İyi Okumalar :)
O odadan çıktıktan sonra uzun bir süre boş boş duvarları izlemiştim. Sonuç olarak babamı görmeden hiç bir şey yapmayacağıma karar verip yataktan kalktım. Kapının kulpunu çevirdim ama kilitli olduğu yeni aklıma gelmişti. Tıpış tıpış geri yatağa döndüm, üstüne bastıkça ayağımdaki sızı da artıyordu zaten. Tekrar ayaklanıp bu sefer pencerenin önüne geçtim sonuna kadar açtım perdeleri, dışarıyı izledim. Kilit sesi gelince bir elinde tepsi diğer elinde de poşetlerle bir kadın girdi içeriye yatağın yanındaki komodine tepsiyi, poşetleri de dolabın yanına bırakıp yeniden arkasını döndü kapıdan çıkacağı sırada biri sonunda beni dürtmüş gibi hızla kadının koluna asıldım.
Yardım et bana, polisi ara. Üzgün bakışları benim için bir şey yapmayacağını belli etse de yine de umutla baktım gözlerine sonuçta kadın kadının yardımına koşmaz mıydı ?
Üzgünüm, Barkın beyin kesin emri var sizinle konuşmamam gerek.
Burada isteyerek kalmıyorum lütfen, yardım et bana.
Bende burada isteyerek kalmıyorum, buradaysan buna mecbursundur. Yemeğini ye ve kendini toparla mücadelen uzun sürecek belli ki. Elimi sıvazladıktan sonra kapıdan çıkıp tekrar kilitledi kapıyı. Demek ki kendi şuan evde değildi ve benimle ilgilenmesi için bu kadını buraya getirmişti. Ne kadar canım bir şeyler yemek istemese de kendimi toparlamak için kadının bıraktığı yemeklerden atıştırdım ve koca bir bardak suyu kafama diktim. Eğilip poşetleri elime aldığımda içinden bol gri bir eşofmanla beyaz tişört çıkmıştı diğer poşetteyse iç çamaşırları vardı. Ne kadar bu durum sinirimi bozsa da odadaki banyoya girip üzerimdekileri değiştirdim ama iç çamaşırlarına dokunmadım. Onun seçtiği kırmızı renkteki iç çamaşırlarını giymektense kirlilerimle dururdum daha iyiydi.
Rahat bir şeyler giymek iyi gelmişti, su içmek rahatlatmıştı düşünmem için kendime getirmişti tüm bunlar. Ne kadar odada öylece durup düşündüm bilmiyorum ama sonunda kilit sesi duyuldu ama kapıyı açan olmadı. Beni yanına çağırıyordu.
Ayağıma dikkat ederek yataktan kalktım ve odadan çıktım. Geçen gün uyukladığı odaya kaydı gözlerim, oradaydı. Yavaş adımlarla bir ruh gibi odaya girdim ve onun inat yapar gibi rahatça koltukta oturuşuna nefretle baktım.
Daha ne kadar orada dikileceksin?
Elimde olsa hemen çıkar giderim bu evden.
Ya da yanıma oturabilirsin. Diyip eliyle koltuğa vurdu. Gerçeklikten uzak gülüşümle ondan en uzak koltuğa oturdum ve ondan korkmadığımı anlasın diye rahatça bacak bacak üstüne attım.
Babamı bana göstereceksin.
Bana emir verebileceğin kanısına nereden vardın? Ben istersem gösteririm. Ve istemem için senin dediğim şeyi yapman gerek. Salakmışım gibi kurduğu cümlelerden sonra önümdeki sehpaya bir telefon fırlattı.
Al, rehberde arkadaşının numarası kayıtlı.
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun. Belki arayıp her şeyi anlatacağım.
Babanı ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Tek lafıyla beni duraksatsa da dolan gözlerime inat kaşlarımı çattım.
Babamı görmem lazım önce ya beni kandırıyorsan. Üfleyerek kendi telefonundan bir şeyler açıp uzattı. Yatakta öylece yatan babam makinelere bağlanmıştı. Rengi solmuş resmen çökmüştü. Daha fazla incelememe izin vermeden telefonu elimden alıp gözleriyle diğer telefonu gösterdi.
Ara hadi, üzülme diye gösterdim babanı sabrımı sınama.
Titreyen ellerimle telefonu aldım ve rehberden Rüveyda'yı aradım. Onun yorgun sesini duyduğumda akmak için hazır olan yaşlar hemen iki yanağımdan süzüldüler. Elimle ağzımı kapatıp sakinleşmeye çalıştım ve kendimi toparladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA (DÜZENLENİYOR)
Fiksi Umum"Beni ne kadar seviyorsun ?" "Gökyüzünde ki yıldızları kaç saatte sayabilirsin ?" "Onları saymak sonsuz zaman alır Barkın !" "İşte benim aşkımda öyle sonsuz !" ©Tüm Hakları Saklıdır