Sinirliydim, aslında bu sıralar pek çok şeye sinirleniyordum ama kendi planımın dışında tutulmak... Bana kalırsa, Regulus yanılıyordu. Henüz genç olabilirdim ama bunun üstesinden gelebilirdim. O, büyücü dünyasının kaderini değiştirdiğinde benden bile biraz küçüktü. Şimdi neden bana güvenmiyorlardı? Neden bana da bir kez olsun şans vermiyorlardı? Katie yanıma oturup, yanağımı öptü "Surat asmayı kes, Joujou. Sıkıcı bir operasyona gitmektense burada kalmak daha iyi. Ayrıca burada kolunu bacağını kaybetme, esir alınma gibi bir risk yok."
"Babam gibi, burada çürümeye esir edildim desene." Katie arkasına yaslanırken kahkaha attı "Burada çürümek babanın kendi tercihi, canım. Dışarıda kıçına tekme basmaya değer bir düşmanımız ve onun Seherbazları var. Acele edip tüm bunların icabına bakmış olsaydı ne bizler burada olurduk, ne Açlık Oyunları başlayabilirdi ne de o yılan Cloe Hyena bu kadar güçlenebilirdi."
"Ha şimdi tüm bunlar benim suçum oldu, öyle mi?" diye sordu babam, yüksek sesle "Acaba senin bugüne kadar bizim neler yaşadığımızdan haberin var mı, Katie? Destekçi bulmanın ne kadar zor olduğunu ya da ne kadar alçalmamız gerektiğini biliyor musun?" Katie sinirle ayağa kalktı ve o da onunla aynı tonda bağırdı "Lütfedip anlatsaydınız bizim de haberimiz olurdu, Dominic. Sanki yaldızlı davetiye kartlarıyla bizi yanınıza çağırdınız da biz gelmeyi reddettik."
Babam haksızdı ama yine de diretti "Biz her ne yaptıysak sizi, ailemizi, korumak için yaptık! Hala bunu göremeyecek kadar kör olduğuna inanamıyorum!" Katie dişlerini sıktı "Ben de hala aynı bahaneye sığınacak kadar aptal olduğuna inanamıyorum, Dominic. Sahiden, ne oldu sana? Ben seni tanıdığımda gayet aklı başında bir gençtin? Yıllar boyunca ne değişti?" Rabastan ikisinin arasında durarak babama baktı "Kavgada Evan Rosier kuralları 1: Kazanamayacağın kavgaya girme." Onu itekledi "Gidelim, Minic!"
"Dur, Rabastan!" dedi Katie "Buna cevap vermesini istiyorum. Onun ya da Regulus'un... Swan ve ben bizi korumak istediğiniz yalanına inanmıyoruz. Siz bize ihanet ettiniz. Ortada ihanet olması için illa ki ortada üçüncü bir kişi olmasına gerek yok. Arkamızdan iş çevirdiniz ve şimdi hiçbir şeyi doğru dürüst izahat edemiyorsunuz." Babam net bir tavırla "Gerçek bu." diye yanıtladı "Sizi korumak istedik."
"Bak," dedi Katie, sanki sükunetini korumaya çalışıyormuş gibi görünüyordu ve kını kanlı kılıcı sırtında asılı durduğu için babam için endişelenmeye başladım "Amy en yakın kız arkadaşın olarak burada, Livia da onun eşi olarak;" tane tane konuşuyordu ve tonlaması ürkütücüydü "Okuldan, sınıfınızdan, başka arkadaşlarınız da burada, o da tamam. Nasıl becerdiniz bilmiyorum ama Sia'yı kendi tarafınıza çekmişsiniz... Pekala, tüm bunları anlıyorum ama söyle bana neden Mugglelar bile buradayken Swan ve ben sizin için burada olamıyoruz?"
"İçinde bulunduğumuz durumda kendimizi size karşı savunmanın neredeyse imkansız olduğunun farkındayım ama bize inanmanız gerekiyor. Gerçekten sizi korumak istediğimiz için-" Katie elini kaldırarak babamı susturdu "Yeter, Dominic! Aynı şeyi tekrarlayıp duracaksan en iyisi kes sesini." kılıcını çekti, metalin üzerinde kurumuş kan vardı "Bu bir savaş duyurusudur!" Babam şaşkınlıkla kaşlarını çattı "Bize savaş mı açıyorsun?" Katie bu kez daha sinirli bir tonda "Bu bir savaş duyurusudur!" dedi ve neredeyse herkes bir anda salona geldi "Veelalar! Yanıma, şefinizin yanına gelin!"
"Sen kabileni dağıtmamış mıydın?" diye sordu Rabastan. Ben de aynısını düşünüyordum ama Livia, Sia ve ismini bilmediğim bir veela, Katie'nin yanına geçince şaşkınlıkla olacakları izlemeye başladım. Katie derin bir nefes aldı "Veelalar yalnızca şeflerinden emir alırlar, doğru! Kabilemi dağıtmış olabilirim ama hala Testral Mıntıkası'nın son şefi benim. O yüzden, veelalar ben her ne dersem onu yaparlar. Şimdi gideceğim, bundan böyle sizinle işim olmaz, kalan veelalarımı toplayacağım." anneme baktı "Sen de bize katılabilirsin, Swan. Seni yeteneklerin doğrultusunda eğitiriz." ve Amy'ye baktı "Aynı şekilde sen de Amy. Açlık Oyunları'nda ne kadar iyi bir kılıç ustası olduğunu bize gösterdin ama şimdi bunların yanında biraz paslanmış olmalısın. Gördüğün gibi, Livia da yanımızda olacak ve isterseniz bir şekilde Suki'ye de ulaşabiliriz. Mıntıkam veela, yarı veela ve insanları yetiştirmek için hazır olacak."
"Katie, hayır!" dedi Regulus aniden öne çıkıp, karısının karşısına dikilerek "Saçmalama!.. Eğer savaşacaksak ayrılmamalıyız... Hepimiz aynı tarafta olmalıyız ki- Bir saniye... Bu savaş bize karşı, değil mi?" Katie kaşlarını kaldırdı ve güldü "Aptal olduğunu düşünüyordum ama çabuk kavradın. Bu savaş herkese karşı. Bize zulmü hak gören büyücülere karşı, Mugglelar'a karşı ve bu sistemin içinde başka her kim varsa ona karşı." Sanırım işte şimdi sıçmıştık. Katie'nin performansını bildiğim için korkuyordum.
"Sia," dedi Katie "emekliliğini ilan etmeden önce bizi son kez eve götür." Sia itaatkar bir tavırla başıyla onayladıktan sonra dizlerinin üzerinde yere çöktü. Anneme korkarak baktım çünkü ne yapacağını bilmiyordum. Katie yanıma yaklaştı ve bana sarıldı "Seni de davet etmek isterdim ancak veela mıntıkalarında erkekler pek hoş karşılanmaz ve kendi oğullarımı bile mıntıkaya nasıl alacağımı bilmiyorum. Ancak seni temin ederim ki karşımda olmadığın sürece güvende olacaksın." saçımdan bir parça kesip cebine koydu "Bu bugünkü kurtarma operasyonumuz için gerekli."
Amy babamın karşısına geçti "Bugüne kadar en iyi arkadaşım oldun... Evet, bazı hataların vardı ve bazen beni deli ediyordun ama iyi birisin, kötü bir niyetin olmadığını biliyorum ama gitmek zorundayım. Sen nasıl kendince aileni düşünüyorsun, ben de ailemi düşünmek zorundayım. Onlar neredeyse, yanlarında olmak istiyorum." babama sarıldı ama babam ona tepki vermedi, sadece "Açıklama yapmana gerek yoktu." dedi "Neler hissettiğini az çok tahmin edebiliyorum. Beni tanıyorsun, aklımdan geçenleri biliyorsun ve umarım bir gün bizi yüzüstü bırakan herkes tanıyacak, bilecek."
"Gitmeden önce," dedi Katie, eli alyansına gitti ve yüzüğünü çıkarıp, Regulus'un eline tıkıştırdı "Seni çok sevdim, seninle bir aile kurduğum için çok mutluydum ama buraya kadar, Regulus. Artık yan yana olamayız ama sana tavsiye: karşımda da olma." Aynısını annem babama yapınca gözyaşlarıma hakim olamadım "Anne!.. Katie, bunu yapamazsınız!" Annem yanımda durdu ve alnımı öptü "Seni çok seviyorum, Joutsen. Umarım beni anlayabilirsin... Anlayamazsan da ben de son zamanlarda hiçbir şey anlayamıyorum... Bir şekilde kabullenmeye çalış lütfen. Büyümek bunu gerektirir."
Sia ve Katie hariç herkes geçitten geçti, Katie son kez Regulus'un gözlerinin içine baktı "Çocuklar seni unuttu bile. En iyisi sen de onları unut. Şimdilik en zoru oğlanları ve Valerie Katie'yi dizginlemek olacak ama en büyük kızım şef yardımcılığı sorumluluğunu alınca epey bir meşgul olacak. Zamanla unutacak ya da alışacaktır... Bu arada, diğer akıl hocalarını en kısa sürede göndeririz." onlar gittikten sonra gözyaşlarım daha da şiddetlendi ve ağlamaktan nefes alamaz hale geldim.
Babam ve Regulus donakalmışlardı. Bu şekilde, bir anda, terk edilmeyi beklememişlerdi herhalde. İkisinin de rengi attı ve birbirlerine baktılar. Sırtımda hissettiğim bir el kafamı çevirmeme sebep oldu. Dahlia yengem tek koluyla bana sıkıca tutunur gibi sarılmıştı. Diğer eliyle de ellerimi tuttu "Seni buradan uzaklaştıralım, canım."
Ayağa kalkınca başım dönüyordu, yanımdaki insanların yüzleri bir netleşiyor, bir bulanıklaşıyordu. Az önce ailemin parçalanışına şahit olmuş ve bir savaş tehditi almıştım. Bundan sonra neler neler olurdu bilmiyordum ve şimdi odaklanmam gereken işimle, bugün dörtte yapılacak ziyafete, ilgilenmem gerekiyordu ama hayır, o bile mümkün gözükmüyordu. Duygularım karmakarışık olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüncü Mıntıka | Regulus Black + Açlık Oyunları
FanficMıntıka Serisi'nin ikinci kitabıdır. Dünyaların Dokunulmazlığı Antlaşması yapıldıktan sonra her şey normale dönecekti. Döndü de... Ya da biz öyle sanıyorduk. Kim bilebilirdi ki intikam için yanıp tutuşanların bir gün hem büyücü hem de Muggle dünyas...