Sinirle bindigim arabayla Holding'in önüne gelmistim. Kocaman bir sirket logosu vardı bu holdingin. Sanki soyadlarini insanlarim gözüne sokmak istercesine.
Arabadan inerek arabayi kilitledim ve holding den içeri girdim. Resepsiyonda siyah cercevelere sahip gözlüklü bir kadın vardı. Üstüne giydiği beyaz gomleginin ilk üç yakası açıktı ve dışarıya siyah sudyeni firliyordu.
Topuz yaptığı siyah saclari ve sürdüğü uçuk kırmızı ruju onun ne tür olduğunu az çok belli ediyordu.
" Savaş Alsancaktar. Odasi nerede?" Diye sordum masaya yaklaşarak.
" Hanımefendi suan Savaş Bey burada yok. Iletmek istediginiz bir mesajiniz varsa ben kendilerine iletirim." Dedi programlanmis kaltak!
" Bilirim kızım ben bu oyunlari. Sana odası nerede diye sordum!"
" Bakın hanımefendi eğer sakin olmazsaniz güvenliği cagiracagim."
" Kimi istiyorsan çağır. Nerede o Savas bey midir nedir?"
" Size bura..." sekreter parçası tam bir şeyler diyecekken odadan bir adam çıktı. Uzun boyu ve sekilli saclari göz dolduruyordu. Ela gözleri önüne geleni yakıp kul edecek gibi bakiyordu. Siyah takım elbisesinden bile belli olan kaslari Yunan Tanrilarini kiskandiracak derecedeydi.
Savaş bu olmalıydı Diyerek onun üzerine doğru ilerlemeye başladım.
" Savaş sen misin?" Diye sordum bir anda. Sesimin bu denli yüksek çıkması bile onu geri adım attirmamisti.
" Evet benim. Sen de kimsin?" Diyerek kucumseyen gözler ile beni baştan aşağıya süzdu. Bakışları bile kendisi gibi iğrençti.
" Iceri girmeyi mi tercih edersin yoksa seni burada rezil etmemi mi?"
"Ne diyorsun kizim sen açık konuş. Lafı dolandirma. Çünkü lafı dolandiran kizlardan haz duymam."
"Neyse ki sana karşı ilgi besleyecek kadar salak degilim. Ablam. Bilge. Tanıdık geldi mi bu isim?" Diye sordum sesimdeki ima ile onu geberterek.
" Bilge mi? Iceri geç küçük şeytan." Dedi ve az önce çıktığı odasına geri girdi. Peşinden içeri girerek kapiyi kapattim. Zira ablami onun bunun diline düşürecek değildim.
Savaş masasına oturarak ela gozlerini gözlerime dikti. Bakislarimi ondan kaçırarak masasına cevirdim. Bugünün gazetesi vardı masasinda. Ilk saydada ise büyük harflerle Yakamoz Holding'in büyük kızı evinde ölü bulundu." Yaziyordu.
Demek haberi vardı. Ona rağmen bir baş sağlığına bile gelme tenezzulunde bulunmamisti.
"Ablamin ölümünden sen sorumlusun pislik!" Diye haykirdim bir sinirle. Icimde taşan öfke her saniye artiyordu. Artıyor, artıyor ve artıyor. En sonunda beni de yakiyordu.
"Benim suçum değil. Ben mi dedim ona intihar et diye." derken yüzü inanilmaz derecede rahat ve sakin görünüyordu. Sanki ablamin ölmesi siradan, basit bir olaymis gibi.
"Bunu senin yanina birakacagimi saniyorsan çok yaniliyorsun. Sahip olduğun her şeyi elinden alacağım. Sokaklarda gebericeksin!"
Ben ne kadar sinirliysem o bir o kadar da sakin ve duygusuzdu. Beni nasıl vuracagini ve devre dışı birakacagini iyi biliyordu.
Oturduğu masanin cekmecesinden bir sigara paketi çıkardı ve içinden bir tane aldı. Sigarayi iki dudağınin arasına koyup ucunu cakmakla yakti. Dumanini ilk derin bir şekilde içine çektikten sonra büyük bir sabirla dışarı verdi.
Sinir duygum suan damarlarimda geziniyordu. Damarlarimda kan namina en ufak bir kırıntı dahi yoktu. Ona karşı besledigim bu nefreti dışarı vursam çoktan küle donmus olurdu.
" Elinden geleni ardina koyma güzelim. Bu saplantili kişiliğin beni daha da kendine cekiyor bilesin."
Agzindan bolca igrenclik ve pislik akiyordu. Düşünüyordum da buna rağmen hala neden olmemisti. Bir insanin ici bu denli kötü olabilir miydi?
" Saplantilinin kim olup olmadigini goreceksin ukala! Ablam sende ne bulmus anlamiyorum. Pisliklerden hoslanmaz diye biliyordum."
" Eğer başka şekilde tanıssakdik eminim böyle dusunmezdin guzelim." Dedi ve oturduğu sandalyeden kalkarak bana doğru adım atmaya başladı.
"Hayir. Kesinlikle öyle dununurdum. Hastalikli bir hayvanin tekisin sen." Derken Savaş çoktan yanıma gelmişti. Aramizdaki mesafe yok denecek kadar azdı.
Ne o geri adım atiyordu ne de ben. Bu bir savaş sayilirdi ve benim pes etmek ya da yenilemek gibi bir luksum yoktu. Eğer yenilecek biri varsa da bu karsimkaki pislikten baskasi olamazdi.
" Gözlerin..." dedi ve derin ama içten bir nefes aldı içine. "Bilge'nin gözleri tıpkı. Ama onun gibi bakmiyorsun. Sen ondan farklisin." Diye devam etti.
" Sakın ablamin adini bir daha o pis agzina alma. Çünkü hiç yakışmıyor. Ayrıca bu kadar ucuz bir numara ile asla bir kızı tavlayamazsin."
Uzun bir süre bakışları gozlerimde takılı kaldıktan sonra bana arkasını dönüp tekrar koltuğuna oturdu. Yuzunde mumnun olmuş bir ifade ile siritiyordu.
" Ablan için üzgünüm güzelim ama elimden bir şey gelmez. Oluye ne yapabilirim ki?"
Oluye. Oluye. Oluye. Söylediği tek kelime beni beynimden vurulmusa cevirdi. Daha bir kaç gün once sevgilisi olan biri icin artık ölü diyordu. Hem de benim ablama. Canimdan kanimdan olan insana.
" Seni adı pic kurusu!" Diyerek yüzüne okkali bir tokat attim. Ne oldugunu anlamaya calisirken ben çoktan kapıyı çarpıp odadan cikmistim.
Az onceki sinir yoğunluğu gözlerime baskı yapiyordu. Ağlamak ve bir şeyleri kırmak istiyordum. Holdingden dışarı ciktigimda gözüme "svs" plakali siyah çip takildi. Hangi salak plakasina adini yazdirirdi ki?
Kaldirimin kenarindan aldigim büyük taşı olduğu gibi arabanin on camina attim. Camin kırılma sesi trafigin ugultusunu delerken bir tane daha taş alarak diğer camlarini kirdim.
Sesi duyan işçiler dışarı akin etmislerdi. Bir yandan arabaya zarar veriyor bir yandan da soyleniyordum.
"Savaş Bey..."
"Biliyorum. Girin iceri. Herkes içeri girsin. Hemen. Iceri girmeyen kovulacak!" Diye bağıra bağıra merdivenlerden inen bir adet savaş ile göz göze gelmistim.
" Ne yaptigini saniyorsun lan sen! Siktigimin taşını bırak hemen yere! " Diye tehditler savunmaya başladı.
"Asla." Cantamdan evin anahtarını cikardim ve arabasini boydan boya çizmeye basladim.
" Sen çok oldun kizim!" Dedi ve bir sinirle kolumu tuttu. Tuttuğu kolumu öyle bir sıkıyordu ki kangiren olduguma emindim. Ama bu bana engel olamazdi.
Sağ ayağım ile bacağına sert bir darbe indirdim. Duyduğu acı ile beni bırakıp yüzünü buluşturdu. Ben de bu andan faydalanarak arabama koştum ve kilidi açıp arabaya bindim.
Arabayı hemen çalıştırıp trafiğe karisirken ablam ile soyledikleri zihnimin her köşesini ele geciriyordu. Hiç mi sevmemisti ablami? Hiç mi değer vermemişti ona?
Bu yaptiklarim ona az bile gelirdi. Ne yapmistim ko zaten? Alt tarafı 350 milyarlik arabasini hurdaya cevirmistim.
*****************************************
MERHABALARRRR...
YENI BIR HİKAYE ILE KARSINIZDAYIM. UMARIM HIKAYEMI SEVERSINIZ VE SEVEREK OKURSUNUZ. BEN SEVEREK YAZDIM YANI. :D
HER NE ISE. EĞER BEGENDIYSENIZ VOTE VERIN. ÇÜNKÜ DESTEKLERINIZE IHTIYACIM OLACAK BOLCA. BEGENDIYSENIZ +20 VOTE VE +10 YORUMDA YENI BÖLÜM GELECEKTIR.
SIMDIDEN IYI OKUMALAR...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Gül
RomanceSigaranın zehirli Aromatik kokusunu burnumdan beynime direk yollarken, gözlerimi kapayip kafamın ziyaretinde midemin icinde Yüzlerce tur atmasını bekledim. Nefesimi geri Bir olmak ufledigimde Bir akcigerlerimdeki O Lanet olası minicik kapsülleri Tek...