(İtalik yazılanlar geçmişten konuşma)
Hayatın tercihlerimizin sonucu olduğunu söylerler. Adira'nın da inandığı tek şey de buydu: Tercihler ve seçenekler, yaşamını ve kendini oluşturuyordu. Bu tanım ne kadar keskin ve çevreye bağımlı olsa da hayatta kalmak için gerekliydi.
Hayatta kalmak, yaşamına yüklediği tek anlamdı.
Yani, en azından yedi yıl önce...
"İnsanlar nasıl da var olmaya çalışıyorlar? Yazılan her yaratıcı fikrin zaten yaratılacak olması çok korkunç oysaki. Hepimiz ince ipin üstünde kanyonları aşarken bunu ölümüne yapıyoruz, bilmeden. Ama onlar biliyor. Her-"
Bakışlarını ayaklarını soktuğu nehirden çekip bilmiş bir edayla araya girdi Adira. "Önceden belirlenemeyen bir şey biliyorum ben."
"Neymiş bakalım?"
Sonunda Karen'i monoloğundan çıkarmıştı.
Sanırım bu bir çocuğun, yetimhaneden geldiği ilk gün, annesinin elini tuttuğu andı. Ya da küçük bir kız çocuğunun, cinayete tanıklık etmesinden sonra, annesinden kaçarken bir kediyi arabanın altında ezilmekten kurtarmasıydı.
Bütün başlangıç bu çürük köklerin üstüne kurulmuştu.
"Periler çürük kökleri ayıklamayı iyi bilirler."
"Ne?"
"Periler. Hiçbirine güvenme."
"Biliyorum. Yardımın için teşekkürler."
"Hey, infanta* bekle." Kimono içindeki kız dinlendiği topraktan tırpanını alıp hızlıca kalktı. "Gidecek yerin var mı?"
Çürük olmadığına inanmıştı, çiçek açabileceğine. Mine çiçeği** hariç tabii, biraz sıkıntı çıkarırdı.
Onun çiçeklerini sadece ailesi görebiliyordu. Fakat ailesi için o çiçekleri kendi elleri ile koparabilirdi.
Köklerini sökebilirdi. Işık almayan bir odada durabilirdi. Bu odada durabilirdi.
Bu odada durmalıydı.
Karen karşısındaki kızın boy hizasına gelebilmek için tek dizini yer koydu. "İnfanta. Eğer bunu söylersen nerede olursan ol seni bulurum. Anlaştık mı?" Gözlerini etkili olabilmek için karşısındakinden çekmiyordu.
"Nasıl?"
Küçük kız, sorduğu soru ile karşısındakinin afallamasını ummuştu. Ona sık sık değişik sorular sorardı; hayat, tanrılar, gelecekleri ve kendisi ve onun hakkında. Genelde uzun ve tatmin edici cevaplar alırdı. Cevap olarak başka şeyler aldığı da olmuştu. Küfür edebilirdi. Hiç ses etmeden bir şeyler gösterir ve yorumlamasını küçük kıza bırakırdı. Bazı özel durumlarda da gözlerini irileştirirdi. Adira, kesinlikle ablasının iri gözlerine bayılıyordu.
"Ben vampirim." Ama bu sefer olmamıştı.
"Onu biliyorum. Sadece nasıl merak ediyorum... Ya Karen lütfen. Lütfen? Lütfen? Bir de, ya bunu beni kurtarman için söylemezsem?"
"Ben anlarım."
"Nasıl?"
"Çünkü ben vampirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATAKO
FantasyAtako bir dilde ödenecek bedel anlamına gelir, başka bir dilde ise zıtlık demektir... *Hikaye tamamen anime izleyerek hayal ettiğim olaylar bu yüzden tiplemelerin hepsi favori karakterlerim. İçinde bir ton anime karması olay var. İyi okumalaaarr...