Yolculuk baya yorucu geçmişti bir kaç yerde mola verip yaklaşık sadece 3 saat uyumuştuk. Aslında nakliyeci abiler daha çok uyuyacaktı bıraksam fakat bir an önce gitmek istiyordum. Ve şuan Hakkari il sınırları içine girmiştik. Gürkan abinin yani abimin polis arkadaşının bana tuttuğu ev Hakkari merkezdeydi. Ve önümdeki nakliye arabası bir sokağa girip durdu. Sanırım burasıydı yeni sokağım. Arabamı parkedip indim. Siyah bir hondam vardı küçüklüğümden beri Hondaları çok sevdiğim için abilerim hediye olarak almıştı. Ne de bonkör abiler demeyin yarı parasını çalışıp ben ödedim.
İki araba önüme park edilen nakliye arabasına doğru ilerledim. "Abla şu siyah kapı dedi yaşı 35 lere yakın nakliyeci. Fakat anahtarım yoktu benim. Hemen telefonu çıkartıp Gürkan abiyi aradım. 3 kez açaldıktam sonra açtı telefonu
" Fındık geldin mi? " dedi hemen
" Evet abi sonunda geldim evin önündeyim ama benim anahtarım yok."
"merak etme fındık anahtarı sağ köşedeki bakkala bıraktım. Yaşar abiye beni Gürkan gönderdi de verir anahtarı."
"Tamam abi çok saol herşey için"Derin bir nefes aldı ve "Ne demek fındık aslında kendi ellerimle vermek isterdim anahtarı da karakol da olmak zorundayım neyse ben seni daha fazla tutmayayım bir an önce yerleş hadi görüşürüz"
"Aman nolcak sen görevinin başında ol yerleşince artık bir çayımı içmeye gelirsin." bir Trabzonlunun evindeki en bol şey çaydır.
"inşallah bal" dedi ve kapattım. Abimler ve çoğu kişi bana bal veya fındık derdi ya da deli kurt yıldız pek demezlerdi. Gözlerimin bal saçlarımın da fındık rengi olduğundan dolayıydı.
Telefonu çantaya atıp koşarak bakkala gittim. Kasa da 50 yaşlarında bir amca vardı. "Selamın aleyküm dayı kolay gelsin" diyerek giriş yaptım." Aleykum selam kızım saolasın " diye karşılık verdi. Kır saçları, baya büyük göbeği, kırışmış alnı ve gülen yüzüyle tatlı tontiş dedelere benziyordu. "dayı beni Gürkan gönderdi benim anahtar sendeymiş" dediğimde suratındaki gülümseme daha da arttı. "oo hoşgeldin polis kızım Gürkan pek Bi bahsetti senden dediği kadar da güzelmişsin ha" diyince bir kırmızılı sardı yanaklarımı. Gürkan abi neden güzel olduğumdan bahsetmişti ki? "Evet anahtarı alabilir miyim?" diyip saadete getirdim konuyu. Kasanın altındaki çekmeceden çıkardığı anahtarı ve bir kart uzatarak "kızım bu bizim dükkanın kartı birşey istedin mi ara söyle bizim oğlan getirir yanlış anlama mahallede genelde kadınlar arayıp sipariş eder pek buraya gelmezler" diyince kartı ve anahtarı alıp teşekkür ederek çıktım. Anahtarlar bakarak iç geçirdim. İlk evimin, yeni hayatımın giriş anahtarıydı bu anahtar.
Koşarak evin önüne gittim kıpır kıpırdım. Aşırı şekilde enerjiliydim her zaman ki gibi. Evin önüne gittiğimde 3 nakliyeci çoktan eşyaları sırtına yüklenmişti. Onları daha fazla bekletmek istemedim ve "Bismillahhh" diyerek siyah bina kapısını açtım. Heyecanım daha da yükseliyordu. Önlerinden geçip 2.kata çıktım hatta koştum ve kapının önüne geldim. Kalbimdeki küt kütleri durduramıyordum. Ne kadar dua biliyorsam okudum kapıyı açmadan önce "... Veleddaliiin amin" ve kapıyı açtım. İçeri girdim yeni yapılmış parke kokusu sarmıştı bütün evi. Yavaş adımlarla evi dolaştım. Kapıdan girince orta büyüklükte bir ara hol karşıladı beni sağ tarafında mutfak, sol tarafında banyo tuvalet vardı. Direk karşıda iki oda vardı sanırım biri yatak odası diğeri de oturma odasıydı. Tam odaları gezecektim ki sırtında eşyalarla adamların gelmesiyle onlara doğru yürüdüm. İki tanesi bazayı getirmişti. Biri ucundan biri başından tutuyordu.
"Abla bu baza nere" diye sordu uzun boylu olan adam
Elimde sağ taraftaki yatak odası olduğunu düşündüğüm odayı işaret edip oraya bırakmasını söyledim. Arkalarında sırtında buzdolabı olan adam sorma gereği duymadan mutfağa ilerleyip buzdolabı için ayrılan bölüme yerleştirdi buzdolabını. Daha sonra inip taşımaya başladılar diğer eşyaları da. Baya yorulmuş gözüküyorlardı. Bende onlara yardım etmek için bir kaç koliyi yukarıya taşıdım. Daha sonra arabanın hatta kamyonun içindeki kahverengi çekmeceli komidin gözüme ilişti. Pek büyük değildi, taşırdım bence. Hah Özel Harekatçı kızım ben tabiki de taşırım. Yine kendime meydan okuyorum ah yıldız ah. Hemen çekmeceli komidini sırtıma yükledim tam kamyonda inecektim ki bileğim hafif burkuldu. Yengemin ısrarla giydirdiği "giymezsen ölümü gör" dediği hafif topuklu siyah bilekte botlar yüzünden zor yürüyordum. Öyle pek Bi yüksek topuğu yoktu fakat alışık değildim işte topuklu bot değil asker botu kızıyım abi ben. Fazla umursamadan kapıya doğru ilerledim. Adamlardan biri sırtımda çekmece ile görünce "Abla napıyon hele belini ağrıtacan bırah biz taşırız" diyip yanıma geldi. "abicim şu kadar çekmeceyle ne bel ağrıması gözünü seveyim ben eğitimlerde senin kilon kadar lastikler kütükler taşıdım" dedim. Artistliğin başıma açacağı işlerden habersizdim. "peki madem. Aman dikkot edesin hele 3 dene abeyi başımıza belo etmeyesin ha" diyince güldüm. Cidden dikkat etmeliydim abimleri bu masum adamların başına sallarsam büyük vicdan azabı çekerdim.Kendi kendime gülüp merdivenlerden çıkmaya başladım. 1.katın kapısının önüne gelince "dayan be yıldız kaldı 1 kat" diyip kendimi gazladım. Tam bir adım atmıştım ki topuğumun merdivenin basamağına takılmasıyla sırtımdaki çekmece ile beraber geriye düştüm. Aniden arkaya düşüşümle yeri boylamıştım ki pat hatta pooooaaaattttthhh diye güçlü bir ses çıktı. Merdivene dönük olduğum için arkamı göremiyordum. "Anaa çekmece kırıldı la" diyip arkamı dönmüştüm ki gördüklerim ile "haassiktir" demem bir oldu. Çekmece sapasağlamdı. Fakat fakat kapı kırılmıştı. Manzara pek iç açıcı değildi. Yerde kapı, kapının üstünde çekmece, çekmecebin üstünde etrafa saçılmış mini etekler, kısa kısa dekolteli tişörtler makyaj malzemeleri ve hepsinin önünde yeri boylamış ben. Tam bir Rönesans tablosuydu resmen. Şokla ağzım iki metre açıldı. Tam kalkacaktım ki "dur kıpırdama!"diye bir ses duymama olduğum yere çakıldım. Kafamı ve gözlerimi yavaşça yukarıya kaldırdığımda üzerinde lacivert pijama takımlı saçları kısa benimki gibi fındık rengi kıvırcık boyu hooaayy maşallah 2 metre Bi adam dikiliyordu tepemde. Tablomuza yeni bir renk eklenmişti fakat şeytan ayrıntıda saklıydı. Elindeki siyah tabancayı bana doğrultmuştu. Tam tekrar kalkacaktım ki silahı biraz daha doğrulup "Hareket etme kaldır ellerini!" demesiyle ani bir refleksle ellerimi kaldırdım. Hoşbuldum Hakkari işte şimdi sıçtık!
Selllaammm üst üste bölümler müq dimi Bee Allah herkese benim gibi yazar versin muckkk

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM YILDIZI
Narrativa generaleElini gökyüzüne doğru uzattı Burak. Yıldızda onu takip etti, gökyüzünde buluştu elleri ikisi de uzun zaman sonra huzurlu nefesler alıp veriyordu. O sırada bir yıldız kaydı. "Ne yıldızı olsun bu" dedi Yıldız. Burak gözlerinin içine bakarak "İntikam Y...