Üçüncü Mıntıka | Regulus Black + Açlık Oyunları

24: Onu Öldürmek İstiyorum

-Cloe Hyena-

Hayatımın en kötü anı gözlerimin önünde yaşanırken henüz daha küçücük bir kız çocuğuydum. Ablam, Valerie Hyena, acımasızca gözlerimin önünde katledilirken onun için ağlayıp, bağırmak dışında yapabilecek hiçbir şeyim yoktu, oyunların etkisiyle yıkılıp yıllarca depresyondan çıkamayan annem için yapabilecek hiçbir şeyim yoktu ama artık yetişkin bir kadın, acılı bir kız kardeş ve bir anne olarak ne yapacağımı biliyordum. Ablamın, sevdiği erkeğin ve Açlık Oyunları arenasında katledilen onca çocuğun intikamını almak benim elimdeydi. 

Büyü Bakanı olarak adaylığımı koyduğumda kazanacağıma inanıyordum, değerli eşim Seishin ve tatlı kızım Skye'ın da destekleriyle inancım her daim tamdı. Yine de karşıma çıkacak ismin Regulus Black olduğunu bildiğim için endişelenmiyor değildim. Söylediğim yaşlarda, daha ufacık bir kız çocuğuyken, o bu dünyada fink atıyordu ve büyücü dünyasında oturttuğu bir düzeni vardı. Kısacası, ben dünya için görünmezken, o saygı duyulan bir konuma gelmişti bile. İnsanları değişime ikna etmek zor olabilirdi ama başardım. Ben Cloe Hyena-Belanger, Regulus Black'i Bakanlık yarışında alt etmeyi başardım. 

Bana sadık Seherbazları Muggle şehirlerine gönderip o aşağılık yaratıklara korku salmak beni daha az zahmete sokardı belki ama onlara yaşattıklarını yaşatmak istedim. Arenaya kırk haracın seçilmesi benim yaptığım bir şey değildi. Neticede Birleşik Krallık'ta fazlasıyla Muggle şehri bulunuyordu ve haraçları bu bölgelerden toplamamız gerekiyordu. Elimizden geldiğince sayıyı az tutup, haritayı bölmeye çalıştık ama eninde sonunda bize kırk bölge kaldı. 

Muggle kuralarına kesinlikle müdahale edilmedi ancak akıl hocaları kurası için aynı şeyi söylemem mümkün değildi. Dominic Avery, Regulus'un kaybedeceğini hissetmiş olacak ki seçimlerden önce gizemli bir şekilde kaybolduğu için onun bir şeylerin peşinde olduğunu anladım. Bu nedenle en azından bir saldırı veya isyan durumunda onu tehdit edebilmek adına oğlu Joutsen Avery elime aldığım ilk akıl hocası oldu.

Onun akabinde seçtiğim diğer akıl hocası Valerie Katie Black oldu çünkü Regulus'u Azkaban'a gönderdiğim için Katie'nin sinirden kafayı yediğini tahmin edebiliyordum. Onu da aksi bir durumda tehdit edebilmek adına kızını seçtim. Elime fırsat geçtiğinde Evan Niall Black de ablasının yanında yerini aldı. Çoluk çocuğa zarar verecek değildim, en azından büyücü çocuklarına, sadece asi planlar yapanları bastırmak istiyordum.

Rabastan Lestrange'ı tehdit edebileceğim bir çocuğu olmadığı için, aslında vardı ama kızını elimde tutmam ona zarar vermezdi hatta umursayacağını bile sanmıyordum, onun bizzat kendisini alıkoydum ve tüm dünyaya sanki Regulus Black'in en yakın arkadaşı da benim tarafımdaymış gibi gösterdim.

Birinci Muggle Açlık Oyunları, haraçlardan Cashmere Gold'un Valerie Katie Black tarafından yakılmasını saymazsak tamamen sorunsuz başladı. Bu kız tıpkı annesiyle babası gibi bir belaydı ve bu ateş topu giderek güçleniyordu. Onu elimde tutmanın zor olacağını biliyordum ama her şeye rağmen denemeye değerdi.

Az önce sorunsuz başladı mı demiştim? Oyunlar için değil ama Haraç Merkezi günleri hakkında yanılıyordum. Daha ilk geceden bir akıl hocası, Valeska, öldürüldü ve biri de, Avery, saldırıya uğradı. Ölen akıl hocasının ailesi bize kızgın değildi hatta umduğum gibi oldu ve Mugglelar'a daha da kin ve nefret beslemeye başladılar. Günbegün iktidarım güçleniyordu, daha fazla destekçi topluyordum. Kendimi sanki tüm dünya avucumun içindeymiş gibi güçlü hissediyordum.

Yaşadığım tüm bu zafer sarhoşluğuna rağmen içimi huzursuz eden bir durumla karşı karşıya kalmıştım. Henüz oyunlar başlamadan herkesin ölü olduğunu sandığı Regulus Black'in hayatta olduğunun haberini aldım. Başta asistanlarımın bir şeyleri yanlış anladığını düşündüm ama gördüğüm görüntüler gerçeği yüzüme vurdu. Black aslında kendini ölü göstermekte başarılıyken nasıl yakalandığını düşünmedim değil. Bir şekilde hala hayattaydı ve Lestrange'ın peşinde olduğunu kolayca anladım. Elbette Regulus Black arkadaşları olmadan şuradan şuraya gidecek değildi.