Gözlerimi yıldızlardan çekmeden buruk bir tebessüm ettim.
"Öyle bir yerden geliyorum ki Barlas... Orada her şeyden soğuyor insan ve inan, bu dünyaya ait olan hiçbir şeye inancı kalmıyor."
Yaşadığım dünya, geleceğim aklıma gelince sıkıntıyla derin bi...
~Dört bucak hep düşman imiş. Ordular sevkederek, dört bucaktaki halkları hep almış hep (kendilerine) bağımlı kılmışlar. Başlılara baş eğdirmiş, dizlilere diz çöktürmüşler. Doğuda Kingan dağlarına kadar, Batıda Demir Kapı'ya kadar(halklarını) yerleştirmişler.~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🏹2.Bölüm: "Geçmişe Seyahat"🏹
Yazgında belirdi bir gök Ayzıt* Yaşamın geçip giderken yalnız Hayatına girecek zamansız Gökte ışıdığında bir uldız
Açılan kapudan girecek kız Olanca gücüyle yapacak hız Peşinde acımasız bir albız Bir bilsen o ne kadar kansız
Tam o an geldiğinde muhafız Seçecek bir yolu devasız Çıkacak senin yoluna ansız Gözleri üreğine hırsız
O an yanınızda ocak ateşleri Yükselirken birleştirecek gözleri Kıvılcımları sararken ürekleri Cayır cayır yakacak o sahteleri Yalnız asla yakmayacak bengüleri
⏳
Uzun bir süre direndim ama sonrasında kolum titremeye başladı. O titremeyle birlikte istemsiz güç kaybı yaşamaya başladım.
Bıçağı indirdi, indirdi, ta boğazıma kadar dayadı.
Bıçağın keskin yüzünün boynumda derin olmayan bir kesik açtığını hissettim.
Acısını hissettiğim dişlerimi daha güçlü sıktım.
Kendimi oldukça zorlayıp dayanmaya, kollarımın hâkimiyetini kaybetmemeye çalıştım.
Zhan Yue de dişlerini sıkıyordu. Boynundaki damarlar iyice kabarmış ve belirginleşmişti. Hançer tutan sağ eli benimki gibi titriyordu.
Sanırım benden böylesine bir direnç beklememişti. Bu sebepten dolayı daha fazla uğraşmak istemediğinden kitabı çekiştirmeyi bıraktı. Sol elini de tek direndiğim koluma yerleştirip baskı uygulamaya devam etti.
