Chanyeol odasında Jonginleyken geçirdiği ruhsal çöküşten sonraki gün kendini ebeveynlerinin oturma odasında otururken bulmuştu.Yüzü her zamanki gibi boştu,elleri iki yanından sarkıyordu ve kahkülleri dağılmıştı.Dış görünüşü tam olarak kaosun tanımıydı ve kalbinin ve başının içindeki durumdan bahsetmiyordu bile.
Yura en azından fiziksel olarak kardeşinin yanında olmaya çalışarak onun yakınına oturmuştu.Chanyeolu evden dışarı çıkarmak aşırı zordu.Ebeveynlerinin evine gelmeyi bırak,odasından bile zar zor çıkıyordu. Yura tüm sabahını babaları Yurayı en küçük çocuğu evlerine getirmesi için zorladığından onu dışarı çıkarmak için geçirmişti.Yura Chanyeol için kötü hissediyordu,ama aslında gerçekten başka ne yapabilirdi ki?
Oraya çağırılma nedenlerini bilmeden gelmişlerdi.Ulaştıklarında onları yalnızca koltuğa oturtmuşlar ve şu ana kadar iki taraf arasındada tek bir kelime edilmemişti.Büyük gerginlikten rahatsız olan Yura konuşmaya karar vermişti.
"Bizi buraya çağırmadaki amacın neydi,Baba?"
Bay Park ani sesle oldukça şaşırmış görünüyordu,fakat hızla sadece bir saniyede duruşunu geri kazanmıştı.Durgun oğluna bir bakış attı ve tekrardan Yuraya odaklandı.
"10 dakika daha bekleyelim" dedi sakince.
"Neden?" Yura hemen kaşlarını kaldırdı."Ne için bekliyoruz?"
diye sordu babasına ama yaşlı adam sessiz kaldı.Cevap vermesi için annesine baktı fakat Bayan Park yalnızca umursamaz bir şekilde başını sallamıştı.Bu Yurayı endişelendirmeye başlamıştı.Ayrıca erkek kardeşi sanki hayata karşı hiç bir ilgi duymuyormuş gibi hareketsiz duruyordu. Yura sonunda pes etmeden önce iç çekti ve sırtındaki tutulmayı hafifletmek için sırtını koltuğa yasladı.
Dakikalar geçti ve ilk kez Chanyeol bakışlarını yerden ayırdı ve rahat koltuktan kalkarken bacaklarını hareket ettirdi.
"Eğer gerçekten burada yapacağımız bir şey yoksa,ben eve gidiyorum."
Chanyeol duygusuzca söyledi.Hızla afallamış ablasını ve annesini bırakarak oturma odasını terk etti.Fakat o uzaklaşmadan önce babası bağırdı.
"Chanyeol!Buraya geri gel!"
Chanyeol adımında durdu ve genelde aşırı derecede sinirli olduğunda yaptığı bir alışkanlık olarak hafifçe diliyle oynarken,dişlerini gıcırdattı.Chanyeol arkasını döndü.
"Ne?"
"Davranışların berbat." diye blöf yaptı.
Chanyeol homurdandı."Bunu kimden aldığımı tahmin et."
"Chanyeol-ah." Yura öne çıktı.
"Hayır,gerçekten."
Chanyeol ablasına geride durmasını söyleyerek elini kaldırdı.
"Gerçekten,Baba,sana bu davranışları kimden aldığımı bilip bilmediğini soruyorum." diye meydan okudu.Babası cevaplamadı ve sadece dik bir şekilde ayakta durdu,gözlerinde bir ateş kıvılcımıyla öfkeli bir şekilde Chanyeola bakıyordu.
"Senden aldım,Baba."Chanyeol sade bir sırıtış yüzüne yerleşmişken söyledi.
"Kes şunu,Chanyeol." Bay Park soğukkanlılığını korurken annesi bağırdı.
Gerginlik dayanılmazdı,ama Chanyeol yeteri kadar dayanmıştı.O anda belki kendi ablası ve en yakın arkadaşları dışında ona ya da herhangi birinin başına gelen hiçbir şeyi umursamayacağı noktaya ulaşmıştı.
Oysa aslında o genel olarak hayatı umursamıyordu.Bu onu gerçekten derinden etkilemiş,en derin boşluğa düşürmüştü ve o tekrardan yukarı çıkamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Fortune-Teller Said That You're My Future Husband
Fanfic"Merhaba ben Park Chanyeol.Çok ani olduğunu biliyorum ve sen beni zerre kadar tanımıyorsun fakat...Ben senin gelecekteki kocanım" Çeviri bir hikayedir. Yazar: Otpismyoxygen Orjinal: http://www.asianfanfics.com/story/view/591693/the-fortune-teller-sa...