendi. Birkaç dakika sonra ışığın kapatılma sesini duyduysa da biraz daha bekledi. Annesi ya da babası su içmek için kalkmış olmalılardı ki beş dakika içerisinde bütün sesler kesilmişti. Aylin tekrar ortaya çıktı ve ışığı açtı bulduğu kapı kilidinin olduğu yere gidip daha yakından inceledi.

"Bu bir kapı kilidi! İnanamıyorum buranın ardında bir oda var! Peki neden? Babam neden gizli bir oda yaptırma gereği duydu ki? Anahtarı bulmam gerek, acaba nereye koymuş olabilir?"

Aylin hem kendi kendine mırıldanıp, hem de olabilecek her yerde anahtarı aramaya başladı. Masanın çekmecelerine baktı fakat klasör ve evraklardan başka hiç bir şey yoktu. Hem yorulmuş hem de ter içinde kalmıştı. Saçlarını tepesine topuz yapıp küçük bir tokayla tutturdu. Ellerini yüzüne doğru birkaç defa sallayarak serinlemeye çalıştı ve aramaya devam etti. Tam vazgeçip masa ayağının dibine oturmuştu ki masanın altında kare şeklinde bir çıkıntı dikkatini çekti. Çıkıntı özel olarak yaptırılıp, masanın altına sonradan dâhil edilmiş olduğu aşikârdı. Masanın altına eğilip çıkıntıyı inceledi ve duvar tarafında küçük bir kol gördü. Kolu çevirdiğinde çıkıntının içinden küçük sarı renkte anahtar avucunun içine düştü. Merakı iyice artan Aylin aceleyle masanın altından kalkıp kilide yöneldi. Anahtarı yuvaya takıp sağ tarafa çevirmesiyle bir "tık" sesi duyuldu ve kapı kendiliğinden hafif bir şekilde aralandı.

Uzaklardan YakınlaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin