Koluma sarılmış kemikli elden kurtulup yüzümü duvara çevirdim. Haftanın tek bir günü çalışmıyordum, hiç değilse o gün istediğim saatte uyanabilmeliydim. Ama Salih benimle aynı fikirde değil gibiydi, bu saatte odamdaki varlığının başka bir açıklaması yoktu.Aynı parmaklar bu defa omzuma sarılıp yorganın altındaki bedenimi sertçe sarstığında içine gömüldüğüm ağır yorganı üzerimden atıp yatakta doğruldum. "Ne var Salih?"
"Oğlum salonumuzda biri uyuyor lan. Üzerine de annemin geçen kış ördüğü battaniyeyi örtmüş."
Salih iyi bir ev arkadaşıydı, ama zaman zaman gerizekalı gibi davranırdı. Yine de evi pislik götürmüyorsa onun temizlik takıntısı yüzündendi ve sürekli bundan şikayet etsem de içten içe, arkamı toplayan biriyle yaşamaktan memnundum.
Yavaş yavaş uyanan zihnim aklıma dün gecenin anılarını doldururken gerizekalı gibi davrananın Salih olmadığını fark ettim. Gerizekalı gibi davranan bendim.
"Hay si-"
"Bu evde küfür etmiyoruz Özgür."
Aceleyle üzerimdeki yorgandan kurtulup ayaklarımı soğuk zemine dayadım. Avuç içlerimi yüzüme bastırıp kendime gelmeye çalıştım.
"Kim salondaki, söyleyecek misin kanka? Ağzı burnu dağılmış çocuğun."
Yatağın yanındaki çalışma masasında duran suyu alıp kafama diktim. Boğazımdan akan soğuk sıvının ayılmama yardımcı olmasını umdum.
"Sorma diyeceğim ama biliyorum soracaksın."
Yataktan kalkıp karşısına dikildiğimde meraklı ifadesi değişmedi.
"Dün işten gelirken sokakta gördüm. Yardıma ihtiyacı vardı." Daha fazlasını söylemek istemediğimden sustum, ama sessizliğimin ne anlama gelebileceğini bildiğinden o benim kadar sakin kalamadı.
"Ha tamam o zaman kanka. Şimdi taşlar yerine oturdu. Sığınma eviyiz çünkü biz, tanımadığımız insanlara kucak açarız."
"Oğlum kötü durumdaydı, ne yapsaydım? Sokak ortasında bırakmak istemedim."
Birkaç saniye kendi içinde olayı tartıyormuş gibi görünmesini izledim. Sonunda yüzündeki ifade değiştiğinde yelkenlerini suya indireceğini biliyordum.
"Dikkat et Özgür, haline bakılırsa kızdırmış birilerini. Başımıza bir iş gelmesin."
Kapıyı aralayıp odadan çıkmadan "Dersim var, çıkıyorum ben." diye mırıldandığını duydum.
Yataktan kalkıp yorganı gelişigüzel düzelttikten sonra dolaptan bir hırka alıp üzerime geçirdim. Ağır adımlarla odadan çıkıp kapısı açık salona yöneldiğimde onu koltukta otururken bulmayı beklemiyordum. Gözleri katlayıp yanına koyduğu battaniyenin üzerindeydi ama aklı buradaymış gibi görünmüyordu.
"Günaydın."
Sesim irkilmesine sebep oldu, kapıda durduğumu fark etmemişti. Konuşmadan yüzüme bakmaya başladığında salona girip odanın diğer tarafındaki koltuğa oturdum. Odadaki sessizlik dudaklarının konuşmak için aralanmasıyla sona erdi.
"Sağ ol her şey için."
Elleriyle koltuktan destek alarak ayağa kalktığında yüzü acıdan kasıldı, vücudunun kendini toparlaması biraz zaman alacaktı. Eli koltukta duran tişörtüne gitti, birkaç dakikalık uğraş sonucu tişörtü boynundan geçirmeyi başardığında konuşmak yerine onu izlemeye devam ettim.
"Ben gideyim."
Başımı aşağı yukarı salladım. Ayakta zor duruyordu. Nereye, nasıl gidecekti? Ama kal diyemezdim.