Toprak ile beraber Buse'nin evine doğru yürüdük. Yolda Buse'ye geleceğimi haber vermiştim, hem annesi ile babası işleri nedeniyle şehir dışına çıkmıştı. Evlerinde sadece ablası ile ikisi var.
Toprak ile evin önüne gelince, bana çantamı verdi ve kapıda içeri geçmemi bekledi. Zil çalar çalmaz kapı açıldı. Buse, Toprak'a el sallayıp ,beni içeri çekiştirdi. Bana hiç soru sormadı. Ne kadar meraklı bir insan olduğunu biliyorum ama bana hiç soru sormadı. Hiç konuşmadık. Eşyalarımı bırakmam için beni odasına çıkardı.
Olanları anlatamadım. Bu konu hakkında daha fazla konuşmak da istemediğim için dinlenmek istediğimi söyledim. Anneannem ve dedemi beni merak etmesinler diye aradım ve daha iyi olduğumu söyledim. Ama tabii ki de yalan çok berbat hissediyorum.
Babamın yanında yaşamak istiyorum. Annem ile kalmayacağım..... kalamam. Çünkü biliyorum ki annem ile yaşadıkça annemden daha çok nefret edeceğim. Ama bir yandan yeni edindiğim dostlarım ,yeni hayatım ve o.... Onları nasıl kolayca bırakabilirim.
Aklıma gelen sorular beni boğuyor, nefesim kesiliyordu.
Buse
Toprak Defne'den habersiz beni arayıp olanları kısaca anlatmıştı. Ben de onu sıkmamak için soru sormadım. Ama her halinden belliydi ne kadar zorlandığı.
Defne'nin şuan çok aç olduğunu tahmin edebiliyorum. O yüzden ona bir şeyler hazırlayıp odaya götürdüm. Ama odaya girdiğimde çoktan uyumuş olduğunu farkettim. Elimdeki tepsiyi çalışma masasının üstüne koyup, parmak uçlarım ile odadan çıktım.
Defne
Sabah Buse'nin sesi ile uyandım. Beni uyandırmak için bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Kafamı yastıkla kapattım ve uyumaya devam ettim. Daha sonra da baktı ki uyanmıyorum, kafamdan aşağı su döktü. Su buz gibiydi. Don-dum.
Olayların sinirinden Buse'ye patladım. Bir an da elimdeki yastığı fırlatarak "Beni rahat bırakır mısın Buse??" diye bağırdım. Tam bir gerizekalıyım. Kız bana o kadar yardım ediyor, evine alıyor benim yaptığıma bak.
Hiç bir şey demeden okul kıyafetlerini alıp odadan çıktı. Haklı, ben hatalıyım sonuçta benim moralimi düzeltmek için yapıyordu.
Buse
Defne'yi daha fazla mutsuz görmeye dayanamadığım için küçük bir şaka yapayım dedim, ama bana patladı. Neyse kıyafetlerimi de odamdan aldığıma göre hemen hazırlanayım.
Yolda Defne'nin anneannesi ile konuştum ve okula gitmeyeceğini de söyledim. Ses tonundan da çok ağladığı belli oluyordu.
Okula vardığım da Anıl yanıma gelip ağzımı yokladı. Acaba birinden bir şeyler mi duydu. Ama kimden duyacaktı ki bir ben, bir de Toprak biliyor. Yani galiba...
Defne
Buse de okula gitmişti. Şimdi tek başıma ne yapacaksam.
Karnım guruldamaya başladı. Hem dün akşam da hiçbir şey yiyememiştim. Gerçi Buse bana bir şeyler hazırlamış ama uyuduğum için kısmet olmadı. Mutfağa gidip ,buzdolabını açarken dolabın üstündeki magnetler dikkatimi çekti. Dolaplarının üstü baştan aşağı magnetlerle doluydu. Herhalde ailecek magnet topluyorlar. Fotoğrafları incelerken Buse'nin bebeklik fotoğraflarını gördüm. Nee? Doğum günü yarın mı?? Ailesi de evde değil bu yüzden ona süpriz parti düzenlemeliyim. Hem benim içinde değişiklik olur. Azıcık kafa mı dağıtırım. Kaç kişi çağırsam? Ama yok fazla kişi çağıramam zaten.
Akşam Buse eve gelince hiçbir şey olmamış gibi "Ablan burada değil miydi? Hiç karşılaşmadık." dedim. O da "Yok, o da gitti. Mağlum staj yapmaları gerekiyor falan." "Hem sen evde tüm gün boyunca ne yaptın ,tek başına sıkıldın mı?" diye devam etti, ben de "Hiç öyle. Dizi falan izledim." deyip bizimkileri aramak için odaya kaçtım. Çağırdığım kişilerin hepsini tembihledim, umarım ağızlarından bir şey kaçırmazlar.
Aradığım Kişiler
Toprak
Anıl
Barış
Cenk - aslında Cenk ile fazla samimi değiliz ama Toprak'ın gelmesi için çağırdım
Ha birde Barış da benim tanımadığım 2 - 3 tane kız çağırdı. Buse ile kendisinin çocukluk arkadaşlarıymış.
Ben de Buse'nin doğum günü planını yapıyordum ama nasıl evden çıkaracağız. Yarın günlerden cumartesi ve okullar cumartesi günü tatil oluyor. Bir şeyler düşünmeliyim.... buldum.
Buse'yi Barış ile birlikte ihtiyacım olan eşyaları almaları için anneannemgile yollayacağım.Zaten eve gitmek istemediğimi de bildiği için itiraz etmez. Anneannem de onları bir güzel oyalar, yok yemek yiyin ,yok biraz daha oturun der muhakkak. Buse de bu numarayı kesin yer.
Sabah kapı zilinin sesine uyandık. İlk önce kim gelmiştir bu saatte diye düşünsek de, aklıma Barış'ın erkenden buraya geleceği geldi. Buse yatmaya devam ettiği için ben kapıya doğru koştum. Kapının önüne gelince nefessiz kaldığım için 2-3 saniye soluklandım ve kapıyı açtım. Gelen tabii ki de Barış'dı.
"Barış erken gel dedim tamam da neden bu kadar erken geliyorsun ki? Daha uykumu bile alamadım."
"Ben ne yaparsam yapıyım kimseye yaranamıyorum. Hem annem zorla gönderdi, neymiş de Buse kızının doğum günüymüş annesi de evde yokmuş o yüzden gidip yanında olacakmışım."
"Annenin senden daha düşünceli olduğu kesin. Haa Buse'yi aramaz dimi?"
"Yok yok, özellikle tembihledim. Merak etme sen." dedi ve ben de ona yaptığım mükemmel ötesi planımı anlattım. Evet birazcık abarttım ama yine de güzel plan yani.
Bizimkiler de saat 3 gibi gelecekler bu yüzden Buse'yi onlar gelmeden postalamam lazım. Biz de şimdi hepberaber kahvaltı ediyoruz. Buse sabah erkenden Barış'ın gelmiş olmasına şaşırsa da hiç şüphelenmedi.
Buse ile Barış'ı gönderdikten sonra Toprak ,Anıl ve Cenk'i aradım. İş bölümü yaptık. Toprak pastayı alacaktı, Anıl içecekleri ve atıştırmalıkları ve Cenk'de evin içini süslememiz için süs malzemeleri alıcak. Ben de şimdi ıslak kek ve kurabiye yapıyorum.Gerçekten çok hamaratım ya.
Kekimi ve kurabiyemi fırına atmıştım ki tam o sırada zil çaldı. Bir an gelenler Buse ile Barış zannettim ve korkuyla kapıya doğru yavaş yavaş yürüdüm. Ama karşımda 3 tane uzun boylu yakışıklı arkadaşlarımı görünce "O ne çabuk geldiniz." diye gülümser bir yüzle onları içeri aldım ve konuşmama devam ettim. "Neyse madem erken geldiniz bana yardım edin de evi süsleyelim."
"Bunlardan aldım. İçlerinde balonlar da var ,bir de..." deyip kapının önünden buse ve 17 yazan balonu bana uzattı."
"Off bunlar çok güzel, mükemmelsin Cenk. Renkleri de çok hoşuma gitti." dedim büyük bir neşeyle.
Evi süslerken hepimiz çok eğlendik. Moralim yerine geldi ,kendimi çok iyi hissediyordum.
Barış eve yaklaşınca beni arayıp haber verdi. Biz de büyük bir hızla masayı hazırladık, fırındakileri servis tabağına koyduk, içecekleri çıkarttık ve Toprak'ın aldığı aşırı lezzetli görünen pastayı da kutusundan çıkarıp mumları üzerine koyduk.
Zil çalmıştı. Bizimkiler hemen saklandılar ,ben de hiçbir şey yokmuş gibi soğukkanlılıkla kapıyı açtım. Ben kapıyı açınca arkamdakiler saklandıkları yerden çıktı ve hep birlikte "İyi ki doğdun Buse. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun , iyi ki doğdun Buse" diye bağırarak söyledik.
Çok şaşırmıştı, çok mutluydu gözlerinin içi parıldıyordu. Hepimiz o kadar eğlendik ki.
Hayatımın bir parçası olduğun için çok mutluyum. İyi ki doğdun Buse. Yeni tanışmamıza rağmen sana gerçekten çok alıştım. Umarım hep yakın arkadaşım olarak kalırsın. SENİ ÇOOOOK SEVİYORUM❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yara Bandı
Roman pour AdolescentsGeldik benim hikayemin başladığı yere... Hiç bilmediğim bir yerde , hiç bilmediğim dostluklar , hiç tatmadığım acılar ve aşklar ... Eğer benim hayatımı merak ediyorsanız takipte kalın. Okunmayacağını bile bile yazıyorum... Yorumlarınızı bekli...