[28]

116 10 64
                                    

Kapının önünde dikilirken zili çalmak ve kapıya vurmak arasında kararsız kalmıştım. Sonuçta saat baya geç olmuştu. Sonra 'Amaaan battı balık yan gider. ' düşüncesiyle kapının tokmağını kullandım. Çok geçmeden kapı açılmış ve karşıma bir adet pijamalı Tamay çıkmıştı. İkimiz de ne diyeceğimizi bilemediğimizden bir süre öylece kapıda bakışmıştık. En sonunda sessizliği bozan ben olmuştum.

Elimdeki poşeti hafifçe kaldırıp sallayarak "Elim boş gelmeyeyim dedim. " demiştim.

"Gerek yoktu aslında. Girsene içeri, hoş geldin."

Kenara kaydığında "Hoş buldum." diyerek geçmem için bıraktığı boşluktan girdim. Bizimkine göre oldukça sıradan bir öğrenci eviydi. Birbiriyle alakası olmayan koltuklar, ordan burdan toplama eşyalar... Etrafı incelerken birinin evine ilk kez gittiğinde oluşan gerginlik vardı üzerimde. Eh, bu birinin Tamay olması da hiç yardımcı olmuyordu.

"Tüm gece ayakta dikilmeyeceksin herhalde?" diyen Tamay'ın çoktan bir koltuğa oturmuş olduğunu fark ettim. Ben de yanına geçerek poşeti ortamıza bıraktım.

Merakla poşetin içine göz attığında dudakları yukarı kıvrılmıştı. "Cidden mi?" diye sorduğunda ben de istemsizce gülmüştüm.

"Evet, sevmez misin?"

"Severim... Kim çikolata sevmez ki?" derken bir tanesini alıp açmaya başlamıştı. Ben de bir tane almak için uzandığımda elime vurunca şaşkınca ona bakmıştım.

"Benim bunlar. Verilen şey geri alınmaz."

Kaşlarımı çalarken gülmemek için zor duruyordum.

"Birlikte yiyelim diye aldım ama."

Omuz silkerek poşeti tamamen kendi tarafına çektiğinde sesli bir şekilde gülmüştüm.

"Tamam, senin olsunlar."

Aşık olduğu kıza yürüdüğüm için genelde sürekli somurttuğundan olsa gerek Tamay'ın bu tarafını ilk kez görüyordum. Tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti çikolatasını kimseyle paylaşmayan Tamay.

Telefonum titrediğinde ona bakarak daldığım için irkilmiştim. Nisan'dan olduğunu görünce koltukta bağdaş kurup büyük bir ciddiyetle mesaj yazmaya başladım. Evet, misafir çekingenliği buraya kadardı. Nisan ve onun hoşlandığı çocuk hakkında birkaç şey konuştuktan sonra aklıma gelen Sinan'la konuyu değiştirdim. Denizli'ye geleceğini, Ekin'le ayrıldığını ve üzerine gitmemelerini söyleyen hızlı bir mesaj yazıp yolladım. Mesaj gönderilirken tamamen alışkanlıktan başımı kaldırdım ve Tamay'la göz göze geldim. Onu bana bakarken yakalamayı beklemiyordum. Aramızda geçen tuhaf bakışmayı bildirim sesi bölmüştü. Ben bakışlarımı yine telefona çevirirken Tamay'ın kaşlarının çatıldığını görmüştüm. İkaz öksürüğünün gelmesiyle -ikaz öksürüğü diyordum çünkü annem sürekli bu tonda öksürerek beni uyarıyordu- Nisan'ı geçiştiren birkaç cevap yazıp telefonu kapattım.

"Önemli bir şeydi galiba."

Soru sormasa da "Biraz." diyerek onaylamıştım onu. Sonra nedense "Nisan'la konuşuyordum." diye ekleme gereği duymuştum. Salak mısın Şafak, o Nisan kim nerden bilsin?

"Yeni avın mı?"

Alayla kurduğu cümleyle kaşlarımı çatmıştım.

"Sinan'ın kardeşi. Abisiyle ilgili konuşuyorduk zaten."

Ah Sinan, mutsuz kekim... Yine hüzünlenmiştim.

"Kusura bakma ya modunu düşürdüm."

Üzgün suratını görünce elimi iki yana sallayarak "Seninle alakalı değil. Bazı tatsız olaylar oldu da." demiştim.

Boşa Gitmesin|| BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin