Chanyeol başını yemekhane masasına gömdü ve yüksek ve uzun bıkmış bir iç çekiş bıraktı.
“Onun derdi ne?”
“Onu kendi haline bırak,Jongdae.Baekhyunun gittiği günden beri böyle.”
Kris bugün gruba katılmaya karar veren Jongdaeye dikkatsizce el salladı.
“Kes sesini,hyung.” diye kesti Jongin.
“Eğer Kyungiemden ayrılmak zorunda kalsaydım bende böyle olurdum.”
“Chanyeol oppa,Baekhyun oppa hala yokken biz çıksak mı?”
Çoğu zaman onlarla takılan Namjoo da şu anda Chanyeolu neşelendirmeye çalışmıştı.Ona bakan diğerlerine baktığında,Namjoo surat astı.
“Sadece şaka yapıyorum.Geez.”
“Ama yalnızca..ne..altı gün oldu,değil mi?” Jongdae portakal suyundan bir yudum alırken söyledi.
“Dokuz gün daha var.”
“Tanrım,sanırım öleceğim.”Chanyeol başını kaldırdı ve çenesini avuçlarının arasına yerleştirdi,bugünlerde surat asmak ve iç çekmek hobisi olmuştu.
Baekhyun liderlik kampı için gideli çoktan bir hafta olmuştu ve Baekhyunla alakalı herhangi bir şeyi,Baekhyun ve onun okul festivalinde şarkı söylerlerken ki kaydını izlemek,ondan hoşlanmamasına rağmen Baekhyunun en sevdiği yiyeceği yemek,tek başına dondurma dükkanına gitmek,çatıda öğle yemeğini yemek ve otobüse binmesine gerek olmamasına rağmen hala otobüs durağına gitmek gibi, yaparak hayatta kalabilmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.
Evet,Chanyeol sürünüyordu fakat kendi erkek arkadaşı Baekhyun için olduğu sürece sürünmesinin sorun olmadığını düşündü.
Fakat tabikide bunların hiçbiri asıl problemini çözmüyordu.Hala Baekhyunu bir insan için bunun imkanı olup olmadığını bilemediği kadar çok fazla özlüyordu.Bir haftadır Baekin yüzünü görmemiş ve sesini duymamıştı ve bu onun tüm saçlarını çekmek istemesine neden oluyordu.
Ayrıca okula gelmekte hiç yardımcı olmuyordu.Okul sadece onun Baekhyunu daha çok özlemesine neden oluyordu.Her yer,yemekhane,koridor,dolaplar ve çatı ona Baekhyunu hatırlatıyordu.Öğretmeni Bay Heechul ders boyunca hayallere dalmaya devam ettiğinden sürekli onu azarlıyordu.Ayrıca Jongin ve Kyungsoonun onun önünde aşk kuşları gibi davranmalarına şahit oluyordu.
Bu onun ruh halini hiçte iyi etkilemiyordu.En iyi üç arkadaşı Chanyeolun en kötü anlarına şahit olmuşlardı,ve bu da onlardan biriydi.
Defalarca Baekhyunun diğer uçtan cevap vermesini umarak Baekhyunun telefon numarasını aramıştı ama her zaman doğrudan sesli mesaja yönlendiriliyordu.Ama en azından sesli mesajla Chayeol Baekhyunun sesini duyuyordu,bu yüzden bununla iyiydi.
Arkadaşlarının ,özellikle Krisin ona abarttığını söylemesine rağmen,Chanyeol eğer bunlardan hiçbirini yapmazsa,kalbinde hissettiği özlemenin ötesinde olan bu duygu yüzünden çılgına dönebileceğini düşünüyordu.
“Neden öğle yemeği yemiyorsun,Chanyeol?”
Kyungsoo Chanyeolun hiçbir şey yemediğini fark ettiğinde sessizliği bozdu.
Chanyeol başını sallayarak yanıtladı,yemek yemeyi bırak konuşmak için bile hali yoktu.
Kyungsoo iç çekti.Arkadaş grubunun içinde daha çok anne gibi olmak,ona herkesle ilgilenme sorumluluğu varmış gibi hissettiriyordu.
“Yemen gerek yoksa hasta olacaksın.”
“Evet,hyung,bir şeyler ye.Ne yemek istersin.Senin için alacağım.”diye Jonginde katıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Fortune-Teller Said That You're My Future Husband
Fanfiction"Merhaba ben Park Chanyeol.Çok ani olduğunu biliyorum ve sen beni zerre kadar tanımıyorsun fakat...Ben senin gelecekteki kocanım" Çeviri bir hikayedir. Yazar: Otpismyoxygen Orjinal: http://www.asianfanfics.com/story/view/591693/the-fortune-teller-sa...