Çatırdayan Bakış Açıları ve Açılan Gözler

4 1 0
                                    

Mira hala neler olduğuna inanamıyordu. Sadece bir saldırıda, Elphine İmparatorluğu'nun İmparatoru, kötülüğün kaynağı olduğuna inandığı o ruh, Habit, aslında bütün dengenin korunması için kendisini yok etmişti. Peki şimdi ne yapacaktı? Ne yapması gerekiyordu ki? Her şeyden önemlisi, Amelia'ya bunları anlatmak için bir yol bulamamış ve asla bulamayacak olmasıydı. Bu düşünceler yüzünden üç aydır odasından dahi çıkmıyor, Amelia getirmese yemek dahi yemiyor, sadece yatağında sırt üstü uzanmış vaziyette öylece duruyordu. Zaman ve mekan kavramları onun için tamamiyle yok olmuş gibiydi. 

"Yeter artık Mira, ne olduğunu bana anlatır mısın lütfen?" diyordu Amelia, yatağın başına oturup. Mira için fazlasıyla endişeleniyordu, her gün konuşmak için çabalıyor, her gün bu çabaları sonuçsuz kalıyordu. Bazen diğer Valkyrie'lerden Mira'ya bakmasını istiyor, bir şey söyler veya yaparsa kendisine rapor etmesini rica ediyordu. Ancak Mira, bu Valkyrie'lerin yanında dahi hiçbir şey söylemiyor veya yapmıyordu. Sevgili liderlerinin neden böyle bir şekilde kendisini kapattığını hiç kimse anlayamıyordu, ancak o olmadan da bir şekilde her şeyi devam ettirmeye çalışıyorlardı.

Böylece geçen üç aydan sonra, bir gün, yanında Amelia varken Mira uyandı. Gözleri faltaşı gibi açılmış, sanki her şeyi yeni görmüş gibi bakıyordu etrafına. Amelia'yı gördü ve yüzünde büyük bir mutluluk ifadesiyle ağlamaya başladı. Ona sarıldı, ancak Amelia kendisini geri çekti ve Mira'ya bir tokat attı. "Bu ne şimdi, özür dilemen mi?" dedi sinirle, "Bizi ne kadar endişelendirdiğinin farkında mısın? Haydi teşkilatı boşver, beni ne kadar endişelendirdiğinin farkında mısın? Kafayı yedim sana bir şey oldu diye ya! Hem sen-" Mira, Amelia'nın daha fazla konuşmasına mahal vermeden ona bir defa daha sarıldı ve "Özür dilerim hayatım, lütfen sakin ol. Sana neler olduğunu anlatacağım şimdi." dedi. Amelia onun sarılmasına daha sıkı sarılarak karşılık verdi. Bir süre birbirlerinin hasretini giderdiler. Sarılmaları bittiğinde, Mira Amelia'nın yanına oturdu ve neler olduğunu anlatmaya başladı:

"Bak şimdi, Neru Savaşı'nda ben İmparator'un gemisine gidip onunla dövüşmüştüm ya, aslında dövüş falan olmadı. Ben gemiyi hangara çarptırarak indirdim, İmparator'un yanına çıktım, onunla dövüşmeye hazırdım ama öyle bir şey olmadı."

"Peki ne oldu?" diye sordu Amelia.

"Konuştu." dedi Mira, "Sadece konuştu. Kalinmann ve kendi arasında geçen boyutsal mücadeleyi anlattı, benim bundan uzak olmam için onu bırakmamı, bırakırsam her şeyin dengeye gireceğini, Elphine İmparatorluğu'na karşı zaferimizin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Her nasıl olduysa buna gerçekten de ikna oldum ve hiçbir şey yapmadım. Sizin daha fazla acı çekmemeniz gerektiğini düşündüm çünkü, savaşın artık daha fazla uzamaması gerektiğini düşündüm ve onu bırakıp, bana verdiği kopya gemiyle geri döndüm. Ben gemiye binerken gerçekten de kendisini yok etti, eminim sen de o an bir şeyler hissetmişsindir."

"Doğru, bir şey hissettim gerçekten de." dedi Amelia ve "Peki şimdi ne olacak? Savaş bitti mi yani?" diye sordu. Mira buna verebileceği cevabı düşündü. Gerçekten bu kadar ruhani ve soyut bir şeyi, nasıl kelimelere dökebileceğini uzun uzun düşünüp, en sonunda, "Habit yok oldu gerçekten de, İmparatorluk da eski gücünün kaynağını kaybetti. Savaş yakında bitmiş olacak." dedi, sonra bir an duraklayıp "Ne zamandır öylece yatıyordum?" diye sordu. Amelia ne zamandır öyle olduğunu söyleyince "Bana sadece üç saat gibi gelmişti, sanırım zaman algımı yitirdim." dedi. Sonra Amelia'ya dönüp, "Bu savaşı bitirmeliyiz. Her ne kadar Habit yok olmuş olsa da, karşımızda hala bir düşman var." dedi, sonra kararlı bir sesle devam etti, "Daha da önemlisi, Habit'in yok oluşuyla birlikte, daha büyük bir kötülüğün yaklaştığını hissediyorum. Bunun için bütün galaksimizi hazırlamalıyız." 

"Ne kötülüğü? Ne yaklaşıyor?" diye sordu Amelia. "Bilmiyorum canım, ancak bu her neyse, büyük ordularla, önündeki her şeyi yok ederek geliyor." dedi Mira endişeyle, "Öncelikle Valkyrie'leri toplamalıyız. Önlerinde çok kötü ve mücadele dolu günler olacak, buna hazır olmaları lazım." diyip ayağa kalktı. Amelia'ya dönüp, "Beni haber alma bölümüne götürebilir misin? Sanırım yolda biraz sana tutunmam gerekecek." dedi. Amelia Mira'nın omzuna girmesini sağladı ve beraber yürüdüler. Haber alma odasına giden yol uzundu, bir süre daha Amelia'nın omzundan destek alarak devam eden Mira, yolun yarısında "Sanırım bundan sonrasında kendi başıma yürüyebilirim." diyerek Amelia'nın omzuna tutunmayı bıraktı ve beraber yürümeye devam ettiler. Her nasıl olmuşsa, içerisindeki nanorobotlar, onu düşündüğünden daha hızlı iyileştirmeye başlamıştı. Fakat daha önemlisi, bu iyileştirme prosesini kontrol edebiliyordu.

Haber alma odası, NEST'in dışındaki her yerden haberlerin toplandığı ve değerlendirildiği bir yerdi. Bu odada, iki moderatörden başka kişi yoktu. NEST'in yapay zekası, aslında bu iki moderatörü de gereksiz kılabilecek düzeydeydi, ancak aynı yapay zeka, bunu yapmak yerine, iki kişi tarafından kontrol edilmeyi tercih etmişti. Bu sayede, yapay zeka ile yaşayan canlılar arasında bir işbirliği yaşanmıştı. Bu işbirliği, NEST'in diğer yerlerinde de sürdürülüyordu elbette.

İşte bu haber alma odasına girdiklerinde, moderatörlerden biri onlara dönüp, "Bayan Mira, uyanmışsınız! Sizin için o kadar endişelenmiştik ki!" dedi heyecanlı bir sesle. Mira onun omzuna dostça birkaç kere vurdu ve "Merak etme, gayet iyiyim. Bize son üç aydır, özellikle sınır sistemlerinden gelen haberleri derleyebilir misin?" diye sordu. Moderatör, "Elbette efendim." diyerek arşivleri açtı. Bir dakika kadar sonra Mira'nın istediği haberleri çıkarmıştı bile. 

Üçü beraber haberlere baktıklarında, hepsinde olan ortak özelliklere dikkat kesildiler. Özellikle şu son üç aydır, hiçbir galaksi içi sisteme ait olmayan gemilerin saldırılarına dair haberler fazlasıyla mevcuttu. Saldıran gemilerin hepsi, sanki bir topluluğa ait gibiydi. Normal uzay gemilerinin tek vücut gibi duran, makinelikleri belirgin olan tasarımlarının aksine bu gemiler, sanki binlerce ufak canlı hücrenin bir araya gelerek oluşturduğu organik yapılar gibiydiler. Saldırıların pek çoğu, şans eseri bir şekilde savunmadaki sistemlerin lehine sonuçlanmıştı. Mira ve Amelia da, bunlardan birini ziyaret etmeye ve ele geçirilen gemilerden birine göz atmaya karar verdiler. Kendilerine yardım etmesi için, Konfederasyon sınırları içerisindeki en iyi biyologlardan beşini de yanlarına aldılar.

Ele geçirilen gemi, galaksinin en ucundaki Avinera sistemindeydi. Bu sistem, soluk, beyaz pullu, derin deniz balıklarına benzer Aviler ile kalamar benzeri kafaya sahip, daha insansı bir yapıya sahip olan Neralar'ın bir arada yaşadıkları bir gezegen sistemiydi. Oraya bir Konfederasyon gemisi ile gidip, kendilerini Bağımsız Sistemler Konfederasyonu'nun dış tehditleri incelemek için gönderdiği bir ekip olarak tanıtmışlardı.

Geminin içerisine girdiklerinde, gerçekten beklenmedik bir görüntüyle karşılaşmışlardı. Normal bir uzay gemisi gibi değildi bu, daha çok devasa bir balinanın içi gibiydi. Bir kontrol mekanizması yoktu sanki, hatta yanında yöresinde bulunan zırh benzeri yapılar ve silahlar haricinde bildiğin canlıydı bu gemi. Karın bölgesinin olması gereken yerde, bir şeyler taşıması için inşa edilmiş hangar benzeri bir yapı vardı. Yanlarında getirdikleri biyologlar, bu canlıdan doku örnekleri aldılar. Yanlarında gelen iki halk temsilcisinden Nera olanı, "Geminin içerisinden bir canlı daha çıkardık, fakat maalesef biz çıkarmadan önce yaşamını yitirmişti. İsterseniz onu da inceleyebilirsiniz." dedi. Ekipteki herkes onaylayınca da beraber ana laboratuvara gittiler. 

Nera'nın "canlı" olarak nitelendirdiği bu varlık, derisi olmayan bir insana benziyordu. Yüzündeki ayrıntılar, iki simsiyah cam bilyeye benzer gözden, burun yerine duran bembeyaz bir kıkırdaktan ve sanki sonradan yırtılarak oluşturulmuş bir ağızdan ibaretti. Kulaklarının yerine, yırtık kas lifleri vardı, sanki oraya bir şey takılmıştı. Nera bunu, "Sanırım o açıklıklardan ana gemiye bir tür organik bağla bağlanıyormuş." dedi ve o bağlardan birini gösterdi. Göbek bağına benzer bir şeydi ve bir tür beyinciğe gidiyordu. Biyologlar hem bedenin kendisinden, hem de bu bağ yapısından örnekleri ve laboratuvardan gerekli belgeleri aldılar. Mira, yanlışlıkla beyinciğe dokunduğundaysa, her şey bambaşka bir hal aldı...


Mira: Son ValkyrieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin