Erkenden kalkıp işe gitmeye hazırlanmaya başladım. Üzerime rahat bişeyler giyip evden çıktım ve cafeye doğru yürümeye başladım. Kafeyi açma görevi ben de olduğundan en erken ben gitmek zorundaydım. Saat 9 civarı müşteriler de gelmeye baslamış kafe hareketlenmişti. Murat'ı aradım. Telefonunu açmıyordu. Bir süre sonra hep kapandı ve ben meraktan çatladım. O gün gelmesini bekledim , aramasını bekledim bi haber göndermesini bekledim fakat hiçbiri olmadı. Ceren'e sordum ve o da bilmiyordu. Başına bişey gelmiş olmasından korkuyordum. Evine gittim ve evinde de yoktu nere gider bu çocuk? Iki hafta boyunca ulaşamadım. Ne düşünüceğimi bilemiyordum ve tek istediğim iyi olduğunu bilmekti.
O gün hava yağmurluydu ve kafe, birkaç müşteri haricinde kalabalık değildi. Telefonum çaldı. Kim oldugunu bilmiyordum. Açtığımda;
"Şule Keskin?"
"Evet benim."
"Ben Murat'ın isteği üzerine sizi aradım ben Murat'ın ablasıyım. "
"E-evet merhaba nasılsınız? "
"Ben iyiyim fakat Murat için öyle diyemem zaten ben de sizi bu yüzden aradım. Murat iki hafta önce bir trafik kazası geçirdi bir kac gün önce yoğun bakımdan çıkarıldı ve ilk uyandığında da sizin isminizi sayıklayıp aramamı söyledi. Beyin kanaması ihtimaline karşı sürekli doktorların gözetimi altında o yüzden bir süre daha hastanede kalıcak. "
Şaşkınlıktan ve üzüntüden ne diyeceğimi bilemiyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya baslamıştım. Sonra durdum ve;
"Hangi hastanedesiniz?"
"Bakırköy Devlet Hastanesindeyiz."
"Akşama görmeye gelebilir miyim?"
"Tabi ki."
Iyi günler deyip kapattım telefonu. Son birkaç müşteri de çıktıktan sonra artık rahatlamıştım. Hala duyduklarımın etkisinden çıkamıyordum. Ve sessizce ağlamaya devam ettim. Akşam iş çıkışı metrobüse binip Bakırköye gittim. Koşa koşa hastaneye gidip Murat'ın odasını sordum ve o kata çıktım. Kapıyı çalıp içeri girdim ablası vardı. Hemen kalkıp bana sarıldi ve bu sarılması içtendi.
"Durumu nasıl? "Dedim onu o halde görmek canımı acıtıyordu.
"Bazı yerlerinde kırıklar var ve beyin kanaması olma ihtimali o yüzden sık sık kontrol ediyorlar. "
"Nasıl olmuş?"
"Kamera kayıtlarını izledik ve bir çicekçiden çıkdı elinde bir demet papatya vardı ve tam karşıya geçicekken hızla gelen araba çarptı" dedi anlatırken gözyaşlarını tutamamıştı. Ben de öyle ve beni asıl üzen benim icin çicek almaya gittiğinde olmuş olmasıydı bunların. O an farkettim ki içimde ona karşı zaman geçtikce daha da büyuyen bir sevgi besliyordum.
"Isterseniz siz evinize gidip biraz dinlenin ben burda beklerim." Dedim yorgunluktan ve uykusuzluktan gözleri şişmiş olan ablasına.
Ilk başta kabul etmicek gibi olsada vücudu bu teklifi reddedemedi. Ablası gittikten sonra oturdum ve Murat'ı izlemeye ve ona bir şey olmaması için dua etmeye başladım. Sürekli yüzüne bakıyordum. Her bir ayrıntısını hafızama kazıyordum. Sanki ona bişey olursa unutmaktan korkuyo gibiydim. Sonra kalkıp yanına gittim ama dokunmaya kıyamıyordum. Onu incitmekten korkuyordum. Yanağına bir öpücük kondurduktan sonra tekrar koltuğa oturdum. Bugün ki yaşadıklarım gerçekten yormuştu beni ve uykunun sihirli kollarına atmışt