[30]

153 15 92
                                    

İkimizin de dersi olduğu için evden birlikte çıkmıştık. Tamay'ın kapıyı kilitlemesini beklemiş sonra da -her ne kadar itiraz etse de- arabayla onu okula bırakmıştım. Şimdiyse Aslı ve Akın'la birlikte oturmuş dersin başlamasını bekliyordum. 

"Usta bugün saat 3 gibi gelecek ama tamir işi hemen bitmez diyor."

Yüzümde oluşan tebessümle "Yani bugün de bizim evde kalmıyoruz?" dediğimde Akın tek kaşını kaldırarak bana bakmıştı.

"Hayırdır Şafak, Suavilerde kalmayı pek bir sevdin galiba?"

Onlara Tamay mevzusunu anlatmadığımı yeni fark ediyordum. Tam bir şey söyleyecektim ki "Kim bizde kalıyormuş?" sorusunu duymamla yutkundum. Hissettin mi mübarek?

"Yeni mi çıktınız dersten?"

Elindeki defteri masaya koyarak başını salladı ve yanımdaki sandalyeyi çekerek oturdu Suavi. Onun bu hareketiyle Ali de oturmuştu.

"Siz neyden bahsediyordunuz az önce?"

Düşünmeden ortadaki harfi uzatarak "Hiç." dediğimde Akın dudaklarını birbirine bastırmış ve gözlerini üzerime dikmişti. Bu 'Sen bir haltlar çeviriyorsun ama çıkar yakında kokusu. ' bakışıydı.

"Adım geçti ama?"

Bıkkınca Suavi'ye döndüğümde kaşlarını havaya kaldırmış, merakla bana bakıyordu. Aramızdaki anlamsız bakışma uzarken pek sevgili arkadaşımın pek sevgili sevgilisi olaya müdahale etme gereği duymuştu.

"Akınların evde birkaç sıkıntı çıktığı için Şafak sizde kalıyor ya ondan bahsediyorduk."

Suavi saf bir şaşkınlıkla "Sen bizde mi kalıyorsun?" dediğinde oflayarak başımı masaya küt diye bırakıp gözlerimi kapattım. Birkaç saniye öylece bekledikten sonra öksürük sesini duymamla önce çenemi masaya yaslayarak tek gözümü açtım. Hepsi açıklama beklercesine bana bakıyordu. Korkunun ecele faydası yok diye kim demişse doğru demişti. Doğrularak derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.

"Şimdi şöyle ki dün ben Yunuslara gideceğim dedim ama gitmedim. Yani tam olarak demedim ama siz dedim olarak anladınız ben de düzeltmedim. Sebebine gelirsek bu kişiyle aramızda geçen birtakım şeylerden dolayı gitmedim. Yani benim suçum yok. "

Bu kişi derken elimle Suavi'yi işaret ettiğimde göz devirmişti. Aslı kaşlarını çatarak "O zaman kime gittin?" dediğinde kısaca "Tamay'a." demiştim.

Tamay'ı tanıyan kişiler- Aslı, Akın ve Suavi- birden yükselerek "Ne?" diye bağırdığında masumca gülümseyerek gözlerimi kırpıştırmıştım.

"Kafa göz birbirinize girmediniz mi oğlum siz? Sinan hastanelik olmadı mı? Ne demek Tamay'a gittim? "

Akın'ın çıkışıyla kendimi biraz suçlu hissetmiştim. O zamanki kavga da benim yüzümden çıkmıştı zaten ama geçmişte kaldığını düşünmüştüm. Demek ki diğerleri böyle düşünmüyordu. Sinan da öğrenince  kızar mıydı acaba? Abdülhamitle de barışmıştım zaten. Ne kötü arkadaşım ulan ben!

"Tamam gitmeyin çocuğun üzerine. Aralarında halletmişler meseleyi demek ki."

Beni savunduğu için şaşkınca Suavi'ye baktığımda bana dönerek çok kısa bir an gülümsemişti. Utanarak gözlerimi kaçırdığımda Akın'la göz göze gelmiştim ve bana 'Ne iş?' dercesine Suavi'yi işaret etmişti. Omuz silktiğimde onun da bıyık altından güldüğünü görmüştüm.

"Ben derse gideyim artık."

Ayaklanıp hızlı adımlarla yürümeye başladığımda arkamdan görüşürüz dediklerini duymuştum. Hukuk fakültesine girdiğimde adımlarımı yavaşlatmıştım.

"Şafak!"

Suavi'nin sesiyle duraklamıştım. Peşimden gelmişti anlaşılan. Topuğumun üzerinde geri döndüğümde o da yanıma ulaşmıştı.

"Efendim?"

"Konuşalım mı biraz?"

"Konuşuyoruz şuan." dediğimde sitemle "Bir akıllı sensin zaten. " demişti. Bu gülmeme neden olurken çatılan kaşları düzelmiş, yüzü yumuşamıştı.

"Engeli açacak mısın?"

Telefonu cebimden çıkarıp engelini kaldırdığımda Tamay'ın da "Eve giderken mesaj at anahtar yok sende" yazdığını görmüştüm. Görüldü olmasın diye şimdilik sohbete girmedim ve Suavi'ye döndüm.

"Açtım."

"Teşekkürler."

Ne diyeceğimi bilemeyerek hafifçe başımı sallamış ve yeri izlemeye başlamıştım. Bir kez daha seslendiğinde başımı kaldırmadan "Hm?" demiştim.

"Pınar'la sevgili misiniz?"

Refleksle kaşlarım çatılırken başımı kaldırıp "Yoo." demiştim. Yüzünde bir gülümseme peydahlanırken "O zaman hâlâ bir şansım var." dediğinde gözlerim kocaman olmuştu.

"Ne şansı?"

"Acemi şansı Şafak."

Göz devirerek "Sen şimdi bunun şaka olduğunu da anlamazsın. " dediğinde "O kadar da değil. " demiştim.

"İkimizden bahsediyorum. Belki sen de beni seversin, sevgili oluruz falan."

Tükürüğüm boğazıma kaçtığı için öksürmeye başladığımda bir eliyle kolumu tutup diğeriyle birkaç kez sırtıma vurmuştu. İyiyim anlamında elimi havaya kaldırınca sırtıma vurmayı kesmişti.

Bu her zaman bu kadar açık sözlü müydü yahu?

"Yine de çok şey yapma sen. Beni sevdiğin düşüncesini yeni kabulleniyorum. "

Nefesini dışarı verip anlayışla kafasını salladığında hâlâ kolumu bırakmadığından nefesi boynuma doğru gelmişti.

"Tamam ama kaçma benden. "

"Kaçmıyorum ki. "

Alayla "Engelleyen de ebemdi zaten." dediğinde mahçupça elimi enseme götürmüştüm.

Telefon çaldığında Suavi'den bir iki adım uzaklaşıp aramayı cevaplamıştım.

"Alo?"

"Mesajı görmeyince arayayım dedim. Haber vermeden gitme bak, kapıda kalırsın sonra. Hava soğuk. Hasta halinle uğraşamam bir de. "

Öyle bir ses tonuyla konuşuyordu ki düşünceli olduğu şıp diye anlaşılıyordu.

"Tamam. Okuldan çıkmadan ararım seni. Mesaj da atabilirim."

"Tamam. İyi dersler."

"Sağ ol."

Telefonu kapattığımda Suavi dikkatle beni izliyordu.

"Konuşurken bu kadar içten gülümsediğin kişi annendir umarım."

O demese gülümsediğimi bile fark etmeyecektim aslında. Yine de bundan rahatsız olmadım.

"Annem değildi ama önemli birisi. Yani galiba. "

#

Selamlaaaaaar saygılaaaaaar ben geldim efenim

Suavi de benim çocuğum onu da biraz göstereyim dedim ama istemsizce sonunu yine Tamay'a bağladım aşxjaşxnaşxjalxk

Medyadaki Suapi beyciğimiz ama gerçek adını unuttum (∩´﹏'∩)

Yorumlarınızı bekliyorum iyi canlarım

İsterseniz sohbet de edebiliriz her konuda

Bir sonraki bölümde buluşmak dileğiyle...

-h.i.p

Boşa Gitmesin|| BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin