Cenaze günü çok soğuktu. Sonra hep uyumak istedim. Doğal sakinleştirici... Sevdiğiniz biri öldükten sonra yaşama tekrar devam etmek yeni bisiklet kullanmayı öğrenmeye benziyor. Ama yokuş aşağı giden bir bisiklet oluyor bu. Dengeyi sağlamanın tuhaf coşkusunu kastetmiyorum burada ya da sadece bundan bahsetmiyorum. Kafayı gözü yarmak üzere olmanın korkusundan da bahsediyorum. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?
Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey beyaz tavan oldu. Daha sonra da karşimdaki duvarın tam ortasında bulunan ablamın mezuniyet kraliçesi olduğu bir fotoğraf... Ona her zaman imrenmiştim. benden daha güzeldi... benden daha büyüktü... benden daha popülerdi. Her zaman benden hep bir adım önde olmuştu...
Yataktan usulca kalktım ve yeni uykudan kalkan biri nasıl çevresine bakıyorsa ben de öyle çevreme bakınmaya başladım. Şaşkınlık, üzüntü, keder... Yoğun bir duygu karmaşası beni esir alıyordu. Duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Sıkıntıyla nefesimi verip odadan dışarı attım kendimi.
Merdivenlerden inerek mutfak kapısından içeri girdim. Ayşe teyze ve diğer yardımcılar kahvaltı hazırlıyorlardı.
"Günaydın herkese." diyerek elime bir bardak aldım ve sürahiden su doldurmaya başladım. Bardak yavaş yavaş dolarken Ayşe teyze "Günaydın güzel kızım." dedi içimi bile ısıtmaya yetecek bir tebessüm ile.
"Günaydın millet!" diyen yengem gülerek mutfağa girdi. Onun bu neşesine anlam veremeyen yardımcılar da benimle birlikte yengeme bakmaya başladılar. Bu kadının sorunu neydi? Böyle bir günde onun saçma salak neşesi sinirlerimi alt üst etmişti.
Suyumdan bir yudum alarak hızlıca masaya bıraktım. Bardağın tezgahta çıkarmış olduğu ses mutfağı doldururken "Gülmeyi kes sahte bebek." dedim.
"İlbige. Yengem ne kadar da ayıp? Hiç insan yengesine böyle davranır mı?"
Sesindeki sahte gücenmişlik midemin bulanmasına neden olmuştu. Kelimeleri ise ağzında yayarak konuşması ise tam anlamıyla 'Gel ağzımın üzerine bir tane vur.' diyordu. Amcam hangi akla hizmet bu iğrenç kadın ile evlenmişti ki? Dünyada başka kadın mı yoktu?
"Ne diyeceğim yenge biliyor musun? Senin sayende bir insanın en fazla ne kadar çirkef olabileceğini öğrendim. Kimse senin kadar çirkef olamaz. Gözümü açtığın için teşekkür." diyerek onun yanından geçip gittim. Tam mutfak kapısının önünde durdum ve "Bu arada çakma parfüm sana çok yakışmış. Ne de olsa sende öylesin." dedim ve mutfaktan çıktım.
Yengemin sinirden deliye döndüğünü biliyordum ama çokta umurumdaydı sanki. Salondaki koltuklardan birine oturarak bacaklarımı da kendime çektim ve televizyon kumandasını da elime aldım. Televizyonu açtığımda iğrenç bir çocuk dizini ile karşı karşıya geldim. Başka bir kanalı açtığımda magazin haberleri karşıma çıktı.
"Hafta sonundan nefret ediyorum." diye mırıldandıktan sonra Ayşe teyze elinde telefon ile beliriverdi.
"İlbige kızım. Sana." diyerek telefonu bana uzattı. Uzattığı telefonu alarak 'Acaba bu da kim?' diyerek kulağıma götürdüm.
"İlbige hanım." Emre'nin senini duyar duymaz ayağa kalkarak bahçenin sürgülü kapısını açarak bahçeye çıktım.
"Emre bey. Merhaba."
"İlbege hanım müsait misiniz? Çünkü size söyleyeceklerim telefonda konuşulacak bir durum değil."
"Elbette. Nerede buluşalım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gül
RomanceSigaranın zehirli Aromatik kokusunu burnumdan beynime direk yollarken, gözlerimi kapayip kafamın ziyaretinde midemin icinde Yüzlerce tur atmasını bekledim. Nefesimi geri Bir olmak ufledigimde Bir akcigerlerimdeki O Lanet olası minicik kapsülleri Tek...