Süpriz

40 2 0
                                    

Gördüğüm kişi Ceren'di. Murat'ın yanında ne işi vardı? Onları görünce Murat'ın yanına gitmekten vazgeçtim. Yolumu değiştirip eve doğru yürümeye başladım. Bir süre sonra telefonum çaldı. Arayan Murat'tı. Birkaç kez çaldıktan sonra açtım telefonu.

"Efendim Murat?"

"Nerdesin? Yanıma gelsene" dedi. Sesinden çok mutlu olduğu belliydi. Fakat benim sesim fazlasıyla soğuktu.

"Dışardayım. İşim var."

"Neyin var senin? "

"Hiçbir şeyim yok Murat. Iyiyim ben."

"Tam olarak nerdesin."

"Bizim evin 2 sokak aşağısındayım."

"Tamam bekle orda" dedi ve kapattı.

10 dakika sonra yanımdaydı.

"Şule neyin var? Neden bana böyle davranıyosun."

" Ceren'le ne konuşuyodunuz? "Bu soruyu sorduğumda yüzünde şaşkın bir ifade belirdi. Gözlerini benden kaçırarak

"Şey ya önemli bişey değil öyle yoldan geçiyodu sohbet ettik."

Yalan söylediği ne kadarda belliydi. Ah salak.

"Eminim öyledir." Dedim gözlerimi devirerek.

"Öyle inan buna."

"Neyse bana ne dicektin sen"

"Özledim ya ne zamandır görüşemiyoruz.

"İşten çıktıktan sonra pek dışarı çıkmak gelmiyodu içimden şimdi de işten dolayı kusura bakma. " 1 ay önce Pelinle büyük bi kavgaya tutuştuğum için ikimiz de işten çıkmak zorunda kaldık. Tabiki yine Emre yüzünden. Annemler para gönderiyodu artık. En azından kendime yeni bir iş bulana kadar. Artık öğlenlere kadar uyuyordum. Sürekli tv izliyordum ve yemek yiyordum. En az 5 kilo aldığıma eminim. Murat'la da çok görüsmüyorduk. Sadece arada konuşmaya baslamıştık. Beni her çağırdığında bir bahane bulup buluşmuyordum. Sanırım evde oturmak bana iyi gelmemişti. Fakat hiç bir ofiste eleman aranmıyordu. Bir türlü iş bulamıyordum. Sonunda bi cafede garsonluk için ilan gördüm ve hemen aradım ve hemen de kabul edildim. Burası küçük bir yerdi ve çoğunlukla liseli gençlerin sevgilileriyle geldiği bahçesinde sigara içtiği yerdi. Yetişkin müsterilerde çay içmeye geliyorlardi. Kapısında küçük zili olan ve renkli masalarla donatılmış eğlenceli bir yerdi bura. Kapısının önünde hep duran bir kedi. Burda çalışmak ne kadar yorucu olsada burayı seviyordum. Huzurlu bir yerdi. Ve en önemlisi her gün Emre'yi  görmek zorunda kalmamamdı. Zaten de Emre'yle bize geldikten sonra hiç konuşmadık. Sadece selamlaşıyorduk. Sonra onlar da kesildi.

Bir an dalmışım ve Murat'ın cümlesini yüksek sesli bir şekilde tekrarlamasıyla kendime geldim.

"Şule artık kendine gelir misin?"

"Bilmiyorum Murat. İyi değilim ben sanırım."

"Neyin var anlat işte Şulem"

"Biraz yalnız kalmam gerekiyo bir süre beni arama olur mu?"

"Ama neden?"

"Nedenini boşver. Arama. Kendine iyi bak. Görüşürüz." Deyip el salladıktan sonra yanından uzaklaştım. Her ne kadar onu orda öyle bırakmak beni üzsede kendim için bunu yapmalıydım.

Günler günleri kovalarken telefon çaldı. Gızli numaraydı yine. Ne zamandır aramıyodu. Yine ne istiyo şimdi bu?

"Alo"

"Nasılsın Şule?"

"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."

"Hahaha"diye gülmesi tüm sinirlerimi hoplatmaya yetmişti. Telefonu kapattım. Tekrar aradı. Bu sefer telefonu hep kapatmıştım. Kafamı dinlemem gerekiyordu. Fakat her gözümü kapattığımda Ceren'le Murat gözümün önüne geliyordu. 19 Aralık günü Murat beni aradı. Kaç gündür aramıyordu. Açtım ve daha Alo demeden "Hemen calıştığın kafeye gelmelisin" dedi.

"Bu saatte mi? -saat nerdeyse 9a geliyordu.-

"Evet acele et. Şimdi kapatıyorum. Seni bekliyorum" dedi ve kapattı. Fazlasıyla merak etmiştim ve korkmuştumda. Hemen üzerime kırmızı kaşmir kazak ve kot pantolonumu ve üzerimede ceketimi alıp çıktım. Kafeye gittiğimde cafe kapalıydı. Işıkları yanmıyordu. Beni neden çağırmıştı ki bu? Böyle düşünürken kafenin kapısının açık olduğunu farkettim. İçeri girdim. Işıkları ararken birine çarptım ve bir anda tüm ışıklar yandı. "SÜPRİİİZ! İYİ Kİ DOĞDUUN ŞULE " .Neye uğradığımı şaşırmıştım. Her yerde balonlar süsler asılıydı. Iki katlı çikolatalı pasta ve üzerinde 21 şeklinde olan bir mum. Kafedeki arkadaşlarım tüm sevdiklerim burdaydı .Bugünün doğum günüm olduğunu bile unutmuşum.

Daha şaşkınlığımı atlatamadan Murat sarıldı. Sonra da Ceren. Murat, Cereni de yanına çekip;

" İşte Cerenle ne konuştuğumuzu öğrendin. Onunla tartışma nedenimizse nerde yapıcağımıza bir türlü karar verememizdi. Sonunda senin en sevdiğin yerin burası olduğuna karar verdik ve burayı senin için hazırladık. Umarım beğenmişsindir."

Sevinçten ne diyeceğimi bilemiyodum. Tek yapabildiğim Murat'a sarılmak oldu. Ve kulağına "Seni Seviyorum" diye fısıldamak.

Herkes çok eğleniyordu. Buranın dağınıklarını ben temizlicektim ama sanırım bu en eğlenceli temizlik olucaktı. Saat on ikiye doğru gelirken bir mesaj geldi. Numara yoktu. Gizli olarak atılan mesaj. Yine o kızın olduğunu anladım. Ama bu gecemi mahvetmesine izin vermicektim. Mesajinı açtım ve "Pastanın tadı çok güzelmiş canım doğum günün kutlu olsun ;) " yazılı mesajı gördüğümde kanım dondu. Şimdi o psikopat benim doğum günümde miydi? Ne yapıcaktım?

Aşkın KıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin