onbirinci bölüm

124 17 3
                                    

Selam, nasılsınız? Ben daha iyiyim, hemde çok daha iyi. Bu sefer biraz geç geldi bölüm, özür dilerim. Fakat taslaklarımda devam ettirdiğim çok fazla hikâye var ve buna yazmaya vakit bulamıyorum. Tekrardan özür dilerim:( , ayrıca finale çooook az kaldı. Bunun ardından bir wonhao yayımlayacağım, görüşürüz, keyifli okumalar❤;
-from rev.

🎀🎀🎀

Jeno, elinde günlük ile gül bahçesine gidiyordu. Bu günlüğü bir köşeye bırakacak ve bekleyecekti.

Bahçeden içeri girdiğinde etrafa göz gezdirdi. Etraf aynı 2 sene önceki gibiydi. Kırmızılar ve pembeler ahenkle dans ediyor, beyazlar ise dansa uyum sağlayan müzikti.

Bir banka oturdu ve günlüğü yanına bıraktı. Kollarını göğsünde birleştirerek sırtını banka yasladı ve etrafı izlemeye başladı. Hiçkimsecikler yoktu etrafta. Zaten olmaması normaldi, bu bahçe Seul'ün merkezinde fakat şehir hayatının aktif olmadığı bir muhitteydi. Fazla insan bilmezdi burayı.

Kolunu kaldırdı ve saatine baktı, akşamüstüydü. Bugün mayıs ayının 16'sıydı. Gül fotoğrafçısı'nı beklemek için en güzel tarihte denebilir.

Bankta sırtını doğrulttu ve kafasını uzatarak etrafa bakındı. Her yer tenhaydı, anlaşılan gül fotoğçısı henüz gelmemişti. Yada, gelmiş ve saklanıyor da olabilirdi.

Jaemin, bankta oturan Jeno'ya baktı. Yanında günlüğü görünce derin bir nefes aldı, ret edilmemişti anlaşılan. Yavaş adımlarla oğlanın yanına yürüdü. Olduğunca sessiz olacak ve yanına yaklaşacaktı. Utangaç biriydi, onun yüzünü yakından gördüğünde kıpkırmızı olacağının da gayet farkındaydı.

gül fotoğrafları - nomin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin