Göz kapaklarim ile sanki ağırlık taşıyordum. Değil açmak, açmaya cabalamak bile zor geliyordu bana. Ama açmam gerektiğini her saniye hatirlatan beynim, açmak için kullanacağım güç miktarinin bende olmamasını hiçe sayıyordum. Vücudumum neresinde, ne kadar enerji varsa toplayarak göz kapaklarima ilettim. Sonuç mu? Acilmislardi. Gozlerimi açar açmaz ilk gördüğüm şey yanıbaşımdaki koltukta yarı çıplak uyuya kalan Savaş oldu. Yataktan dogrulmaya çalışırken başıma giren ani sancı ile iki buklum oldum.
Acı sancinin etkisiyle çıkarmış olduğum sesten uyanan Savaş "Ne oldu?" Diye sordu. Bir yandan gözlerini ovusturuyor, bir yandan da benimle konusuyordu.
" Ne yaptın bana!"
" Senin istemedigin ama benim kullanmak zorunda olduğum bir şey!" Diye yanitlama gereği duydu beni. Bu cevap beni tatmin etmemisti. Gözlerim birden üzerimdeki beyaz gömleğe takıldı. Bu da neyin nesi?! Uzerimi degistirdiyse vücudumun her yerini de görmüş demekti bu!
Gözlerim sinirden açılırken "Bunu sen mi giydirdin? Seni izbantut! Sen nasıl bana dokunursun?!" Dedim ve bir sinirle yataktan fırladim. Üzerimdeki gömlek kalcalarimi bile zor kapatiyordu.
Savaş " Bağırma sabah sabah kızım!" Diye söylenerek oturduğu koltuktan kalktı. O kadar rahat görünüyordu ki eşofman yanında halt etmiş.
"Nasıl dokunursun bana! Seni aşağılık, uckuru bozuk, kartzampara!" Dedim ve tam vuracakken elllerimi tuttu ve arkamda birleştirdi. Canım fena halde acıyordu. Arkamda olan tek ellerim değildi. Savaş'ta yarı çıplak bir vaziyette arkamdaydi.
Nefesi tenime carparken "Bırak beni moron!" Diye tısladım. Burnunu boynuma surtmeye basladiginda ise vücudumu saran elektirik her hucremi nişan alıyordu. Bundan nefret ediyordum! Vücudumun umulmadık zamanlarda, umulmadik tepkiler vermesinden nefret ediyordum! Bacaklarım jole kıvamına gelmişti, her an yere yigilabilirdim.
"Bundan hoslaniyorsun..." sesi fisiltilar halinde çıkmıştı. Anlamadığım için cevap vermedim sadece ellerimi ondan kurtarma peşindeydim ama ben cabaladikca hiç bir şey olmuyordu. " Sende yaratmış olduğum etkiyi seviyorsun." Diye devam etti. Bu sefer boynuma ıslak opucukler bırakıyordu. Söylediği söz beynimin içinde sürekli tekrar eden bir melodi gibiydi.
" Hayır, senden migden bulanıyor. Bırak şimdi beni!" Gercekten ondan migdem bulabiyordu. Her kadına dokunup daha sonra bana dokunmasi migdemin bulunmasını tetikliyor, kendimden nefret etmeme neden oluyordu. Tuttuğu bileklerimi serbest birakmasiyla elim otomatikman bileklerime gitti. Hemen ona dönerek bileklerimi ovusturmaya başladım. Bu kadar hayvansi olmasindan nefret ediyordum. Gerçi ben ondan nefret ediyordum ya.
" Umarım dün gördüklerin hafizandan silinmez, tekrar etmek zorunda bırakma beni. Bu arada dolapta kendine uygun bir şey bul. Evlilik mevzusunu konusacagiz müstakbel karicigim." Müstakbel karicigim kelimesinin altını çizerek soylemisti. Dün yasananlari unutmayacaktim. Hem nasıl unutabilirdim ki? Gözümün önünde bir insan öldürülmüştü ve bunu şuan evinde bulunduğum sadist insan yapmıştı.
Kendime engel olamayarak "Benden nefret ediyorsun. Peki neden evlenmek istiyorsun?" Diye sordum. Vereceği cevabı beklerken o ise cevap vermek yerine odadan çıkıp giderek yanıt vermisti yada vermeye çalışmıştı. Ama anlamiyordum. Benden nefret ediyordu ama evlenmek istiyordu. Belki de dediği gibi hayatımı cehenneme cevirmek istiyordu. Evet onunla, ablamin katili ile evlenirsem hayatım cehenneme donerdi. Hemen arkasindan koşarak onu koridorda yakaladım. Kolundan tutarak gozlerinin içine baktım ve "Benim hayatımı dusunmuyorsun madem, kendi hayatınıda mı dusunmuyorsun? Sevmedigin bir kız ile evleneceksin. Katil olduğunu her defasında acimadan yüzüne vuran, küçük bir kızla mı? Neden?" Diye sordum. Gözleri bir anda tuttugum koluna kaydı, elimi birden çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gül
RomanceSigaranın zehirli Aromatik kokusunu burnumdan beynime direk yollarken, gözlerimi kapayip kafamın ziyaretinde midemin icinde Yüzlerce tur atmasını bekledim. Nefesimi geri Bir olmak ufledigimde Bir akcigerlerimdeki O Lanet olası minicik kapsülleri Tek...