[13]

129 11 17
                                    

Akın'ların işi olduğu için gösteriyi izlemeye tek başıma gelmiştim. Ortalarda bir yere geçtikten sonra salonun yavaş yavaş dolmasını izledim. Işıklar kapanıp gösteri başladığında merakla sahneye odaklanmıştım. Pınar gerçekten çok güzel olmuştu ve role iyi girmişti. Tabii bu bir sonra sıkıldığım gerçeğini değiştirmiyordu. Esnemeye başladığım sıralarda tiyatro bitmiş ve oyuncuların hepsi sahneye çıkıp bizi selamlamıştı. Ben de diğer seyirciler gibi ayakta alkışlamış hatta bir an kendimi kaptırıp ıslık bile çalmıştım. Ayıplayan bakışlar eşliğinde salondan çıkarak kulise açılan kapının önündeki duvara yaslanıp beklemeye başlamıştım. Aklıma Ekin'i Arda sanmamız ve Nihal hocayla olan konuşma geldikçe gülesim geliyordu.

"Senin ne işin var burda?"

Tanıdık sesle şaşkınlıkla arkamı dönmüştüm. Tamay?

"Pardon da ben burda okuyorum, asıl senin ne işin var?"

Göz devirerek karşıma geçip kollarını göğsünde bağlamıştı. Gözlerini kısıp gözlerimin içine bakarak sanırım bana göz dağı vermeye çalışıyordu. Vay be, ne kadar da gözlü bir cümle.

"Pınar için geldim."

Diğer günler torbaya girmişti zaten. Aklıma gelen şeyle sırtımı duvardan ayırarak alayla gülmüştüm.

"Ee nasıl geçti randevunuz?"

Kısacık bir zaman diliminde suratı asılsa da hemen toparlamıştı.

"Muhteşem geçti. Aptal bir fotoğrafla günümü mahvedemedin çöp poşeti seni."

Bu kez sesli bir şekilde gülmüştüm. Kapıdan Pınar'ın çıktığını görünce Tamay'ın yanından geçerek ona doğru gittim.

"Harikaydın!"

"Yaa teşekkür ederim."

"Bu arada dişin nasıl oldu? Doktora gidince daha iyi oldu mu?" diye sorarken yan gözle Tamay'a bakmıştım. Mesajı almış olacak ki gözlerini kaçırmıştı.

"Evet, önemli bir şey değilmiş zaten. Ay Tamay da gelmiş! Çok mutlu oldum."

Tamay sarılarak "Bu muhteşem gösteriyi kaçıramazdım prenses." dediğinde Pınar'ın görmediğinin bilincinde olarak Tamay'a dil çıkarmıştım. Kaşları çatılarak kollarını sıktığında Pınar gülerek "Tamam, tamam. Sarılmaktan ölen ilk insan olmak istemiyorum." demişti.

"Kahve içmiyor muyuz?" dediğimde ayrılmışlardı.

"Ne kahvesi?"

Tamay'ın sorusunu starbuckstaki inanılmaz uzun ve karmaşık kahve isimlerinden birini söyleyerek cevaplamak istesem de susmuştum. Benim yerime Pınar "Şafak'a kahve sözüm vardı." demişti.

"Ha, anladım."

Bu durumdan memnun olmadığı her haliyle belli olan Tamay'la keyfim yerine gelmişti resmen. Ta ki Pınar o cümleyi kurana kadar...

"İstersen sen de gel bizimle? Laflamış oluruz."

"Sizin planınızı bozmayayım ben şimdi." diyerek ikimize baktığında şaşırmıştım. Hep bu kadar düşünceli miydi bu çocuk?

"Ne bozması ya di'mi Şafak?"

Pınar amacın ne diye bağırmak istesem de ortamı bozmamak adına "Aynen." demiştim.

Sonuç olarak üçümüz bir kafeye gittiğimizde aramızda oldukça garip bir hava vardı. Pınar'ın bakmadığı her an Tamay'la birbirimize öldürücü bakışlar atıyorduk. Bu aklıma Esrarengiz Kasaba'daki Dipper- Wendy- Robbie üçlüsünü getirince gülmemek için dudağımı ısırmıştım. Şu an gülersem çok garip kaçabilirdi. Tamay'ın bakışlarının yüzümde gezindiğini görünce kaşlarım havaya kalkmıştı. Bu hareketimi de anında fark edip alttan tekme attığında tuhaf bir ses çıkararak bacağımı tutmuştum. Düşmanına vurur gibi vuruyordu şerefsiz. Şey, gerçi düşmandık biz değil mi?

"Şafak, iyi misin? Bir şey mi oldu?"

Pınar'ın endişeli sesinin aksine Tamay alayla "Allah Allah, ne oldu ki birden bire?" demişti.

"İyiyim, iyiyim. Ben bir tuvalete gidip geleyim. " diyerek masadan kalkmıştım. Tuvaletlerin olduğu bölmeye gidene kadar bacağım felaket sızlamıştı. Benden başka kimsenin olmamasını fırsat bilerek bacağımı lavaboya kadar kaldırmış ve pantolonumu dizime kadar sıyırmıştım. Hafif bir kızarıklık vardı ve akşama kadar moraracağına emindim. Beyaz tenlerin çabuk morardığı bilinen bir gerçekti. Kapı aniden açıldığında sanki çok normal bir şey yapıyormuşum gibi bakışlarımı giren kişiye döndürmüştüm.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

"Abdest alıyorum." dediğimde boşluğuna gelmiş olacak ki "Allah kabul etsin." demişti.

"Ayakkabıyla abdest mi alınır Tamay?" diyerek gülmeye başladığımda kaşları çatılmıştı.

Bir anda üstüme yürümeye başladığında ayağım hâlâ lavaboda olduğundan geri çekilmeye çalıştığımda dengemi kaybetmiştim. Denize düşen yılana sarılır mantığı Tamay'ın tişörtüne yapıştığımda onu da beraberimde çekerek yere düşmemize sebep olmuştum. Kafamı son anda yere çarpmaktan kurtarmıştım ki bu hareketim yüzünden Tamay'la burun buruna gelmiştim. İkimiz de gözlerimiz kocaman olmuş bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Dirseğimden güç alarak kalkmak için hareketlendiğimde hissettiğim şeyle kaskatı kesilmiştim.

Dudaklarımdan sessiz bir "Hasiktir." firar etmişti.

#

-h.i.p

Boşa Gitmesin|| BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin