9: Haraç Değil Baş Belası

227 28 485
                                    

Sayısız geçit açmış ve artık gücünün sınırlarına ulaşmış olan Sia bir türlü uyanmak bilmiyordu. Bu durum bana Katie'nin Birinci Büyücü Açlık Oyunları ziyafetinde bayılmasını anımsattı. Belki de Katie'nin veela özel gücü ekstrem dayanıklılık ve güçtü. O da aşırı zorlanma sonucu pat diye bayılıvermişti, tıpkı Sia gibi. Hal böyle olunca ben, Purdy yalısında kalmıştım.

Babam odada voltalar atarak yüksek sesle düşünüyordu "İşte şimdi sıçtık! Eğer Joutsen gün doğana kadar Haraç Merkezi'ne dönemez ise başı belaya girer. Aynı şekilde biz de ifşa olma tehlikesi altındayız. Sia neden uyanmıyor!" Babamın bu kadar gergin olduğu çok nadir görülür; kaldı ki İkinci Büyücü Açlık Oyunları'nda bile soğukkanlılığıyla dikkat çekmeyi başarmıştı. 

"Tabii ki kadını köle gibi çalıştırmanla bir ilgisi yok." dedi Amy ve dudağının kenarından sırıttı "Sana Joutsen için daha sonra geçit açmamız gerektiğini söylemiştim. Sia'ya ülkenin dört bir yanına geçit açtırdın ve bunlardan biri Azkaban idi. Bayılması ve şimdi ayılamaması sence de normal, değil mi?"

Babam durdu, çok hızlı hareket ettiği ve ansızın durduğu için pelerini savruldu ve komut verilmiş gibi olduğu yere oturdu "Amy, bir şey söyle. Bana bilmediğim bir şey söyle!" İkisi bir süre sessiz sedasız birbirlerine baktılar. Böyle sessiz anlardan hiç hoşlanmazdım çünkü insanların kafalarından neler geçtiğini bilmediğimden bu anlar bana fazlasıyla ürkütücü geliyordu.

Amy dişlerini sıkarak işaret parmağıyla zemini işaret etti "Eğer söylediğin gibi, Üçüncü Mıntıka'nın öncüsü, lideri olmak istiyorsan derhal bir çözüm üretmek zorundasın." Babam ona karşılık verdi "Ne yapmamı bekliyorsun tam olarak? Sia gibi geçit mi açayım? Katie gibi birkaç kelimeyle tüm veelaları bir araya mı toplayayım? Evan gibi kendimi intihar eri olarak öne mi süreyim? Söyle, ne yapayım?"

Amy ellerini saçlarına götürerek iç geçirdi "Dominic, sen ne Sia'sın ne Katie ne de Evan. Kendini onlarla yarıştırmaya son ver ve kafanı çalıştır artık. Üçüncü Mıntıka'ya geldiğimizden beri seni tanıyamıyorum. Sürekli sızlanıyorsun, bir şeylerden şikayet ediyorsun ve tam anlamıyla hiçbir şey yapmıyorsun. En azından liderlik vasfın var ve bunu kullan." 

"Biz neden uğraşıyoruz ki?" diye sordu Regulus. Uyandığı an kadar kötü değildi ama hala toparlanmaya çalışıyordu. Gözleri ahşap zemine takılı kalmış bir şekilde, tane tane konuştu "Biz neden uğraşıyoruz, Dominic? Dünyaların Dokunulmazlığı Antlaşması'nı sadece kendim için ya da sizin için yapmadım. O antlaşma tüm büyücü dünyası için yapıldı. Ben, sen, Rabastan, Amy, Katie ve dahası... Gençliğimizin en kıymetli yıllarında kendi canımızı tehlikeye attık. Bu uğurda can verebilirdik. Eee ne oldu peki? Nankör büyücüler bizi sırtımızdan bıçakladı. Beni istedikleri gibi kullanıp attılar. Şimdi, biz neden onlar için uğraşıyoruz? Al oğlunu, Swan'ı; ben de Katie'yi, annemi ve çocuklarımı alayım, gidelim buradan. Bırakalım da büyücüler de Mugglelar da ne halleri varsa görsünler!.. Ben daha fazla peçete gibi kullanılmak istemiyorum, kimsenin köpeği olmak istemiyorum." 

"Regulus, saçmalamayı kes!" dedi babam "Yirmi küsür yıl boyunca korunan barış daha dünkü çocuk yüzünden bozulamaz. Üçüncü Mıntıka bunun için toplandı. Hyena'ya haddini bildireceğiz ve Mugglelar'a yeniden barış ortamı sağlayacağız. Bunu birisi istediği için değil, kendi soyumuzdan geleceklerin iyiliği için yapacağız. Ayrıca burası bizim evimiz. Neden gitmek zorunda olalım? Üstelik dünyada daha pek çok ülkede Büyücü Açlık Oyunları devam ederken. Çocuklarımızla kurtulmaya çalışırken onları ateşe mi atacağız?" Ateşe atmak demişken, acaba Valerie Katie ne yapıyordu? Uyuyabilmiş miydi yoksa ölü sandığı babasının yasını tutarken uykuları mı kaçmıştı? Ona büyük haberi vermek için sabırsızlanıyordum ama bir sorunumuz vardı ki Üçüncü Mıntıka kendi içinde anlaşmazlığa düşmüştü.

Üçüncü Mıntıka | Regulus Black + Açlık OyunlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin