[22]

115 11 30
                                    

Cebimdeki anahtarla kapıyı açarken bağırarak geldiğimi anons edecektim ki babamın sesini duymamla sustum.

"Biliyorum hayatım, ben de özledim. Evet, evet... Anlıyorum."

Annemle benim hakkımda konuştuklarını düşünerek gülümsedim. Tamam, belki buraya sorunlardan kaçmak için gelmiştim ama gerçekten özlemiştim bizimkileri. Eve gelmeyeli baya oluyordu. Eh telefonla konuşmayı da sevmediğim için çok sık muhabbet edemiyorduk.

"O zaman şöyle yapalım güzelim, ben seni yarın gezmeye götüreyim. Aaa ama şimdi olmaz. Mihriban birazdan gelir eve. Sevmez olur muyum? Tabiki seviyorum seni."

Birkaç saniye duyduklarımı anlamlandırmaya çalışmak için bekledim. Annemle konuşsa niye birazdan eve gelir desin? Babamın bu kadar samimi olduğu başka kim var? Hayır, halam da yok ki benim. Jetonun her köşeye çarpa çarpa düşmesiyle "Lan!" diye bağırarak içeri girdim.

Benim ani girişimle babamın da ödü patlamış olacak ki telefonu rastgele fırlatmış, yakalamaya çalışırken daha uzağa düşmesine sebep olmuştu.

"Şafak?"

"Baba?"

"Korkuttun oğlum. Öyle girilir mi içeri? Geleceğini niye haber vermedin sen?"

"Beter ol!"

Sorularını es geçip direkt içimden geçeni söylemiştim. Nasıl annemi aldatırdı?

"Şafak, haddini aşıyorsun."

"Hadi ya? Az önce duyduklarımı açıkla bana o zaman. Neydi o? Ah, yarın gezmeye gidecektiniz değil mi?"

Ortam gitgide gerilirken yüzsüz yüzsüz hâlâ kendini savunmaya çalışıyordu.

"Yanlış anlamışsın oğlum. Annenle gideceğiz."

"Siktir ordan! Çocuk mu kandırıyorsun sen?"

Sinirle odanın içinde volta atarken babam beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Oğlum bir sakinleş de konuşalım."

"Bak sakinleştim şu an."

Kapının açılma sesini duyunca oraya dönmüştüm. Gelen kişi annemden başkası olamazdı. Babamın telaşlı haline karşın ben oldukça sinirliydim. Annem tüm neşesiyle konuşa konuşa bizim olduğumuz odaya geliyordu.

"Ay Fehmi, Semiha bir döktürmüş bir döktürmüş, görmen lazımdı. Diyetteyim dedikçe önüme ittirdi kekleri, börekleri."

Yanımıza gelmesine rağmen beni fark etmesi birkaç dakika sürmüştü. Alışmış kadın yokluğuma herhalde.

"Şafak! Ya ne zaman geldin sen sıpa? Gel bir sarılayım kuzuma."

Ona sımsıkı sarılırken aklım hâlâ az önceki olaydaydı. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum anasını! Ben nasıl çözecektim bu işi?

"Tamam, tamam boğma çocuğu. Bırak da biraz nefes alsın."

Annemle ayrılırken istemsizce babama kötücül bakışlar atıp duruyordum. Yıllarca kalbimde sakladığım kahraman baba  figürünü birkaç saniyelik telefon konuşmasıyla öldürmüştü resmen.

"Şşt ne o bakış öyle? Siz kavga mı ettiniz?"

Benden önce lafa babam atlamıştı.

"Ne kavgası karıcığım? Geldiğinde bizimki şakadan beni korkuttu, ben de telefonu düşürdüm. Onun gerginliğidir."

Vay anasını seyirciler. Herif taramalı tüfek gibi yalan sıkıyor. Annemin kuşkucu bakışlarına aldırmadan "Ben odama çıkıyorum." deyip oradan uzaklaştım.

Boşa Gitmesin|| BxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin