Rehabilitasyon Süreci

4 1 0
                                    

Amelia, bugünün de diğer günler gibi başlamasına seviniyordu. NEST'teki günün başlangıcından bir saat öncesine kurulu alarmına uyandı, büyük hol boyunca birkaç tur koştu ve sonra duşa girdi. Duş aldıktan sonra uyanan diğer Valkyrie'lerle birlikte kahvaltı etti ve ana antrenmana geçti. Bu ana antrenman süreci, Valkyrie'lerin genel hareketlerinin tamamını kapsıyordu. Antrenman, belki de rahatladığı nadir anlardan biriydi. Hele Mira ile beraber çalışabiliyor olması, onu daha da sevindiriyordu. Hala içerisinde olduğu bu yas sürecinde, onu neşelendiren, hayata bağlayan birkaç şeyden biriydi Mira. Onu izlemek bile kendisine büyük bir mutluluk ve haz veriyordu.

Beraber yaptıkları antrenmandan sonra, tekrardan temizlenip, NEST içi çalışma elbiselerini giydiler. Amelia, Mira'nın da kendisine karşı benzer şeyler hissettiğinin farkındaydı, ancak ikisi de birbirine bunu itiraf etmeye utanıyorlardı. Bu utanç, birbirlerine karşı daha hoşgörülü davranmalarını da sağlıyordu, normalde ikisi de birileriyle bir alanı paylaşmaktan nefret ederlerdi, ancak Amelia'nın tedavisinin başlangıcından itibaren geçen beş aylık süre içerisinde, önce aynı hastane odasını, sonra da aynı odayı paylaşmışlardı. İşin aslı, Mira, bilmeden de olsa Amelia'nın eski odasına yerleşmişti. Amelia bunu farketmiş, ancak bozuntuya vermek istememişti, zira en başta dediğim gibi, Mira'nın varlığını hissetmek bile onu mutlu ediyordu.

Fakat geceleri, rüyalarında hep o anları görüyordu: Anne ve babasının ona son defa sarılması, onun için kendilerini feda ettikleri o an, onlara kızgın ayrılacak olmasına ramak kaldığı o an ve sonrasında gelişen olaylar... Bu anları her gördüğünde, aynı derecede sarsılıyordu ve kan ter içerisinde uyanıyordu her seferinde. Bu kabuslardan daha çok, Mira'yı da bu uyanışları yüzünden uyandırıyor olmasından üzüntü duyuyordu. Her zaman güçlü görünen biri olarak, birinin, özellikle de sevdiği birinin yanında böylesine zayıf bir vaziyette olmaktan dolayı kendini kötü hissediyordu. Ancak Mira'nın buna aldırış ettiği yoktu, o sadece Amelia'nın kendini iyi hissetmesini istiyor, hiç bozuntuya vermiyordu o durumları.

İşte böyle geçen günler ve gecelerden sonra, gelişinin üzerinden tam beş ay geçmişken bir gün, antrenmandan sonra, Amelia Mira'yı konuşmak için odalarına götürdü. Mira neden böyle bir şey yaptığını anlayamamıştı onun, ancak yine de ne diyeceğini merak ediyordu.

"Ne oldu, bir sorun mu var Amelia?" diye sordu Mira. Amelia bir süre ne diyeceğini düşündü, diyeceği şeylerden duyduğu ağır ve derin utancı bastırmaya çalıştı ve en sonunda, özensizce de olsa, ağzından, titrek bir sesle şu kelimeler döküldü:

"Mira, ben seni seviyorum. Biliyorum, bunu söylemek için erken, ancak inan bana, artık kendimi tutamayacak durumdaydım, özür dilerim." 

Mira bu sözler üzerine utandı. Kısa bir süreliğine de olsa, hiçbir söz çıkamadı ağzından. Ne yapacağını bilemez oldu, kendini hem çok iyi, hem de çok kötü hissediyordu. Hiçbir şey söylememeye karar verdi ve karşısında hem utanmış, hem de endişeli bir vaziyette duran Amelia'ya sımsıkı sarıldı. Amelia'nın da ona aynı şekilde sarılmasıyla birlikte, ağlamaya başladı, bir elf ne kadar ağlayabilirse tabii.

"Ben de seni seviyorum Amelia." dedi Mira en sonunda. İkisi de, bir süre birbirlerine sarılıp, öylece kaldılar. Sanki o an için, ikisine de zaman kavramı işlemez olmuştu. İşlemeyen zaman kavramının ortasında, sadece birbirlerine birbirlerini sevdiklerini itiraf etmiş iki ruhtular. Bu andan sonsuza dek çıkmamak istiyordu ikisi de, ancak ikisi de çıkmak zorunda olduklarının farkındaydılar. 

İlk hamleyi Mira yaptı. Sarılmayı bıraktı, Amelia'nın elini tuttu ve ona aşk dolu gözlerle bakıp, "Sana bir sürprizim var. Beni takip et." dedi ve onu peşinden sürüklemeye başladı. Beraber en yukarıya çıkan ve sadece üst düzey Valkyrie yetkililerinin kullanabildiği Safir Asansör'e bindiler. Mira şifreyi girdi ve asansör yukarı çıkmaya başladı. 

Asansörün yukarı çıktığı süre boyunca ikisi de birbirlerinin ellerini tutmayı bırakmadılar. Mira, Amelia'nın elinin pürüzsüz ve yumuşak derisinin altından gelen o sarmalayıcı sıcaklığı hissediyordu, bu hissiyat, onun içerisinde, kalbinde -veya aklında- uzun süredir soğuk ve katı kalmış bazı bölümleri tekrardan sımsıcak ve yumuşak bir hale getiriyordu. Amelia da, Mira'nın elinin, ne kadar sert olsa da, sanki kendi eline uyum sağlasın diye yumuşadığını fark ediyordu ve bu da onun içini tanımsız bir mutlulukla dolduruyordu. En son buna benzer bir mutluluğu, ilk kişisel uzay gemisini uçururken yaşamıştı sanki, uzunca bir süredir tatmadığı bir mutluluktu bu.

En sonunda Safir Asansör durdu ve kapısı açıldı. İçeriye girerken gördüğü şeyler, Amelia'yı şaşırtmıştı. Resmen Mira ve onun için bir yerdi burası. İkisi için düzenlenmiş bir odaydı sanki, fakat ilginç olan şey, Mira'ya baktığında, onun da şaşırdığını görmüştü. Mira da ona dönüp, "Dün buraya geldiğimde bu oda tamamen farklıydı, NEST burayı düzenlemiş olmalı." dedi. O sırada, gerçekten de odanın ortasından bir hologram çıktı ve onlara bakarak şunları söyledi:

"Sizin için burayı hazırladım, o ufak oda küçük kalabilir diye düşündüm. Merak etme Mira, senin Amelia'ya göstermek istediğin dosyalar hala buradalar, istersen bilgisayardan ulaşabilirsin. Umarım beğenmişsinizdir." 

İkisi de çok beğendiğini söylemişlerdi. Hologram bunun üzerine, yüzünde bir gülümseme ile bir iki saniye durdu ve kapandı. Amelia, Mira'ya bakıp "Ne dosyalarmış ki bunlar, bu kadar önemli oluyorlar senin için?" dedi. Mira ise, "Aslında benden çok, senin için önemli, anne ve babanın senin için hazırladığı birkaç şey var içlerinde." dedi ve devam etti, "Hatta bir kutu da vardı, senin ve benim için bıraktıklarını ve sen olmadan açmamam gerektiğini söylemişlerdi gitmeden önce, bak şurada." Beraber hem kutunun, hem de bilgisayarın bulunduğu masaya geçtiler ve oturup kutuyu beraber açtılar.

Kutunun içerisinde iki elektro-şırınga ve bir de not vardı. Notu okudular:

Sevgili Mira,

Sana gitmeden önce bazı şeyler bıraktım, bunlara kızım Amelia ile beraber sahip çıkasınız ve bunları kullanasınız diye. Öncelikli olarak, artık sen The Writer'sın, bu unvan tamamiyle senindir ve sen vermediğin sürece kimse elinden alamaz. Görevin ve sorumluluğun, dengeli ve iyi evrenler yaratıp, maksimum mutluluğu sağlayacak senaryoyu uygulamaktır. Bunu başarabilecek zeka, güç ve yeterliliğe sahipsin. İkincil olarak sana ve kızıma birer adet şırınga bıraktım, bunlar sizin genomlarınıza uygun biçimde tasarlanmış, ikinize de isteğinize bağlı olacak uzunlukta ve kalitede yaşam verebilecek nanorobotlardır. Enjekte ettiğiniz andan itibaren yaşlanmanız duracak ve -varsa- tüm hastalıklarınız ve anomalileriniz giderilecektir. 

Üçüncü ve son olarak da size bazı dosyalar bıraktım. Bu dosyalar, birkaç konu hakkındadır: Nanorobotların kullanımı ve gelişimi, Habit'in doğası ve yolları, boyut atlamayı nasıl yapabileceğiniz hakkında bazı ufak ipuçları ve buna benzer şeyler. Bunları dikkatlice kullanın, güvendiğiniz bir formatta saklayın ve her zaman yanınızda tutun. Bu dosyaların içerisindeki bilgiler, sizi gittiğiniz ve gideceğiniz her boyutta rahat ettirecek ve görevinizi yapmanıza yardımcı olacaktır.

İkinize de bol şans diliyorum ve şimdiden yaşadığınız bu şok için derinden özürlerimi sunuyorum, ancak bunu gerçekten yapmak zorundaydık, ne olur bizi affedin.

Sizi çok seviyorum.

Ike Kalinmann 

Not: Sordibus bunu yazarken bunların hiçbirinden haberdar değildi, onu suçlamayın lütfen.

Mira ve Amelia birbirlerine baktılar. İkisi de, her şeyin ne kadar hızlı gerçekleştiğine şaşırmışlardı, ancak ikisi de ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı. Şırıngaları aldılar. Şırıngaların üzerlerinde birbirlerinin isimleri yazıyordu, kendi isimlerinin yazdığı şırıngaları birbirlerine verdiler ve kollarına iğneleri batırdılar. Birbirlerinin gözlerine baktılar ve aynı anda üçten geriye doğru sayarak üstteki düğmeye bastılar ve şırıngaların içerisindeki renksiz, suya benzer sıvı damarlarına zerk oldu. İkisi de, bundan sonraki hayatlarının aynı olmayacağının farkındaydılar.


Mira: Son ValkyrieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin