Selamlar, final bölümüyle karşınızdayım. Üzerimden bir yük kalkmış gibi hissettiriyor fakat bu beni üzüyor biraz da, çünkü sırtımdaki en güzel yük sanırım fic'lerim. Herneyse, iyi okumalar dilerim❤,
-from rev.🎀🎀🎀
Jaemin, her gün gittiği gül bahçesinde dolanıyordu. Kelebekler çiçeklerin etrafında turlar atıyor, kuş cıvıltıları tenha bahçede yankılanıyordu. Kamerasını aldı ve rüyasında gördüğü gibi fotoğrafladı.
Oturduğu çimlerden kalktı ve beyaz salaş gömleğini düzeltti. Az önce resimlemiş olduğu güle baktı ve bahçenin arka taraflarına ilerledi. Tam bir resim daha çekecekken köşedeki bankta oturan çocuk dikkatini çekti. Çocuğu bir süre seyretti, bu seyretme süreci başına giren ağrıya kadardı. Kulağında sadece onun duyabildiği bir ses yankılanıyordu, gözlerini sımsıkı kapatmıştı ve film şeridi gibi görüyordu her şeyi. Gözleri bir hışımla açıldı ve derin nefesler alıp vermeye başladı. Başı eğikti ve gözleri oğlanda değildi bu sefer. Kafasını yavaşca az önce baktığı oğlana çevirdi.
Bu oydu, rüyasında gördüğü çocuk. Kollarında uyuduğu, kendisini öpen çocuk. Aylarca kapısına birer kutu bıraktığı çocuktu. Her şey bir rüya mıydı diye geçirdi içinden.
Jaemin nefesleri düzene girmeye başladığında oturduğu yerden kalktı ve Jeno'nun yanına gitti. Her şey başa dönüyordu ama bu başlangıç, ilk başlangıçlarından çok farklıydı.
Jaemin, kendisine duygulu gözlerle bakan oğlanın omzuna dokundu.
"Lee Jeno-ssi?"
İsminin çağrılmasıyla dönmüştü yanındakine. Jaemin ağzından düşen isimle hayretler içerisindeydi. Daha önce duymadığı bir isimdi, nerden aklına gelmişti de söylemişti?
Jeno, gördüğü yüzle sebepsizce gerilmişti. Jaemin'e olduğu gibi başına ağrı girmişti, gözlerini sımsıkı kapamıştı ve belli belirsiz sesler duymaya başlamıştı.
Jaemin'in gözleri kocaman açılmıştı, neler olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.
Jeno, derin nefeslerle doğruldu ve büyüttüğü gözleriyle karşısındakine baktı.
"Jaemin-ssi?"
🎀🎀🎀
Jaemin, derin nefesleri ve terli vücuduyla uyanmıştı uykusundan. İlk birkaç saniye etrafına bakındı boş boş. Ardından kafasını geriye ettı ve uzun bir soluk alıp verdi. Yatağından kalktı ve salona doğru yürüdü.
Büyük bir gece lambasının yaydığı ışıkta salonla bitişik amerikan mutfağa girdi. Tezgâhtan su dolu bardağı aldı ve bir hışımda kafasına dikti. Kalçasını tezgâha yasladı ve ellerini de tezgâhın üzerine koydu.
'Tik tak' sesleri çıkartan saate baktı, saat tam 00.00'dı. Jeno birazdan eve gelir diye düşündü ve duvardaki orta boylu aynada kendini süzdü. Saçları darmadağındı, sinirle daha çok karıştırdı saçlarını. Aynaya öylece bakmaya devam ediyordu ki, aynada bir silüet belirdi.
Silüet kendisiyle tıpatıp aynıydı, tek fark Jaemin bir bilim insanıydı; aynadaki Jaemin ise gül bahçesini fotoğraflayan bir fotoğrafçı. Gözleri kocaman açıldı, şaşkınlıkla bakıyordu aynaya.
İçinden geçirdi, 'Ne yani, paralel evren iddiamı doğruladım mı?' Aynaya değişik ifadesiyle bakmaya devam ediyordu fakat çalan kapı ziliyle dikkatı dağılmış ve eşiğindeki bardak anında yerlebir olmuştu.
Kırıkları boşverip kapıya ilerledi ve neşeyle açtı. Eşi Jeno gelmişti. Kollarını kocasının boynuna sardı ve neşeyle zıpladı. Jeno, ilk başta şaşırmış olsada gülerek kollarını oğlanın beline sarmıştı.
"Ne oldu da bu kadar neşelisin?"
"Az önce... tam yan tarafta, mutfağımızda; paralel evren iddiamı doğruladım!"
Jeno, eşine kaşlarını çatarak baktı.
"Güzelim, neyden bahsediyorsun?"
"Bak, biliyorum kulağa manyakça geliyor fakat aynada kendi kopyamı gördüm!"
Jeno güldü,
"Ne?"
Gülmeye devam ederek mutfağa ilerledi ve etrafa bakındı.
"Burada mı doğruladın iddianı, bu mutfakta?"
"Tabii ki bu mutfakta, şapşal!"
Eliyle karşılarındaki aynayı gösterdi,
"Bak şu aynaya! Göreceksin."
Jeno, kollarını göğsünde bağladı ve dudaklarını birbirlerine bastırarak aynaya bakmaya devam etti. Ardından Jaemin gibi o da bir silüet gördü, bu silüet kendisin tıpatıp aynısıydı. Gözleri büyüdü, kollarının bağı çözüldü.
"Sen, ciddisin?"
"Evet sevgilim, ciddiyim!"
Jeno, kollarını Jaemin'e sardı,
"Biliyordum.. başaracaktın. Seni seviyorum."
Jaemin kafasını Jeno'nun boynuna gömdü,
"Bende seni seviyorum Jeno..."
Lee Jaemin'in paralel dünya iddiası doğrulandı, sene 2080'de, evinin mutfağında.
Diğer dünyadaki Na Jaemin ise, çok sevdiği sevgilisi Lee Jeno'yu acı bir şekilde kaybetmişti. Birkaç gülle uğurlamıştı onu.
Ve nice Jaeminler, nice Jenolar gelip geçmişti, milyonlarca evrenden.
🎀🎀🎀
-Final konuşması-
Sizi şaşırttım mı bilmiyorum fakat.. açıkçası ben kendime şaşırdım. Hiç aklımda yoktu böyle bir final. Birdrn yazıverdim, güzel mi bilmiyorum. Çoğunuzun hoşuna gitmemiştir belki, böyle bitirmem. Ama değişik bir şeyler istedim ve sanırım oldu. Bölüm içime çok fazla sindi desem yalan olur, fazla güzel yazamadım. Anlarsınız, insanlık hâli.
Aslında bu kitapta size paralel evrenlerden kesitler verdim. Mesela Jeno'nun çok sık kâbus görmesi.Beğenmediyseniz söyleyin lütfen, sizler için özel bir bölüm yazar ve bu finali iptal edebilirim.
Herneyse, wonhao'yu yarın yayımlayacağım, değişik bir konusu var. Hoşunuza gidebileceğini düşünüyorum, o kitap angst olacak ve bölüm fazla gelemeyecek çünkü beni zorlayan bir konusu var desem yeridir. Angst da zorlanmam, kaosta falan ama oraya klasik şeyler koymak da istemiyorum. Elimde hiç taslakta yok, hâliyle bunun kadar aktif gelemeyecek bölümler.
Okuduğunu için teşekkürler, oy verseniz de vermeseniz de sizleri seviyorum. Hepiniz güzel ve özelsiniz, sağlıcakla kalın. Görüşürüz güzellerim❤.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gül fotoğrafları - nomin ✓
Fiksi PenggemarNa Jaemin çektiği gül fotoğraflarını her sabah bir kutuyla beraber Lee Jeno'nun kapısının önüne bırakırdı. ©revxie, 07/08/2020 - 02/09/2020 na jaemin and lee jeno fanfiction