21

793 63 32
                                    

Bölüm taslaktan degil, oturup yeniden yazdım ama cok paslanmısız🤝 (sarkıda 'dalga gecen sozlerinle, ama korkak gozlerinle' dedigi miraç değil mi? Medyayı acınız:))

Duvardaki saat öğleni gösteriyordu ama gözlerim açılmamak için direndi. Perdelerin arasından sızan güneş olmasa henüz gece olduğuna yemin edebilirdim.

Koltukta dönene kadar sırtımı kaplayan sıcaklığın sebebini sorgulamadım. Hala uykunun getirdiği bir mayışıklık vardı üstümde, ama sabah onun yanına yatmış olduğum gerçeğini fark edince o uyku halimden anında sıyrıldım.

Beni burada görmekten hoşlanmayacaktı, buna rağmen uyuyor olmasını fırsat bilip yüzümü biraz daha yaklaştırdım. Zihnimin ayıldığını sanarken yanılmış olmalıydım. Kokusu her yerdeydi.

Burnumu sıcak omuza yaslayıp derin bir nefes aldım. Kurduğumuz her yakın temas gerçeği daha çok yüzüme çarpıyordu. Bu hissi yok saymaya çalışmam anlamsızdı, hiçbir şey yapmasa bile ona çekiliyordum sanki.

Bir elim kısa sakalların sardığı çenesine giderken kendimi tutmadım. Derin uyuduğu için aralık kalmış dudakları görüş alanıma girdiğinde elim kısa tüylerin üzerinde dondu. Ufak bir yakınlığın bile daha fazlasını istememe neden olması gözümü korkutmalıydı, ama yokluğunun nasıl hissettirdiğini biliyordum. Elimdeki zamanı boşa harcadığım için hissettiğim pişmanlık hala tazeydi.

Yüzünde fazla oyalanmayıp elimi dağılmış saçlarına götürdüm. Pencereden vuran güneşte saçları olduğundan daha açık görünüyordu. Bu kadar yakından bakınca aramızdaki onlarca fark daha çok gözüme çarptı, uyku bile göz altlarına yerleşmiş yorgunluğu gizleyememişti. Nasıl olacağını henüz bilmesem de onu gömüldüğü karanlıktan çekip çıkaracaktım. Ne kadar düştüğümüz umurumda değildi, bir yolunu bulacaktım. Yüzüme çarpan sıcak nefesinin verdiği huzuru başka hiçbir yerde hissetmemiştim çünkü.

Uykusunda kıpırdandığında elimi hızla çektim. Beni böyle görmesi riskini göze alamadığımdan sessizce yanından kalkmaya yeltendiğim sırada bir eli bileğime sarındı.

"Kalkma."

Sözünü dinleyip yüzümü ona döndüğümde uyumaktan şişmiş gözleriyle bana bakıyordu. Yanına uzandığımda bedenini bana bakacak şekilde çevirdi.

"Günaydın."

Onu taklit edip "Günaydın." dediğimde yattığı yerde kıpırdandı. Koltuğun sırtına dayadığı elini aramızdan geçirip başının altına yerleştirirken "Burada mı uyudun?" diye sordu.

Sırt üstü yattığım koltukta tavanı izlerken başımı salladım. Küçük koltukta onu rahatsız etmiş olabileceğim fikri aklıma gelince omzumun üzerinden tepkisini görmeye çalıştım.

Yüzümdeki çekimser ifadeyi fark etmiş gibi gülümsedi, belki ilk kez bu kadar yakından baktığım içindi ama güldüğünde yanağında oluşan belli belirsiz çukuru ilk kez görüyordum.

"Hemen kalkmamız gerekiyor mu?"

Uykudan yeni uyandığı için puslu gelen sesi az öncekine kıyasla daha ayıktı. Gözüm duvardaki saate iliştiğinde başımı iki yana salladım.

Gözlerini kapatıp yastıkta başını kaydırdı. Yüzünü saçlarıma değecek kadar yaklaştırdığında nefesimi tutup tavanı izlemeye devam ettim. Geri döndüğünden beri hareketleri daha korkusuz, daha kendinden emindi. Gittiğinde ne olmuşsa onu atmak istediği adımları atmaktan korkmayan biri yapmıştı. Aynı kişiydi ama bir şekilde farklıydı da. Oysa ben nerede duracağımı kestiremiyordum, neyin çok fazla olduğunu bilmiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 16, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZAAF | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin