"Dük'le evleneceksin, Laritte Brumayer"Yaşlı adam, evin önceki başının bir alışkanlığını benimsemişti ve konuşurken ince hazırlanmış tüyü ile masasına dokundu. Eldivenli eliyle tüyü tutarken Laritte'ye dik dik baktı.
Laritte o beyaz eldivenlerden korktu, çocukluğundaki anılar aklına geldiği için.
Yaptığı her hata dayağa sebep olurdu."Beni dinliyor musun?"
"Elbette, baba."
Hiçbir fesatlık olmadan temiz, uysal bir tonda Kont'a cevap verdi. Onun yarı kardeşi Rose, Kont'un arkasında durdu ve durumu inceledi.
Bir kahkaha patlattı.
"Düşes olacağını düşünmeye cürret mi edersin? Sen gayrimeşru bir çocuksun... babama minnettar ol."
Şu zamana kadar Kont'un elini izleyen Laritte sonunda yukarı baktı. Onun tuhaf aynı zamanda parıldayan mavi gözleri Rose'a dik dik baktı.
Rose o gözlerden nefret etti. O gözlerin rengi Brumayer ailesine ait olmayan bir renkteydi ama yine de çok delici hissettiriyorlardı.
'Laritte her zaman yaptığı gibi itaatkar bir şekilde cevap verecek.'
(Çn: genelde "..." yüksek sesle, '...' olduğunda içten düşünmeyi belirtir)
Bu gayrimeşru çocuğun olduğu tipti. Rose ne yaparsa yapsın sonunda Laritte her zaman itaatkarca cevap verir. Zalim sahipleri tarafından yırtılsa ve kırılsa bile bu evde olmaktan başka çaresi olmayan samandan bir bebek gibiydi.
Ama bu sefer Laritte daha farklı bir şekilde davrandı, temiz ama yumuşak olan bir tonda, sertçe cevap verdi.
"Elbette. Teşekkürler, baba. Evleneceğim Dük, tüm servetinden soyuldu, ihanetle suçlandı ve savaş alanında öldü. Böyle hayalet bir Dükle evleneceğim için nasıl harap olmaya cürret ederim?"
İlk defa oyuncak bebek efendilerine karşı isyan etti.
Rose'un gözleri büyüdü, ifadesi panikledi.
Laritte ona güldü.'Şok mu oldun?'
Onun ailesine itaat etme zorunluluğu olmadan da aptal davranacağına gerçekten inanmışlardı.
Bu kadardı. Laritte Brumayer'ın hayatı yakında sona erecekti. Çünkü söyledikleri gibi onun evliliği ümitsiz vakaydı.
Laritte'den bir yıl büyük olan Rose orijinal olarak Dükle evlenecekti.
Piç Laritte'nin aksine Rose'un annesi Kontes'di ve Rose Brumayer ailesi tarafından sevilirdi. O Düke ilk görüşte aşık olmuştu ve ebeveynlerinden onunla evlenmesini istemeye devam etti.
O sıralar Dük Reinhardt herkesin saygı duyduğu biriydi.
Onun küçük bir kusuru, evliliğinden önce hiçbir kadına ilgisi olmamasıydı. Ama Rose güzelliğiyle onun kalbini eritebileceğinden emindi.
Kont'un ailesi kızlarının isteğini yapmak için gece gündüz mücadele ettiler ve sonunda evlilik kontratı gelmişti.
Ama bir sorun vardı.
Bir kılıç ustası olarak Dük Reinhardt hayatının çoğunu savaş alanında harcadı. Buna ekleyerekten savaştan eve gelmeye hazırlanırken esir olarak öldürülmüştü. Sadece yasal olarak evlenen Rose onunla yaşamaya başlayamadan kocasını kaybetmişti.
Bu son değildi.
Bir kahya Dük Reinhardt'ın isyan etme planlarını gün yüzüne çıkarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
When The Count's İllegitimate Daughter Gets Married [Novel Çeviri]
Romance"Pis orospu! Kolyemi çaldın!" "Kolyenin nerede olduğunu bilmediğim için onu alamazdım!" Gayrimeşru bir çocuk olarak Laritte'nin en büyük günahı doğmaktı. Yetişkin olduğu yıl öldüğü dedikodusu geçen hayalet dükle evlenmeye gönderilmişti. Onun acınası...