16

1.1K 90 17
                                    

Oy vermeseniz de yorum yapın hayalet okuyucu olmayın kendi kendime yazıyormuşum gibi hissediyorum🥲

"Ben geldim!"

Ayakkabılarını hızlıca çıkarıp eve girdi. Babasına görünmeden banyoya giderken de aynı aceleci hal üstündeydi.

Soğuk suyu yüzüne çarpıp bileklerindeki kanı ovarken aynadaki aksine bakmaya çekiniyordu. Sonunda karşısındaki yeşil gözlere baktığında gördüğü yabancıyla afalladı. Şakaklarında birikmiş kanı temiz havluya silerken gözlerini o yabancıdan ayırmadı.

"Miraç?"

İçeriden gelen sesle oyalanmayı bırakıp banyodan ayrıldı. Odasına gidip üzerindeki kirlenmiş kazağı başından sıyırdı, yatağın üstünde duran tişörtü giyip hızlıca odadan çıktı. Salona giderken eve girince çantasının yanına bıraktığı poşeti de aldı.

"Neredesin oğlum? Saat kaç oldu."

Elindeki paketi orta sehpanın üstüne bırakıp babasına sarıldı. Bütün gün aynı koltukta öylece yatmanın insana iyi gelen bir tarafı yoktu. Babasına kızamaz, gücenemezdi bu yüzden.

"Aç mısın? Dürüm aldım."

Nasıl aç olmayacaktı ki, sabah gittiği okuldan akşam dönen oğlundan başka gördüğü kimse yoktu. "Arkadaşlara takılmışım, özür dilerim."

Babasının yüzündeki ifade yumuşadığında sehpanın üstünde duran paketleri açıp dürümleri çıkardı.

"Merak ettim oğlum. Telefonunu da açmadın."

Etrafındaki kağıdı yırttığı dürümü babasına uzatırken aynısını kendisi için de yaptı.

"Ne yaptın bugün?"

Televizyonda açık kanalı izlerken dolu ağzını umursamadan "Hiç." diye mırıldandı. "Okul, dersler. Her zamanki gibi."

Babasının yüzündeki gülümsemeyi görmemek için başını çevirip o tarafa bakmadı. Ekranda durmadan değişen görüntüleri izlemeye devam etti. O gülümsemenin anlamını biliyordu, babasının onun için düşlediği gelecek hayaline tanık olmuştu. Oğlunun yürümediği bir yolun sonunu düşlüyordu. Yüzündeki bu sıcak gülümseme için sesini çıkarmayacaktı.

Tam bu anda sahne değişti, etrafındaki oda karanlığa gömülürken şakağındaki soğuk metali hissederek titredi. Babası aynı yerde, aynı koltukta yatıyordu. Gözlerinde görmeye alışık olduğu ifade yoktu, babasını hiç korkarken görmediğini fark etti. Yatağa mahkum olduktan sonra bile yüzünde bu ifadeyi görmemişti.

Televizyon hala açıktı, duvara yansıyan ışık dağınık görüntüler oluşturuyordu. Babasına bakarken hissettiği korku boğazını yaktı.

"Ben çalmadım. Yemin ederim."

Odayı dolduran nefes sesiyle yerinden sıçradı. "Kim çaldı lan o zaman?"

Sırtını yasladığı soğuk duvara daha çok yaklaştı, kaybolmak istiyordu. Sonsuza dek kaybolmak.

"Oğlum ne diyor bu adamlar?"

Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı, düzgünce anlatırsa anlayacaklardı. Aldığı derin nefesler bitmeden çekilen namlunun sesi doldu zihnine.

"Oğlun bizim malımızı çaldı. Kaç aydır çalışıyor diye güvenmiştik."

Şimdi sadece karşıya, boş duvara bakıyordu. Babası anlayacaktı, anladığında yüzünü görmek istemiyordu.

"Ben şimdi seni öldürsem ne olacak? Hem paramı alamayacağım, hem bizi gördüğü için babanı da öldürmek zorunda kalacağım."

Konuşmanın gittiği yeri idrak edemiyordu. Kontrolsüzce titreyen bedenine hakim olmak için duvara daha çok yaklaştı.

"O zaman seni öldürmeyeyim, paramı da almış olayım."

Hissettiği derin korkunun dönüştüğü rahatlamayla tuttuğu nefesi serbest bıraktı. Boş duvarı, açık kapıdan görünen aydınlık hole yansıyan gölgelerini izlemeyi bırakıp camın önündeki koltuğa baktı. Babasının yüzündeki hayal kırıklığı görmeyi beklediği şeydi, şaşırmadı bu yüzden. Yine de mutlu hissediyordu. Daha önce nasıl öldürdüklerine şahit olmuştu çünkü, şimdi onun başına dayanmış tetik başkaları için çekilirken oradaydı.

"Ama böyle gidersem de gelmeyeceksin bana. Ne kadar çaldığının farkında mısın?"

Çalmamıştı, yalan söylemiyordu. Ama söz hakkı olmadığının da farkındaydı, onların kendi kendilerine kurdukları mahkemede çoktan suçlu bulunmuştu. Geriye sadece infaz etmeleri kalmıştı.

Silahın namlusu yön değiştirirken sakince olanları izledi. Camın önünde duran koltuğa dönen silaha bakmayı bırakamıyordu. "Hayır, lütfen. Yemin ederim ödeyeceğim." Sesindeki titremeye engel olamadı, boğazı yanıyordu. İki yanında öylece duran elleri titrerken ayakta duramayacağını sandı. Şimdi bir şey yapmıyorsa neye yarıyordu ki o eller?

"Lütfen." Sessiz ricasının hiçbir şeye yaramayacağının farkındaydı. Yine de yalvardı. Babasının yüzüne bakamıyordu, gözleri yalnızca patlamaya hazır silahı görüyordu o an. Onlar dışında bir dünya yoktu, o odanın dışında bir hayat yoktu sanki. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Hayatında hiç bu kadar korkmamıştı.

Silah sesini duyduğunda aklı önce pencerenin önünden kaçışan kuşları idrak etti. "İki haftan var. Ya yarın malı getir, ya iki haftaya parayı."

Her şey uzak, silik bir hayalden ibaretti. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu, televizyondan gelen cızırtı başını ağrıtmıştı.

Annesinin kehaneti gerçek olmuştu, onu bırakıp giderken ne kadar haklı olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. Etrafına acıdan başka bir şey getirmezdi o, geride bırakılan olmayı hak ediyordu. Sevgisizliği ve tahammülsüzlüğü hak ediyordu. Bir geceliğine izin vermişti bedeni zihnine, çıldırmış aklı o an koltuktaki cansız bedeni değil kendindeki uğursuzluğu sayıklıyordu sadece.

"Miraç uyan." Parmaklarım beceriksizce alnında birikmiş teri silerken titreyen ellerine ellerimi sardım. Düşünülmüş bir şey değildi, yine de kalbim göğüs kafesimde çırpınmaya başlayınca ellerini bırakıp bedenini sarstım. Ağzının içinde anlamadığım bir şeyler mırıldanırken gözlerini açmadı, sarsılan bedeni kendine gelmediğinde ne yapacağımı bilemeden yüzüne baktım.

Her seferinde en kötü halini gördüğümü sanıyordum, her seferinde daha kötüsüyle çıkıyordu karşıma. Ben ne yaparsam yapayım içinde düşmeye devam ettiği bir çukurda debeleniyorduk sanki. Az sonra titremeyi kesip yavaşça araladı göz kapaklarını. Acıyla kasılmış güzel yüzüne bakarken kollarımı etrafından geçirip bedenini kendime çektim. Sadece sakinleşmesini istiyordum. Boynumda hissettiğim ıslaklığı umursamadan daha sıkı sarıldım, onun da en az benim kadar şaşkın olduğunu fark etsem de geri çekilmedim. Sessiz hıçkırıkları dinene kadar saçlarında dolanan ellerimi çözmedim.

17.bölümü silmişim, komple baştan yazacağım. Yarına yetişir umarım. Kendinize çok iyi bakın😌

ZAAF | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin