Sadece bir ölümlü (1)

3.3K 101 31
                                    

Seri adı: sadece bir ölümü (1/6)
Çeviri
Olay: vampirler izniniz olmadan evinize giremez ama ev sapibiniz vampirse
kelime sayısı: 900
Cr: https://mostly-marvel-musings.tumblr.com/

Dewsbury şehir meydanına gelmiştin. Arabadan inerken seni soğuk bir sabah rüzgarı karşılamıştı.

Hava çok güzeldi, kendi kendine düşündün.

Bir sırt çantan ve temel ihtiyaçların için bir spor çantan vardı. Eşyaların geri kalanı akşam eve ulaşacaktı. Bu da demek oluyor ki şehirde dolaşıp, yiyecek bir şeyler yiyip belki bir kaç yerliyle konuşabilirdin.

Dewsbury'e hoş geldiniz y/n, umarım güvenli bir yolculuk geçirdiniz.
-James Barnes

Telefonundaki kısa mesajı okurken kendi kendine düşündün, bu garip bir nottu. Kibar bir cevap verip yemek yemek ve birkaç saat takılmak için bir yer arayıp bunun hakkında düşünmeyi bıraktın.

Ivy Grill adında bir yerde öğle yemeği yemek için içeriye girmeye karar verdin. İç mekanlar günün bu saatinde çok karanlık gözüküyordu. Göz attığında koyu mavi kadife kumaş kaplı peluş sandalyeler ile cilalı ahşap masalar vardı. Mekan neredeyse boştu, barın önündeki masa nispeten daha aydınlık olduğu için oraya oturmaya karar verdin.

Etrafta kimse olmadığından dolayı çantalarını yanındaki sandalyeye koyup arkana yaşlandın ve birini aradın.

Bu arada Sam'e mesaj attın ve nerede olduğunu söyledin.

Sağında birden kısa bir tombul kadın ortaya çıktı, bir bardak su koydu.
"Sana ne verebilirim canım?" Diye sordu.

"Ne tavsiye edersiniz? Günün herhangi bir yemeği?"

"Deniz anası çorbası kulağa hoş geliyor mu? Onunla tanınırız. " Gülümseyerek sordu.

"Harika, bunu alacağım. Burası her zaman böyle rüzgarlı mıdır?" Diye sordun. Pencereye baktığında uzakta rüzgardan sallanan ağaçları görebiliyordun.

"Her gün böyle ama daha da soğuyacak gibi gözüküyor, sana biraz sıcak şarap getirmem için izin ver seni sıcak tutacaktır." Dedi ve arkasını dönüp mutfağa doğru yürüdü.

İçki içmek için çok erken olduğunu söyleyemeden gitmişti. Giysilerin fazla kalın olmadığı için vücudunda biraz sıcaklığa ihtiyacın olabileceğini düşündün. İnce beyaz bir tişörtün üzerine hafif bir hırka ve en sevdiğiniz soluk mavi kot pantolon giymiştin.

Orta yaşlı kadın ,öğrendiğine göre adı Jenny, siparişinle geri döndü ve önüne koydu. Lezzetli kokuyordu. Tatmak için sabırsızlanıyordun.

Karnını doyurup şarap içince daha iyi hissetmiştin. Burada takılabilirdin ama onun yerine Jenny'den ziyaret etmek için yerel bir kütüphane sormaya karar verdin.

••••

Öğrendiğin kütüphane, eski Chapel Caddesi'nin hemen başındaydı evinde aynı caddenin sonunda yer alıyordu. Mükemmel bir tesadüf.

İçeri girdiğinde paslı eski zil çaldı, kapıyı ittin ve kütüphaneye adım attın. Eski ve yeni kitapların kokusu, kısa sürede seni rahatlattı. En sevdiğin koku.

Resepsiyona giderken, sandalyesinde oturan kütüphaneci adamı fark ettin, başı masadaydı ve neredeyse uyumuştu.

Geldiğini duyurmak için boğazını temizledin, bu da adamı anında ayağa kaldırdı. Çarpık gözlükleriyle sana baktı ve gülümsedi.

"Özür dilerim bu saatte birinin geleceğini düşünmemiştim. Sana nasıl yardımcı olabilirim canım?"

"Burası şehir tarihi hakkında bir şeyler öğrenmek için uygun mu acaba?"

"Kesinlikle! Üçüncü koridorda Dewsbury tarihi kitapları var. Onlara bakarken çantalarınızı masaya koyabilirsiniz. Merak etme güvende olacaklar, kameralarımız var." Adam kütüphanenin köşesindeki deri koltukların ve masanın yanına gitti.

"Teşekkürler efendim."

"Lütfen bana Frank de ve eğer bir sorun olursa bana sormaktan çekinme."

"Teşekkürler Frank, ihtiyacım olursa sorarım." Dedin ve gülümsedin.

Altmışlı yaşlarının ortasında, biraz göbekli ve keldi. Şirin görünüyordu.

Koridorda yürüdün ve gözüne çarpan, Dewsbury; Kısa Bir Tarihçe kitabını aldın. Büyük pencerelerin yanındaki sandalyeye oturdun.

Bir ya da iki saattir kitap okuyordun, kapı açıldığında kitaba dalmış olmalısın. Zeminde yürüyen ayak seslerini duydun ve kadifemsi pürüzsüz bir ses duydun.

"Burada yeni bir koku alıyorum Frank."

Sesi duyunca gözlerini Frank'in masasına çevirdin. Gözlerin siyah giyinmiş uzun boylu bir adamın üzerinde durdu, kuzgun siyah saçları omuzlarından sırtına doğru uzanıyordu.

"Seni de görmek güzel Loki. Kitaplarımı geri getirdin mi? İki gün önce geri vermen gerekiyordu."

"Zaten yanımdalar. Soruma cevap vermedin Frank, burada biri var mı-?" Loki denen adam arkasına dönüp seni gördüğünde cümlesi yarıda kalmıştı.

Gözlerini senin gözlerine kilitlediğinde boynundaki tüyler ürperdi. Gözleri yeşil ve mavinin çok derin bir uyumuna sahipti. Muhtemelen camı bile kesebilecek kadar sivri bir çene ve seni huzursuz eden bir gülümsemesi vardı. Ama o gözler kesinlikle vay canına dedirtiyordu.

"Bu (Y/N). Şehirde yeni. İlk gününde onu korkutup kaçırmayalım." Dikkatini tekrar kitaba vermeden önce mesafeli bir şekilde gülümseyip başını salladın.

Bir süre konuşmaya devam ettiler arada bir baktığında Loki'nin bakışlarının senin üzerinde olduğunu bilerek okumaya devam ettin.

Telefonun birden çalınca korktun, nakliyeci adamdı. Saati kontrol edince saatin çoktan 17.00 olduğunu gördün. Cidden o kadar zaman geçmiş miydi? Her zamanki gibi okumaya başlayınca zaman duruyordu senin için.

Adam sana on dakika sonra evinde olacaklarını söyledi. Ayrılmaya karar verdin ve çantalarını almak için kitabı da alıp ön tarafa doğru yürüdün. Loki, Frank'le konuşurken masaya yaslanmıştı.

"Gitsem iyi olur, nakliyeciler gelmiş. Frank kitap için teşekkürler. Okumak için geri geleceğim."
Ona içten bir şekilde gülümseyip kitabı masanın üzerine koydun.

"Loki Laufeyson. Tanıştığımıza memnun oldum (Y/N)." Loki elini sana doğru uzattı. Elini tuttun ama fazlasıyla soğuktu. Loki şaşkınlığını fark edince daha geniş şekilde gülümsedi.

"Merhaba Loki." O gözlerin içine tekrar bakarken titreyerek cevap verdin.

"Sanırım seni etrafta daha sık görmeye başlayacağım." Bunu dedikten sonra kütüphaneden çıktın.

Kesinlikle, hiç de ürkütücü değil, diye kendi kendine düşündün.

Evine doğru yürürken, hava kesinlikle daha soğuktu. Daha sonra birkaç kalın kıyafet almayı aklına not ettin.

Yeni evini gördüğünde, tekrar heyecanlanmadan edemedin. Kesinlikle resimlerden daha iyi görünüyordu. Kamyonun gelmesini bekledin ve evinin ormana baktığını fark ettin. Çok kötü değildi, ama çok da hoş değildi. O ormanda başka şeylerin yanı sıra kurtların olduğuna emindin.

Kamyon kısa bir süre sonra geldi ve tüm bavullarını ön verandaya indirdi.

Vay be! Bu biraz zaman alacak. Hava kararmadan önce hepsini yerleştirsen çok iyi olacaktı.

Tam da ilk kutuyu almak üzereyken, telefonun tekrar çaldı. Cebinden çıkardın ve kısa mesajı açtın.

Bir sürü kutu var gibi gözüküyor. Hepsini yerleştirdikten sonra çok yorulacaksındır. Neden bir hoşgeldin ziyaretine gelmiyorum. Tanışmamızın zamanı geldi (Y/N).
-James B.

••••

#TeamBucky

#TeamLoki

Passion // Marvel Imagine Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin